- Kategori
- İlişkiler
Camın buğusu
Yok oldum. Bir camın buğusuydum. Elinle bir çırpıda siliverdin. Çok uzun zaman oldu sanki yok oluşum.
Yok oldum. Bir camın buğusuydum. İstediğin resmi çizdin üstüme, nefesinle. Kimi zaman kuyruğunu cama vuran bir balık, kimi zaman imzan oldum.
Yok oldum. Bir camın buğusuydum. Sıcakla oluştum. Oysa yüreğine soğukluk girmişti.
Ben yok oldum. Bir camın buğusuydum sen kazağının kolu ile beni silinceye kadar.
Dışarı göremiyor, manzaranı engelliyordum. Ama senin nefesinde yaşadığımı bilmiyordun.
Sildin. Yok oldum.
Oysa camın öbür yüzünde yağmur damlaları vardı. Ve sen, dışarıyı yine göremedin.
Yağmur damlaları düşmüştü cama, sonra birkaç damla öpüşüp, şevkle birleşerek kaydılar aşağı doğru, kendilerinden geçerek. Ve yerlerini yeni yağmur damlaları aldı.
Sen, dışarıyı değil, şevkle öpüşmekten kendinden geçen yağmur damlalarını izledin. Neden dudağında bir yağmur damlası olmadığını düşünerek.
Yoktu...
Çünkü, yağmur damlası kendi gibi, su gibi birini arıyordu...
Sen beni silmeden önce ben bir camın buğusuydum, sonra damla oldum düştüm aşağıya...