Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '13

 
Kategori
Güncel
 

Çakma...

Çakma...
 

Türkiye’nin neresine gitseniz mahalle aralarında çakma Çin mallarının tezgahlarda boy göstermesi realitesiyle karşılaşırsınız. Dünyaca ünlü markaların birebir kopyası ürünleri erişilebilir fiyatlarla alıp taklit/çakma ürünlerle egosunu doyurur yurdum insanı.

Türkiye çakma ürünlere aşinalığından mıdır nedir, her şeyin çakmasına fit olur, demorasinin de. Daha iyisine ulaşmak için bilinç gerekir, bilinç oluşması içinde aklı ve bilimi önceleyen eğitim.

Madem bu kadar girizgah yaptık konuya girelim. Türkiye ekonomisi üzerine yapılan olumlu değerlendirmenin örtüsünü kaldırınca 74 milyon 999 bin 900 kişinin 2012 yılı boyunca çalışıp, Türkiye’nin servet artışından aldıkları payın %1 olduğu gerçeği ile karşılaşırsınız.

Türkiye’nin var olan sendikalarının çoğunun, ulusal ölçekli siyasi partileri, besleme sivil toplum örgütleri, egemen medyası çakmadır!

Hepsi gerçekten halktan yana, gerçekten demokrat, özgürlükçü olmadıkları için; halkın kanını emen vahşi neo-liberal politikalara itiraz etmezler, edemezler; yarasalar gibi yaşanan adaletsizlikten beslenirler.

Halkın eğitim ortalaması 6.5 yıl olduğu için din, milliyetçilik, cemaat, medya gazı ile gerçeği gör(e)mez.

Türkiye sermayenin lehine, her şeyin çakmasının aslı yerine hüküm sürdüğü taklit cenneti olmaktan öteye gidememiştir. Kurulu medya düzeninin hegomanik yapısında da asla gidemeyecektir.

Toplum hastalığın farkında ol(a)mayacaktır!

Temel yaşlanmış; bir gün beli ağrırsa, bir gün dizi ağrıyormuş. Sürekli şikâyetlerini dile getirirmiş:

Ula uşaklar belim ağrıyor, dizim ağrıyor, ben hastayım da!”

Çocukları, torunları Temel’in yakınmalarını yaşlılığına verip pek ciddiye almazlar, gülüp geçermiş:

Sen eski topraksın, sana bir şey olmaz!”

Temel ağrıları artınca:

Ula uşaklar, ben hastayım!”

Yakınları da hep aynı cevabı verirmiş:

Yok dede, sen eski topraksın; sana bir şey olmaz!”

Temel rahmetli olur, vasiyeti açılınca, “Hastayım dedim; inanmadınız. Hastayım dedim, inanmadınız. Şimdi ne oldu?” yazar.

Fıkra bu ya Temel hastalığının farkındadır. Toplum Temel kadar olamıyorsa yazık. Toplumun farkındalığını yaratacak olan eğitim ve medyadır.

Eğitim düzeyi ilkokul seviyesinde olan bir memlekette hele birde medya halka gerçekleri anlat(a)mıyorsa; gerçekleri söyleyecek olanlara kanalları tıkıyorsa “çakma bir toplum ve çakma demokrasi” egemen olur!

Gibi gibi yaşayanlar dolaşır.

Vay ki vay, böyle memleketin haline!

Çakma demokrasi” bu!

“İleri demokrasi” masalına biat edip kalemlerini canhıraş bir biçimde AKP iktidarını, sözde reformlarını/referandumlarını savunmaya şerhsiz köle edenlerin azıcık eleştirilerine bile tahammül edemeyen “çakma demokrasi” “duayen gazetecilere” yazacak mecra bırakmıyor.

Buyrun memleket gündemine, özetleyelim:

*“Çözüm süreci” işliyor! İmralı’ya giden BDP heyetinin açıkladığına göre; 21 Mart’ta “Yeni Anayasa yazım sürecinin en önemli aktörü Öcalan” açıklama yapacak.

*74 milyon 999 bin 900 kişinin 2012 yılı boyunca çalışıp, Türkiye’nin servet artışından aldıkları payın %1 olduğu güzel memleketimde AKP iktidarı ile büyüyüp/gelişen “sendika”; “ kamuda türban/başörtüsü” eylemi(!) yapıyor...

*18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. Yılı. Mustafa Kemal’in komutan olarak parladığı, on yıllardır savaşlarda toprak kaybeden Türklerin kazandığı zafer ile güvenini sağladığı yok sayılıp “Şehitler Günü” olarak yapılan anma ve törenleri...

*Ve alt yazı geçiyor TV’den haber kanalları. Ergenekon Davası Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel esas hakkında mütalaasını açıkladı:

“Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, emekli Orgeneral Hasan Iğsız, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ve gazeteci Tuncay Özkan’ın bulunduğu çok sayıda sanık için TCK'nın 312/1'inci maddesi uyarınca “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.” Diye.

TCK’da idam cezası yok iyi mi!

Birde idam cezası olsaymış..

Söz uçar yazı kalır, AKP 2004’te ‘İdam Hükmü’nü mevzuattan çıkarmış.(İlgili yazımda Ertuğrul Yalçınbayır’ın anlatımlarını okumak için buraya tıklayınız.)

Uzattım.

TV’de “Çakma demokrat” kem küm edip lafı geveliyor, sözün sonunu getiremiyor.

“Çakma demokrasi”de vatandaşta olanlar karşısında şaşkın.

Oysa Eylül 2011’de yazmıştım. “BDP’nin TBMM’ye dönme kararından sonra tünelin sonunda “Öcalan’ın ev hapsi” ve “KCK, Ergenekon, Balyoz vb.” davalardan tutukluları da kapsayacak “Genel af” görünüyor öngörüsünde bulunmak için kâhin olmaya gerek yok.” diye.

Hele bir yeni anayasa yapılsın, hele bir başkanlık sistemi gelsin, Erdoğan Atatürk Orman Çitliğinde yapılan “Başkanlık Konutuna” bir yerleşsin “devletiniz sizi affedecek”...

Ha şu “74 milyon 999 bin 900 kişinin 2012 yılı boyunca çalışıp, Türkiye’nin servet artışından aldıkları payın %1” olması meselesini merak ediyorsanız yanıt yazının içinde.

Çakma’ya tav olmayacaksın...

Not, bu yazı "çakma demokrasi mağdurlarına" adanmıştır.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..