Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '12

 
Kategori
İnançlar
 

Camilerin, Cumaların ve imamların ruhu nasıl olmalı?

Camilerin, Cumaların ve imamların ruhu nasıl olmalı?
 

Çankırı Büyük Cami. Temiz insanların ve Helal parayla yapılan Cami'nin iyi bir ruhu vardır. Haram parayla yapılan camide huşu olmaz ki zaten.


Çankırı benim çok sevdiğim küçük bir kent. Bu şehre 22 yıl önce taşınmıştı annem ve babam. Ankara'dan geldikten sonra bana küçük ve itici gelsede sonradan bu küçük şehrin, iyimser, yardımsever ve mert halkını sevmiştim. Özellikle eski evleri ve camileri benim hoşuma giderdi. Çünkü eski ve antik olana ilgim büyüktü.

Çankırı'da Mimar Sinan'ın yaptığı çok güzel bir Osmanlı camisi var. Bu camiye Büyük cami de diyorlar, her Çankırı ziyaretimde bu camiye gelir ve huşu içinde duvarlarını seyrederim. Binanın içi kadar dışıda insanı çekiyor. Bu camiyi yapan adam Sinan samimi bir mimar ve yapan işçiler samimi insanlar ve caminin yapımına harcanan helal para olmalıydı ki içinde namaz kılmak bir okdar huşu duymama sebep olmaktaydı.

Ben uzun zamandır cuma namazına gitmiyorum. Yaklaşık 15-17 sene oldu. Bunun nedeni Cuma namazını kıldıran imamların hutbeye çıktıklarında okudukları masalsı ve mitolojik ve bir okadarda ruhsuz beyanları, son derece samimiyetsiz gelen o tebliğlerden dolayı Cumaları asla kılmamaya karar verdim. Hele 28 Şubat'ta dinin nasılda yağdanlık ve faşizme aracı olarak kullanıldığına ayrıca şahitlik edince bu kararımda ne kadar haklı olduğumu anladım. Bunla beraber Türkiye'de son zamanlarda değişen güzel şeyler olmasıyla beraber 28 Şubat'ın insanlara dinini öğretme saçmalığı bitince bu kararımdan vaz geçerek hutbesi iyi olan İmamların arkasında tekrar cumlara başladım.

Bundan 4-5 sene önce Diyanet İşlerine yazı yazmıştım, hutbelerin huşu içinde olabilmesi için daha etkili araçlarında kullanılması gerektiğine ve bir takım hafta kutlamaları yerine artık Kuran'da peygamber hayatlarının anlatılması gerektiğine yönelik.

Herşey değişmekte, çağ değişmekte. Diyanetişleri başkanlığı artık camilerin süsünü düşünmek yerine o camilerin içinde barkovizyon ve bilgisayar destekli sinebvizyonla her cuma bir peygamberin hayatını anlatarak Müslümanlar aydınlanmalı artık. Bu anlatım coşkulu ve insanları tatmin edici ve tkili olmak zorunda. Hımbıl ve insanı bezdiren, bir an evvel bitirsede gitsek tarzında olmamalı.

Hz. Eyübü anlatmalı imamlar öyle etkileyici anlatmalıki kanser hastası olan kendi hastalığının bir hiç olduğunu anlamalı.

Hz. Yakubu anlatmalı, anlatmalıki büyük şehre gelip çalışmak zorundsa kalan ve çocukalrının hasretiyle yanan inşaat işçisinin gönlüne su serpmeli.

Yusuf'u öyle anlatmalı ki imam, babası Dubaide çalışan genç hasretiyle gönlü teselli bulmalı.

İbrahim'i, Hacer'i ve İsmal'i anlatmalı sonra, adamak ne demek, adanmak ne demek görmeli insan, gönlündeki araba ve ev putunu makam putunu seçebilmeli zamanın ibrahimleri. Kurban bayramıda olmasa hatırlanmayacak bu aile nerdeyse.

Var mı anlatan? Bizleri duygu seline boğup hüngür hüngür ağlatacak insan bir imam? Ben görmedim.

Diyanet'in imamları bilmeli ki, sorumlu oldukları bir görev var ve bu görevi hakkıyla yerine getiremezlerse aldıkları maaşlar boğazlarına duracak. Sadece hakimler değil cami imamlarıda bir o kadar söylediklerinden sorumludurlar İslamda. Biri adaletin kitabını açıklamak zorunda diğeri ise adaleti tesis etmek zorunda.

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..