Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '13

 
Kategori
Deneme
 

Çalışmak ve çalışmamak

Çalışmak ve çalışmamak
 

Çalışmak ve çalışmamak. İnsan her iki şekilde de acınası bir durumdadır aslında. Çünkü ben bir insanın çalmadan sadece çalışarak krallar gibi yaşayabileceğine inanmayanlardanım. Aynı şekilde çalışmadan yoluna devam eden bir insanında halinden pek bir mutlu olduğunu da bu çağda olduğu için söyleyemem doğrusu.
Günden güne robotlaşıyor insanlarımız gözümde, onlara ne yapmak isterdin yada ne olmak isterdin sorusu yerine, bu işte daha çok para var deniyor artık, ve kısaca para köleleştiriyor onları. Hep daha fazlasını istiyorlar hayattan, üstelik tam olarakta ne istediklerini bilmeden, bilemeden.

Çalışmayan bir insan şöyle bir düşüncenin içerisine saplanabilir. Olmayan paramla çok huzurluyum, çünkü benden çalabilecekleri hiç birşey yok. Aslında bu araştırılması gereken bir davranıştır,yani bu felsefe haline de gelmiştir nitekim. Bunu izlediğim bir filmde hatırlıyorum; Robert Bresson'un Yankesici adlı filmi idi. Aslında Michel (Martin LaSalle) adında entelektüel ve asi bir gencin yankesicilik takıntısına kapılmasının hikâyesini anlatır film. Michel başlangıçta, yankesiciliği basit ve geçimini sağlayan bir iş olarak görür; ancak zamanla yankesicilik bir işten çok, bir amaca ve yaratıcı bir edime dönüşür. Michel’in ahlakı sorgulayışı ve yersiz yurtsuzluk duygusu son derece etkileyicidir. Ve bana göre bu durum başlı başına bir başkaldırıdır. İnsan bazen hiç birşey yapmak istemez, ama hayatta kalması ve düzene ayak uydurması için çalışmak zorundadır. Daha fazla gerçekçi olmak istiyorum ve daha fazla cesur. Örnek ben çok uzun zamandır çalışmıyorum ve neredeyse bu hayatı red etmiş durumdayım, ve biliyorum para olmayınca saplanıp kalıyorum olduğum yere, hayal bol ama elde para yok. Hayali neye borçluyum peki siz çalışmaya koyulduğunuzda ben araştırmalar yapıp okuma şansına sahibim üstelik bolca,çünkü bu durumda zaman benim ve çokçada bol. Kayıplarım ne peki, elbette kayıplarım yığınla geleceğime yatırım yapmam gereken paradır.

Canımı sıkan ne biliyor musunuz, paraya ciddi anlamda düşman olmam,çünkü ben en karaktersiz insanların bile sırf parası var diye kral muamelesi gördüğünü biliyorum, aynı şekilde parası olmayan karakter sahibi bir insanın ise dışlandığını ve umursanmadığını yine biliyorum. Beni kahreden durum bu sanırım. Bildiğim tek şeyin hayatın kısa olduğu gerçeğidir. Verdiğim Bresson örneğinde sizi (yankesiciliğe sevk ettiğim gibi aman yanlış algılamalara kapılmayız)

Çalmaktan ve çırpmaktan vazgeçmesini bilinizki diğer insanlarada birşeyler kalsın. O sadece başkaldırının örneğiydi. Satılmak istenmiyorum öyle ise satında almamalıyım, bazen şöyle diyorum kendime, ihtiyacım olan şey daha fazla bilgi ve daha fazla erdem, öyle ise ihtiyacım olan şey para değil. Diyojen zamanında onunla birlikte yaşamayı ne çok isterdim. Kendime bir fıçı bulur ve dünya nimetlerinden kendimi soyutlardım. Tıpkı onun yaptığı gibi. Benim felsefemde bu aslında, ama yaşşadığım çağa bakacak olursam bunu yapmam ve yapmak istemem konumum itibari ilede delilik olarak adledilirdi. Öyleyse dahi bulduğum bu yüce gönüllü insandan size bir hikaye sunacağım... Akıllı ve olgun olabilmek için dünya malından ve zevklerinden vazgeçme felsefesini benimseyen Diyojen, bir değnek, bir kâse ve bir torbadan başka bütün eşyalarını dağıttı. Fakat bir çocuğun çeşmeden avucuyla su içtiğini görünce kâseyi de bıraktı.

İşte yapılması gerken şey buydu. Bildiğim şeyler çoğalıyor tek bildiğim şey bu diyemiyorum artık, desem de bir üstte söylemiş olduğum ve kurduğum cümlelerle ters düşüyoruz bir bakıma. Yani yerimde sayıyorum belki ama sabah 7'den akşam 7'ye kadar da çalışarak robotlaşmayı ve insanları sizi şekillere sokmasına müsaade edip de, onların kirli dünyasında oynatılması gereken bir kukla olmayı da bu yüzden red ediyorum işte... Eğer bunu dinle bağdaştıracak olsaydım şayet, benim dinimde mümkün değil ama diğer bir dinle kendimi manastıra kapatır Yalan dünyanın nimetlerindende kötülüklerindende her an üzerime sıçratabileceği çamurlarındanda korurdum... Hayatı anlık yaşıyoruz, şimdi varım ya sonra, önümde koca koca kötülükler yığılıyor, o kadar ki artık iyi olayları göremiyorum bile bu bir karamsarlık değil bu gerçeğe ısrarla tekrar tekrar bakmaktan başka birşey değil...Hayat sizin; Olmak istemediğiniz kişi olmayın, ve yaşamak istemediğiniz hiç birşeyi de sırf çıkarlarınız için bile de olsa yaşamayın..


Dilediğinizi düşünmekte özgürsünüz elbette, mesela bu kız tembellik yapıyor yada Diyojen kafalı; Ben en azından paranın geçerli olmadığı bir dünyada huzurun saklı olduğunu biliyorum. Sevgilerimle...

Denemeler...
Yazan-Edibe Toğaç...

http://sayfamdakalancumleler.blogspot.com/

 
Toplam blog
: 153
: 534
Kayıt tarihi
: 14.02.12
 
 

28.05.1988 Adana doğumluyum ve Adana'da yaşamaktayım! Yazar&Şair '' Başka türlü seviyorum ben seni'..