- Kategori
- Güncel
Can Dündar’ın başını kim yedi?
Can Dündar’ın başını yiyen Ergenekon’dur.
Neden böyle?
Çünkü “Ergenekon” hayali örgütünün mucidi Can Dündardır.
12 Eylül öncesi olayların bütün sorumluluğunu ABD güdümlü hayali bir ülkücü askeri gücün üstüne yıkarak solun SSCB ve Çin güdümlü ihanetini örtbas edebileceğini sanmıştır.
Can Dündar gibiler sol örgütlerin nerelerde eğitildiği, nasıl paralandırıldığı, silahlandırıldığını görmezden gelebileceklerini sandılar.
Ergenekon artık dizilere de yerleşen masum solun ezilmesi haline gelmiş yakın tarih saçmalığının başlangıcıydı, tuttu.
Can Dündar, ondan önce Susurluk kazasıyla elde edilen fırsattan yararlanıp “Amerikan ajanı ülkücüler” hurafesinin dallandırıp budaklandırabileceğini düşünmüştü.
Ergenekon zırvalığının bütün “örgüt şeması” vs Can Dündar’ın hayal dünyasının eseridir.
Ergenekon’un böyle olmadığını itiraf ettiğinde, aslında Can Dündar “ Bu saçmalığı böyle hayal etmemiştim…” demek istemişti.
Çünkü onun için bütün kötülüklerin failleri ülkücülerdi.
Ülkücülere kara çalmak için uydurulmuş bir örgüt daha sonra Dündar’ın Bolşevik devrimi hayali kuran bir kısım yoldaşları da torbanın içine atılınca ciddi bir demokrasi tehdidi halini aldı ama artık çok geç kalınmıştı. Tam Türk siyaseti ve tarihi, “demokrasi süpürgesiyle” milliyetçilerden temizlenecekti ki iş Türk adının anayasadan çıkartılmasına kadar vardı. Tabii Can Dündar bunu zerrece umursamıyordu ama solcu yoldaşlarının der dest edilmesi kabul edilemezdi.
Ergenekon 28 Şubat’ta başlıca tehdit kabul edilen irticanın ve etnik ırkçılığın Türk düşmanlığının ortak zihniyeti haline geldi.
Aynı “zihniyet” ve mekanizma siyasal İslâmcılığın “kansız” şeriat devrimi için güçlü bir manivela oldu.
Ve Ergenekon davaları olması gerektiği gibi maddi delillerle ve suçla değil de “zihniyetle” uğraşan bir hesaplaşma süreci haline geliverdi.
Ergnekon’u Türk milliyetçiliğini ortadan kaldırmak için fırsat gören dinciler ve etnik ırkçılar amaçları için her şeyi kullanabileceklerini, hiçbir sınır tanımayacaklarını da gösterdiler.
Türk olmamayı insanlık gereği sayan, “devrim” adına her yalanı söylemeyi meşru sayan, solcu olmayan herkesi katil olarak yaftalayabilen güler yüzlü sosyal demokrat Can Dündar da uydurduğu hayalî kötücül tanrı makinesinin kurbanı oldu. Kullanıldı ve çöpe atıldı.
Türk Ulusuna karşı semirtip güçlendirdiği demokrasi canavarı Ergenekon, güler yüzlü Bolşevik’e kölelerine nasıl davrandığını gösterdi. Olan biten, budur.