Camide ölmek..

Olayı herkes biliyor.. Erzurumda Şafiler Camisinde yetmiş yaşındaki Hilmi Gürsoy isimli vatandaş, öğlen namazının farzı kılınırken üçüncü rekatta kalp krizi geçirip düşüyor ama cemaat namazı bozmayıp son rekatı da kıldıktan sonra müdahele ediyor..

Olayın, bilgi eksikliğinden kaynaklandığı belli..Yoksa insanlar, madem eceli gelmiş ölürse ölsün, düşüncesiyle ilgisiz kalmadılar herhalde..

Zaten Müftülük de davranışın din yönünden yanlış olduğunu, birilerinin namazı bozup bu insana yardım etmesi gerektiğini açıklamış ve soruşturma başlatmış..

Konu din, cami, cemaat olunca, veryansın etmeyi seviyoruz ya..Yine öyle oldu..!

Cemaat bir an da katil ilan edileverdi..Birlikte omuz omuza namaz kıldığı bir insanın düşüp ölmesi, seni mi daha çok üzer, yoksa o insanı mı..?

Niye müdahele etmemiş öyleyse, diyorsun...

Bilememiş, bilinçsiz davranmış..

Ölen insanın doktor oğlunun açıklaması da, baba kaybetmenin üzüntüsüyle izah edilecek gibi değil..

Kendisi bir doktor olduğu halde şunu bilemiyor mu:

Şayet cemaatin içinde bir doktor yoksa, cemaat namazı bozmuş olsaydı bile, ambülans çağırmak, ambülansın gelmesi, müdahele etmesi ne kadar sürerdi.. Oysa merhum, düşer düşmez ölmüş zaten..

Doktor oğul, "Eğer namazı bozsalardı babam yaşardı.." diyor..

Bu açıklamada, en az cemaatin davranışı kadar hatalı..

Kaldı ki, cemaatten biri yahut imam namazı bozup babana masaj yapmaya kalkışsaydı ve baban da yine ölseydi, ne olacaktı...?

Ben söyleyim: Cahil ve bilinçsiz cemaat babamı zorla öldürdü, diyecektin belki de..

Sonuç: Olay üzüntü verici ve bilgisizlikten kaynaklanan ihmalkarlık var..

Ama kapı bir komşumuz bağıra bağıra ölse, bihaber olduğumuz bu çağda, bu üzücü olay sırf camide oldu diye, esip gürlemenin de alemi yok..

Allah rahmet eylesin..!