Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Çakma Mesih...

Sabahtan beri gazeteci diliyle Abdi İpekçi'nin katili, Papa Suikasti zanlısı M.Ali Ağca'nın serbest bırakılış sürecine şahit olduk. Haber kanalları uzun uzun Ağca'nın nereye götürüldüğünü, kimler tarafından karşılandığını, ne yiyip ne içtiğini, ilk demecinde neler söylediğini gün boyu ekranlara taşıdı. Akşam olunca otele çekilen eski hükümlü taze mesih dinleniyor. Kolay değil, ömrünün 30 seneden fazlasını ya hapiste ya da firarda geçiren Ağca'nın akıl hastası olması doğal. Ama avukatlarının, akrabalarının konuştuğu lafları duyunca toplu bir akıl tutulmasına düştüklerini rahatlıkla öne sürebilirim. Ağca'nın hastalıklı beyni birilerinin tetikçisi olarak kullanıldığı için insanları ve olayları kolaylıkla manipüle edebiliyor. Beni şaşırtan konu etrafındaki insanların söylenen yalanlara kendilerinin de inanması oldu.

Eğer "İpekçi Cinayeti" konuşulmak isteniyorsa doğru adreslerden birisi Yalçın Özbey, yok konu "Papa Suikastı" ise artık hayatta olmayan Bekir Çelenk. Tüm bunları birleştiren isimse Uğur Mumcu... Kitaplarında değindiği gerçeklere buralarda hala ulaşılmış değil. Herkes ayran budalası gibi Ağca'nın ağzına bakarken Mumcu belgelerle gerçek gazetecilik örneğini sergiledi. Yazdıkları ölümünden sonra kitaplaştırılınca bu konularla ilgili bilinmeyen nice gerçek elimize ulaştı. 24 Ocak 1993 tarihinde öldürülünceye kadar yılmadan karanlık isimleri araştırdı durdu.Üst katları rahatsız eden gerçeklere ulaşınca ortadan kaldırıldı. Öldürüleceğini bilen ve korkmadan olayların üzerine böylesine cesaretle giden birisine hayran olunmaz mı?Türkiye'ye Uğur Mumcu gibi bir kalem kolay kolay gelmez.

Zor günlerden geçiyoruz.Bir yanda ekonomik krizin sarstığı iktidar yorgunu atanmış hükümet, diğer yanda açlık ve yoksulluğa karşı direnen halk. Bir yanda parmak sayısı kadar olan zenginler sofrası diğer yanda paylaşılamayan ekmekten dolayı kıskançlıkla örülmüş iç çekmeler.Bu rezalet daha nereye kadar sürer? Taşeronlaşmanın her yana yayıldığı çalışma hayatının haksızlıklar üzerine kurulmuş olması veya doktorların, avukatların, eczacıların, işçi ve memurların ayağa kalktığı bir Türkiye tablosu Ağca'nın salıverilmesinden daha önemli değil mi? Kulaklarının üzerine açılımları yastık yapıp yatanlar kara kışa bulanmış ülkemin gerçek zanlıları.

Şimdi anayasa değişiklikleri için uğraşıyorlar. Amaç, erken seçimi ötelemek için referandumu öne sürmek. Açların sesini duymamak için gündem oynatmalarla bizleri oyalayanlar dış gezilerden başlarını bir alsalar gerçekler korku imparatorluklarının üzerine bir bir yıkılacak. Zaman çabuk geçiyor... 2010 yılı geçen seneyi aratacağa benziyor.

 
Toplam blog
: 93
: 472
Kayıt tarihi
: 09.06.09
 
 

21-07-1973 tarihinde İstanbul'da doğdum. M.Ü. İletişim Fakültesi Radyo-T.V. Bölümü'nden 1995 yılı..