Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Çakma koca!..

Çakma koca!..
 


Olmaz mı?

Olur hem de bal gibi olur.

Herşeyin taklidi, günümüz deyişiyle ''çakma'' sı var da ''koca''nın neden olmasın?

''Çakma koca.''

Çakma çanta gibi aynı. Tanınmış bir markaya paran yetmez, Kapalıçarşı'dan, olmadı Beşiktaş pazarından alırsın hani. Görünüm ve model olarak avutur bir süre. Bir kaç defa dışarı çıkarsın, içine sinmemeye başlar, baktın olacak gibi değil, para biriktirip adam gibisini almaya karar verirsin. Defolarına sinir olursun çünkü.

Kocanın ''çakma''sı da beraber oldukları kadınla evlenmeyi düşünmeyen erkekler. Evlenip ayrılanları da vardır içlerinde, tekrar başlarını bağlamaya niyetleri yoktur. Seviyeli birlikteliklerinden gayet memnundurlar. İstedikleri herşeye sahiptirler. Senin sevgin, ilgin, yatağın onlarındır. Sen kıskanıp sahiplendikçe mutlu olurlar ama etrafta da ''sanki nikahlı karım'' diye hafiften alaycı bir ifadeyle sözünü ederler. Hatta bazıları daha da ileriye gidip erkek muhabbetlerine malzeme yapar kadınını. Göğsündeki benden kalçasındaki yara izine kadar bilmeyen kalmaz seni o masada. Bazılarının hayallerini süslersin, adam o kadar anlatır çünkü.

Evlenip bir yuva kurmaya hiç niyetli değillerdir. Bir ayakları kapı eşiğinde, bir valizleri de portmantodadır zaten. Gitmek isterse gider, arkasına bakmaya da lüzum görmez.

Sen bütün sevginle bağlısındır. Erkeğine ait olduğun için mutlusundur. Umursamazsın evli olmayışlarını, kocan gibidir zaten adam. Erkek, evli gibi davranmakta, bekar gibi gezmektedir. Evler ayrıdır hala. Birlikte geçirilen saatler vardır sadece. Yavaş yavaş minik sökükler başlar ilişkide. Çakma çantanın defoları gibi görünür hale gelir artık.

Bir davete giderken taklit çantanı koluna takıp gidemezsin. Orada ne kadar kadın varsa anlar ''çakma'' olduğunu. Bir sana bakarlar bir de kolundakine. Alaycı bakışlarını da gizlemezler. Bütün havan söner, keyfin kaçar.

Bir davete giderken sevgilini de koluna takıp gidemezsin. Orada ne kadar kadın varsa anlar adamın ''çakma'' olduğunu. Bilirler adamın evlenmeye niyeti yok; görürler en ufak bir yırtık söküğü adamın hallerinde. Bir ona bakarlar bir de senin yüzüksüz parmağına. Alaycı bakışlarını da gizlemezler. Hele bir de tanıdıkların arasındaysan canın sıkılır. Bütün havan söner, keyfin kaçar. Sevgilin, seviyeli beraberlik yaşadığın adamın gözü sağa sola da takılır işin kötüsü. Sana da bazı erkeklerin umut dolu bakışları yönelir.

Çakma çantayı gizleyemezsin, çakma koca da gizlenmez. Çantaya çok para vermedim nasılsa der, iyisini alırsın ama beraber olduğun adama verdiğin duygularındır. Duyguların azı çoğu olmaz. Aşk aşktır, aşkda ''çakma'' da yoktur zaten. Çantayı üç gün kullanır atarsın acımazsın parana, yüreğini verdiğin adamı atarken geri alamayacağın şeyler için günlerce gözyaşı dökersin. Kendine kızarsın aslında. ''Çakma'' olduğunu bile bile onu seçtiğin için kızarsın kendine. Çevrende kimseye tanıştıramazsın, koluna takıp gidemezsin bir yere. Bunu gördüğün için kızarsın yine kendine. Evlenip bir aile kurmayı istiyorsun çünkü, seviyeli bir beraberlik yaşamayı düşünmüyorsun. Çakma çantayı kolunda sökükleriyle, yırtıklarıyla taşıyamayacağın gibi adamı da taşıyamazsın hayatında daha fazla. Bilirsin o sökükler, yırtıklar, gittikçe büyüyecek adamın halleriyle, sözleriyle.

Taklit çantayı atarsın çöpe. Taklit kocayı da çıkarırsın hayatından.

Çantanın kalitelisini arar bulursun.

Kocanın da ''çakma'' olmayanını...










 
Toplam blog
: 403
: 1023
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Kendi halinde biriyim, ziraat mühendisiyim. Emekli oldum ve kendi işimi kurdum. İzmir'de yaşıyoru..