Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Çalışanlarda stres yaratan roller

Çalışanlarda stres yaratan roller
 

İnsanların yaşamında çalıştıkları kurumlar oldukça önemlidir. Kişinin sahip olduğu iş, onun toplumsal statüsünü, hayattan aldığı doyumu ve ailesine sağladığı olanakları belirlediğinden, iş hayatındaki stres bireyin beden ve ruh sağlığını doğrudan etkiler. Stresin ortaya çıkabilmesi için stresle karşı karşıya gelen birey tarafından algılanması gerekir, daha sonra stresin bu birey tarafından yorumlanması, koşulların ve fırsatların değerlendirilmesi, son olarak da başarılı sonuçların, taleplerin yaratılması gerekir.

Çalışanların iş ortamından kaynaklanan stres faktörlerinden biri de rollerdir. Rol; bir kurumda belirli bir durumda bireyden beklenen davranış biçimi olarak tanımlanabilir. Bireyler örgüt içinde ve toplumda anne, baba, komşu, grup lideri, kulüp başkanı gibi pek çok farklı rolleri üstlenmiş durumdadırlar.

Rollerden kaynaklanan stres faktörlerini şu şekilde gruplandırabiliriz.

1.Rol çatışması: Bireyin aynı anda birden fazla rolü yerine getirme durumunda olup, rol gereklerinden birine, diğerlerine oranla daha fazla uymasıdır. Örneğin, bir kurum içinde yer alan birey sahip olduğu işi gereği bir role sahiptir. Bunun dışında aynı kurum içinde dahil olduğu bir grup da olabilir. Grup üyelerinin beklentileri ile bireyin kendi beklentileri uyuşmadığı durumlarda rol çatışması kaçınılmaz olur.

Rol çatışması farklı şekillerde ortaya çıkabilir:

1.1. Kişi-rol çatışması: Bir rolün gerekleri bireyin temel değer, tutum ve inançlarına ters düştüğünde yaşanmaktadır. Ahlaksızca bir şey yapmaktansa istifa etmeyi tercih eden birey bu tür çatışmaya örnek oluşturabilir.

1.2. Rol içi çatışma: Bireyin bir rolü farklı beklentilere uygun olarak tanımladığında ve o rolü oynayan bireyin, bu beklentilerin hepsini karşılamasını imkansız hale getirmesi sonucu ortaya çıkar (Ivancevich ve diğerleri, 1983:588). Örneğin, bir yöneticinin astından önemli bir işi belirli bir süre içinde istemesi ve bu süre içinde kurumun normal işleyişi içinde yapılacak rutin işlerin bulunması astı zor durumda bırakabilir.

1.3. Roller arası çatışma: Bu çatışma türü, birey birçok rolle karşı karşıya kaldığında, yani aynı anda birbiriyle çelişen amaca sahip pek çok rolü birden oynamak durumunda kaldığında yaşanmaktadır. Bir yöneticinin tüm zamanını işine ayırması, evindeki gröevlerini aksatabilir. Özellikle çalışan kadınlarda roller arası çatışma sıklıkla görülmektedir. Evde anne rolünü benimseyen kadın, çalışma hayatına girdikten sonra rol çatışması ile karşı karşıya kalabilmektedir. Evde yapmakla yükümlü olduğu bir takım görevleri ve işinde yapmak zorunda olduğu görevleri çatışma içinde olabilir.

Rol çatışması içinde olan birey yabancılaşma ve işe yaramazlık duygusuna kapılarak moralini bozabilir, içinde bulunduğu kurumu değersiz görerek çeşitli yorumlar yapabilir ya da diğer bireylere yönelik güveninde azalmalar olabilir. Bunun sonucunda da birey, çatışmayı meydana getiren olay ya da kişilerden kaçabilir ve çözebilecek olanakları tamamen ortadan kaldırabilir. Rol çatışmasının bir diğer olumsuz etkisi de, çatışma yaşayan bireylerin zihnen aşırı derecede meşgul, sessiz ve çekingen hale gelerek diğer bireyler ile iletişim kurmada güçlük çekmeleridir.

2. Rol belirsizliği: Bireyin kurumdaki hakları, iş yükümlülükleri ve ayrıcalıkları ile ilgili bilgi eksikliğidir. Ayrıca kurumsal yapının tam olarak belirlenmemiş olması ve bireylerin geleceklerinin şansa bağlı olması da rol belirsizliğini artırmaktadır. Diğer taraftan örgüte yeni katılan bireylerin rol ve görevleri ile ilgili yetki ve sorumluluklarının da açıkca belirlenmesi gereklidir.

Rol belirsizliği yaşayan birey, işinden nasıl bir rol beklediği konusunda kararsızlık yaşayacak, kaygıları artacak ve iş doyumu da buna bağlı olarak düşecektir. Birey kendi içinde ve diğer bireylerle çatışmalara girebilecektir.

3. Aşırı veya fazla hafif roller: Aşırı roller, bireyin işi karşısında niteliksel ve niceliksel olarak zorlandığını hissetmesi halinde ortaya çıkar. Bu aşırılık, işgörenin çok hızlı çalışmasına, gücünü ve dikkatini son haddine kadar zorlamasına neden olur. Aşırı iş yükü, insanların gerektiğinde "hayır" diyememesinden kaynaklanır. Hayır diyememenin de bir çok nedeni vardır. Bu nedenlerin başında kariyerini tehlikeye atmamak, olumsuz insan izlenimi yaratmamak gibi endişeler yer alır. Fazla hafif roller ise, kısa zamanda rutinlere oturtulabilen, açık, sade ve can sıkıcı işlerle ilgilidir. Rolün yalınlığından kaynaklanan can sıkıntısı, bireyin yeteneklerinin, işinde yeterince değerlendirilmediği kuruntusuna yol açar. Bunların yol açtığı stres nedeniyle, alkol bağımlılığı, çeşitli psikosomatik (aynı zamanda hem beden hem de ruhla ilgili olan) bozukluklar, işten alınan doyumun düşmesi riski de gündem de olacaktır. (Akat ve diğerleri, 1994:349).

 
Toplam blog
: 13
: 3213
Kayıt tarihi
: 30.10.06
 
 

Üniversite için gittiği Ankara'dan 17 yıl boyunca ayrılamadı. Büro Yönetimi ve Sekreterlik öğretm..