Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '12

 
Kategori
Kitap
 

Camille Claudel Hayat’a iz bırakanlar

Camille Claudel Hayat’a iz bırakanlar
 

Rodin Camille Claudel


Kadınlar; Yaşadıkları hayatlarla öyle izler bıraktılar ki,baktığımızda kendimiz için birşeyler bulabiliriz… Acıları, hüzünleri, aşkları, umutları.. Bir yol ayırımına getirebilir bu yaşamlar kimini, etkiliyebilir, acıtabilir, kızdırabilir bazısını ama mutlaka bir şeyler verebilir buna inanıyorum.. Profil resmimdeki kadın Camille Claudel… Rodin’in deyişiyle; “Lacivert gözlerinde sır saklar gibi bakan kadın.“ dır.Çamurlarla büyümüş, tek arzusu heykel yapmak olan bu yolda babasından başka onu destekleyen hiç kimsenin olmadığı , uslanmaz, asi, tutkulu bir kadındır o.. Rodin´in atölyesine gittiğinde, bu yeteneğini geliştirmek istemiştir. O dönemlerde kadınlar sadece ayölyelerde çalışabilirdi çünki kadınların bağımsız olarak bu sanatla uğraşması yasaktır. Kadınlar ikinci sınıftır o zamanlar.. Rodin ise 43 yaşında, istediği üne kavuşamamış, hırslı, acımasız, sayısız kadınla birlikte olan ve onlardan ilhamalan büyük bir heykeltraştır.

Zamanla Rodin´in dikkatini ,çalıkanlığı ve yeteneğiyle içe-kecektir. Zamanla aralarında büyük bir aşk doğacak, bu aşk Rodin`e büyük ilham , muhteşem eserler, Camill´ye saplantılı bir aşk ve korkunç acılar verecektir.
 
Camille onu hep başka kadınlarla paylaşmak zorunda kalmıştır. Rodin için kadın ;ilham demektir çünkü…
 
Ondan kurtulmak, kendini bulmak için çok uğraşmıştır.
 
Tutkusunun karşısında o kadar zayıftır ki, başaramamış, kendini, yavaş yavaş yok etmeye başlamıştır bile..
 
Yalnızdır Camille.. Yaptığı eserlerini, döverek, kırbaçlayarak “Konuşun benimle, konuşun.“ diyecek kadar yalnızdır. Rodin`in, baskıcı, sert tavrına ve diğer kadınlarına dayanamamış, bir bakıma varoluş mücadelesi vermiştir. Ne yazık ki bu mücadelede en büyük düşmanı saplantı haline getirdiği Rodin`e olan tutkusudur .
 
Camille yalnış bir adama aşıktır. Gerçek Rodin hiçbir zaman ona ait değildir çünkü, belkide bunu bilmek ve onu ele geçirmek arzusu Camille için sonun başlangıcı olmuştur.. Bu duygular nefret getirmiştir hayatına. Bir paranoya içerisinde yaşamak zorunda bırakmıştır onu.
 
Kimilerine göre, Rodin´den daha büyük yetenektir. Rodin en ünlü eserlerini onunla birlikteyken yapmış, en büyük yardımcısıda Camille olmuştur. (Cehennem Kapıları)
Rodin´´in gölgesinde kalan Camille , bir de bu ilişkiden hamile kalmıştır. Talihsiz bir kaza sonucu bebeğinide kaybetmiştir. Bu olay büyük depresyonlarında başlangıcı olmuştur
hayatında. Zaten heykel yapmasını onaylamayan annesi reddetmiştir onu.. Rodin´le yaşamaya başlamıştır..
 
Sancılı, fırtanalı, büyük kavgalarla dolu bir birliktelikdir bu. En sonunda Camille bir yol ayrımına gelir ve Rodin`i terk eder. Bu dönem de en büyük eserlerini vermiştir Camille..
(Vals, Olgunluk Çağı, Kayıp Tanrı, Sakuntula gibi..)
Rodin ise tüm kıskançlığına rağmen,“Ona altını nerede bulacağını söyledim. Ama altın kendi için içindeydi.´´ diyebilmiştir. Rodin´in gölgesi, umursamazlığı ve o dönemin kadın sanatçılarının yaşadığı zorluklar bunun yanında Rodin´e olan nefretle karışık tutkulu özlemi, Camillenin yükünü daha da ağırlaştırmıştır.
 
Geçirdiği bir sinir krizi sonucu yaptığı eserlerin bir bölümünü parçalamış ve nehre atmıştır. Tutarsız , dengesiz davranışlar içerisindedir artık… Güncel olaylarla artık ilgilenmez…
6 yıl bir bodrum katında, yalnız, yardımsız ve kimseyi görmeden çok zor şartlar altında yaşamaya çalışmıştır... Ve bir gün ; saplantılı sevgisi uğruna, hayatını, sanatını
feda eden bu kadını, Rodin`in desteğiyle ailesi, akıl hastanesine yatırmaya karar vermiştir. Onu hiç sevmeyen anne ve ablası için o bir bela, çok sevdiği adam için de bir tehditden
başka hiç bir şey değildir çünkü.. Onu çok seven babası da yoktur artık..
 
Camille için herşey bitmiş, uzun çok uzun yıllar sürecek çileli bir sürgün başlamıştır. Bir bakıma da hiç sahip olamadığı tutkusu tarafından mahkum edilmiştir. Bir zaman sonra, doktorların aileye gönderdiği olumlu mektuplar ,cevaplandırılmamıştır. Camille`in “Ne olur, çıkarın beni burdan.“ diye yalvaran mektuplarına cevap alamadığı gibi..
 
Rodin`in ölümünden sonra 30 yıl daha akıl hastanesinde mahkümiyeti devam ettirilmiştir. Tam 30 yıl…
 
Herkesin, böyle hissettiğinde kendisine sorması gereken o soruyu sormaya çok geç kalmıştır..
 
“Bu kadar yalnız kalmak için ne yaptım.“
 
19 Ekim 1943`de öldüğünde, cenazesinde kimse yoktur Camille`in.Yıllar sonra yeğeninin, halasının mezarını yaşadığı yere taşıma isteği gerçekleşememiştir. Çünki, mezar bulunama-
mıştır…
 
Belki de Camille`in en büyük hatası, sevgiyi sahiplenmek olarak görmesi ve bunu bir saplantı haline getirmesi olabilir mi?
Sevmek; bu olmamalı, hastalıklı kendini yok eden..
Ne zaman, ne için savaş verdiğini bilmeli insan..
Yaşandı, olmadı, bitti diyebilmeli..
Kaybetmeyi, hayatın satırbaşı yapmamalı..
Sevmek; bir bakıma vazgeçmeyi de bilmek değil midir?
Söylerken kolay olabilir belki ama yaşarken, zor bile olsa bunu yapabilmeyi başarmak lazım..
Anladığım tek şey, seni sen olmaktan çıkaran her ne varsa, yok etmek gerekiyor hayatından. Benliğini kaybetmenin çok acı verdiğini iyi bilirim. Uyanabilmeyi istemek ve benliğinin
senden başka hiç kimseye ait olmadığını hisetmenin bir
o kadar güzel ve özgürce olduğunu da…
Kaybedilen değerlerin yerine konulabildiğini, görmedim
ben hiç..
Sevgi ; paylaşarak, yalansız, kandırmadan, sevildiğini , bilerek ve hissederek beslenir , büyür bana göre…
Sevgi ; bunların olmadığı bir yerde acıdan, yalnızlıkdan ve hayal kırıklığından başka hiçbir şey değildir ki …
 
Paylaşarak ve sevgiyle kalın
 
Kaynak:http://www.payda.org/camille-claudel-hayata-iz-birakanlar.html
 
Toplam blog
: 14
: 1611
Kayıt tarihi
: 14.04.12
 
 

2005 yılından beri blog yazarlığı yapmaktayım. Gelişen internet teknolojilerine ayak uydurmak git..