Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Çambaşı yaylası...

Çambaşı yaylası...
 

Yayla turizmi gün geçtikçe tırmanma gösteriyor. Küresel ısınma çıktı çıkalı, yayla’ ların bir adım önde olacağı aşikar. Geçmişte, Atalarımızın geçim kaynağı olarak kullandığı, hayatlarının bir bölümünü geçirdikleri, özellikle yaz aylarında, hayvancılık ve tarımcılık, belli kesimlerde ormancılık yaparak geçim kaynağı elde ettikleri platolardır. Yaylalardan yukarı Sema’ dır.

Çambaşı Yaylasıda bu yaylalardan sadece bir tanesi, Ünü Türkiye dışına taşmış, akın akın ziyaretçi kabul eden yaylanın en güzel yanı, suyu, havası ve eti.

Biz Ordu’luların evi yada yeri olmasa bile senede bir gün et yemek, temiz hava almak, buz gibi suyundan içmek için gittiğimiz tek adres.Sanki Mabet.

Ordu Merkez’den 2 saat süren yolculuktan sonra, varacağınız bu cennet köşesinin ilk başlangıç noktası Yokuşdibi Beldesidir.Bu Beldeye ulaştığınızda, artık yayla kapsama alanına girdiğinizi anlarsınız.Biraz Yokuş çıkmak, biraz temiz hava başınızı döndürse de, Turnalık yaylasına vardığınız an’dan itibaren, yayla evlerinin, koyun sürülerinin, koyu orman yeşilinin, çıra kokulu mis gibi havası ile ulu orman ağaçlarının, buz gibi akan tertemiz derelerinin (ha sahi “Ordu’nun dereleri, aksa yukarı aksa” bir gün sizlere mırıldanırım, karşılaşırsak) sizleri karşıladığını, sağda solda, yabancı plakalı araçları, piknik yapan insanları, buz gibi su başında fazla oksijenden başı dönmüş olanların dinlendiğini görürsünüz.Mesela bizim gibi çayınızı, kahvaltılıkları alır, sabahtan yola çıkar, güneşin sabah mahmurluğuyla beraber "Çoban Bağırtan"çeşmesine varıp, kahvaltınızı miss gibi orman içinde yapıp, resimde görüldüğü gibi, yolunuza devam edebilirsiniz, Şiddetle tavsiye ederim.

Esasında, Çambaşının geçmişinde, bakir, bozulmamış bir yapısının olduğunu, ancak günümüzde;her şeye kavuştuğunu görürsünüz, yolları toz dumana katan yollardan, parke döşeli sokaklara, gaz lambalarından, elektriğe, gelen gidenden alınan haberlerin yerine, telefona, kasap, bakkal ve fırından ibaret çarşının her türlü işletmeye kavuştuğuna şahit olursunuz.Şenliği bile var.Her yıl Temmuz ayında 2 gün düzenlenen şenlikte, cümbüş baş köşeye kurulur.Birde Türküsü var hani, "Çambaşına çıktımda anam çıram yanmadı" diye...

Kaldıki, Çambaşı yaylasının sadece içinde sınırlı değildir yaşamak, obaları, balık çiftlikleri, ormanı, kekik kokan, sarı-beyaz papatyaya, gelinciğe kesmiş uçsuz bucaksız ovaları, güneşli iken bir anda sis'e bürünen havası, bir başka çarpar insanı.Hani et yemek değil maksat, balık diyorsanız, gireceksiniz buz gibi çayların derelerin içine, kırmızı noktalı, noktalı halis alabalık yakalayacaksınız.Yakalayamadınız mı? üzülmeyin balık çiftliklerinde bulunan balıkları gözünüze kestirip, yanında pancar çorbasıyla yiyeceksiniz.Adresmi? Alabalık tesisleri…

Et dedik ya, Kuzu eti, odun ateşinde pişen ekmeği, yanında buzz gibi suyu daha ne ister insan.Çambaşına girdiğinizde sağlı, sollu Et Lokantaları karşılar ama önce kokusu keser.Mecburen yiyeceksiniz kardeşim başka yolu yok.Girişteki sağda fırının yanında bir lokanta var.Özkan’ın yeri.Uğrayın bir, ne demek istediğimi anlayacaksınız.Tabii tadarak.Kuzu eti yedik biz, kekik kokulu pirzola, az geldi desek, ayıp diyeceksiniz.(Bu arada, ben bunları götürürken Sevgili Ali GÜLCÜ kardeşimi de anmadan geçemedim:)). Siz uğrayın pişman olmayacaksınız.Üstüne de yayla suyunda demlenen 2 bardak çay.Çarşıdan alacağınız, halis yayla peyniri, yayla çiçeği ve pestil.Artık ya kalın günlerce, bıkana kadar yiyin için, uyuyun, denize ne gerek var bronzlaşın, yada akşam dönüşte tüm buz gibi sulardan içe, içe, içinize sindire sindire gelin, tabii benim gibi sis'e denk gelmezseniz.Yakalandıysanız sis'e lütfen, ağır ağır gelin, acele etmeden...Ama gelirken son bir şey var, Demiroluk Çeşmesinden, bir bidon suyunuzu alın.Pişman olmayacaksınız, ben bundan eminim.Ve seneye tekrar geleceğim , demezseniz ben, adımı değiştireceğim…

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..