Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Çamaşırcı geldi hanımmm!

Çamaşırcı geldi hanımmm!
 

-Abla nasılsın? Ya ablacığım çoktandır seni arayamadım kusuruma bakma, sanma ki aklımızdan çıktın, affet bizi...!!

-Affetmek mi? Ne için aramadın diye mi? Canım kardeşim önemli olan şu an; aradın ya bırak aramadığın anları sesini duymak harika... Hiç önemli değil, sanki ben araya araya düz ettim yolları...)

Uzaklarda yaşayan erkek kardeşimle olan telefonla olan görüşmemi neden mi anlattım? Sitemler, öncelikler, dünyanın merkezi benim dercesine herkesin benimle ilgilenmesini beklemek, hiç bana göre değil, beni her arayan, beni görmek için gelen her arkadaşımı sevgi ile kucaklarım.

Darıldığım, kırıldığım insanların bile bir küçük gülümsemesi bir bakış bir sözü karşısında sabun köpüğü olur uçar gider kırgınlığım, sevgi ile sarılırım inanın..

Pişmanlıklarımız hep oldu değil mi? Keşke dediğimiz anlar, öyle çok ki; çamaşır makinamızın olmadığı zamanlarda çamaşırı elbet Halidematik yıkardı, çamaşır günlerini hiç sevmezdim, koca kazanı ocağın üstüne oturtur suyu ısıtırdım, sonrada gider yüzeysel kolay çamaşırları toplar, yıkamak için leğenin başına geçerdim.

Annem, bu huyumu bildiği için benim topladığım çamaşırlara ek çamaşırlar getirirdi, ağarması zor, sert kumaşlar nerede şimdinin yumuşacık çamaşırları topladıklarını getirir;

-Bunlarda yıkanacak derdi, ne çok sinirlenirdim, öfke ile;

-Yıkamayacağım diye ter ter tepinirdim koca kız, annem üzülür ağlardı ve ben eşek gibide yıkardım, şimdi düşünüyorum da annemi bu konuda ne çok üzmüştüm.

Keşke şimdi annem hayatta olsa da tüm çamaşırları yığsa önüme, bahçede kocaman bir ateş yakıp siyah kazanı oturtmalıyım bir güzel, babamın bakır leğenine tas tas sıcak su döküp üzerine matik olmayan deterjanlardan bir avuç atıp ellerinle şöyle bir köpürteceksin kiiii öfff öfff.. ne keyiftir o...

Üç su sonrası, beyazlar kaynayan suyun içine atılan deterjanla, bir güzel kaynatmaya bırakıp, buz gibi akan!! Su ile bir güzel durulayıp, şaklata şaklata çırptıktan sonra ağaçlar arasına gerilmiş iplere, atacaksın mis kokulu çamaşırları..

Nereden nereye geldim, kimseye ne kırgınım, ne dargınım, burada hepimiz gönlümüzce yazıyoruz hoşuma gidiyor paylaşmak, bir ara yoktum taşınma nedeni ile geldim ki yeni yeni bloglar oluşmuş az bir şey fesatlandım, unutulmuş benim blogum diye son hızla yazar oldum...)

Ben elimi uzatıyorum, kızılderililer gibi barış çubuğuna gerek yok sanırım, lafı uzatmanın da anlamı hiç yok..Ben burada olmaktan ve yazmaktan hoşnudum sevgi ile kalın efendim.

Coştum hoş bir fıkra ile gidiyorum...dört başı mamur olsun değil mi ama...aşk intikam, blog kırılganlıkları, affetme, unutma..


Gelin kaynana karşı karşıya oturmuşlar, kaynana “gelin sen daha yenisin birbirimizin huyunu suyunu oturup konuşarak anlayalım” demiş.

Gelin:

- Tabii anne, konuşalım.

Kaynana "Aman kızım, benim üç halim vardır, dikkat et, " demiş:

- Saçıma gül takmışsam; neşeli olurum. Her yola gelirim. Kulağımın arkasına gül takmışsam havamda olmam. Çok ısrarcı olma. Eğer ki yakama gül takmışsam sakın etrafımda dolaşma, çok sinirli olurum.

Gelin, kaynanası lafını bitirince "Bak anne, " demiş:

- Benim halim malim yoktur. Bacak bacak üstüne atarım, sigaramı yakarım, sen gülü nerene takarsan tak, ben keyfime bakarım!

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..