Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Can Dündar'ın şaheseri ve Çuval Geçirme taktikleri

Can Dündar'ın şaheseri ve  Çuval Geçirme taktikleri
 

ezgi umut


Bir tanıştan e-mail aldım. Kendisi karagözlü bir Kürt kızı. Mitinglerde tanışmıştık. Pek çok mitinge ailecek katıldıklarını hatırlıyorum. Yolculuk sırasında anlattığı Doğu gerçeklerinden pek çoğunu kulaklarıma inanamayıp hayret içinde dinlemiştim. Hayretimin nedeni anlattıkları değil, çünkü çoğunu ben de görebiliyordum. Kendisi Kürt olarak tanıtan bir kızın bunları anlatabilmesiydi.

İntihar eden ya da etmek zorunda bırakılan kızlarla ilgili kaygı ve üzüntülerini çok iyi anımsıyorum. Yani bir takım şeylerin düzelebileceğini ama bilinçli olarak engellendiğini anlatınca nutkum tutulmuştu. Gerçek bir Cumhuriyet aşığı ve aydınıydı. İşte ondan gelmiş posta. Yiğit Bulut'un linkini okumamı önermiş.

Yiğit Bulut Vatan'da yazıyormuş şimdilerde. Bir ara çokça okurdum. İsabetli cesur tahminleri ve ileriye dönük vizyonu ile hep iyi bir gazeteci olduğunu düşünmüştüm.

"Yazdıklarımın sonuna kadar arkasındayım" başlığı taşıyan makale bir önce yazılmış makalesindeki fikirlerin devamı niteliğindeymiş. Kendisi öyle yazmış. Can Dündar'ın şaheseri "Çuval Geçirme" taktiklerinin son hamlesi diye açıklamalar yaptığı makalesinin tamamını okumanızı öneririm. Ben sadece bir kaç alıntı yapacağım:

"Kesinlikle “masum” bir belgesel değildir ve içinde “gizli servisler tarafından yıllardır” geliştirilen bütün “şuuraltı tohumla” teknikleri kullanılmıştır. Hedef 18 yaş altı gençlerdir...Bir örnek vereyim bu filmi seyreden 18 yaş altı 100’den fazla çocuğun ailesinden mesaj aldım, söyledikleri hep aynı çocuğum eve dönünce “Baba Atatürk hiç öyle bildiğimiz gibi mükemmel değilmiş” dedi!" diye dile getirilen fikirler ne kadar haklı. " *

Bu konuda yazdığım yorumları hatırladım...-Can Dündar'ın tam da film halka gösterime çıkmadan iki gün öncesi verdiği demeçlerin ve telefon şirketi ile ilgili iddiaları sunuş biçiminin kokusuna dayanarak yaptığım yorumlarımı- ve ondan sonra burada MB de yazılan blogları.

Yorumlarıma şiddetle karşı çıkan kişilerin; izledikten sonra filme de karşı çıkan bloglar yazmaları mizah dergisi okumuş kadar güldürdü beni. Çünkü Kemalistlere atıp tutan ve Can Dündar filmini eleştiren kesimi Kemalist olmakla suçlayan kişi de aynı filmi eleştiriyordu. Yorum yazdığım bloğunu da ben mi göremedim yoksa yayımdan aldı mı anlayamadım.

Bu tavırlar blog yazarı ya da gazeteci olsun yazan kişinin vizyon sahibi olması gerekliliğini açıkça ortaya koyması bakımından ilginçtir. Yazdıklarının arkasında durabilmek...


Can Dündar'ın açtığı yolu fırsat bilen bir takım kişiler ise, Gazi Mustafa Kemal ile ilgili akla gelecek gelmeyecek her konuda ahkam kesmeye başladılar. İlginç ve filmle birlikte göz önüne alındığında düşündürücü.

Evet uzatmayalım ne demiş Yiğit Bulut, Vatan gazetesinde. " Yazdıklarımın arkasındayım!" Ne yazmış da arkasında duruyor? Sadece başlığına bakalım:

"Çocuklarınıza “kesinlikle” seyrettirmeyin!" **

Yiğit Bulut bu görüşe filmi izleyip mi izlemeden mi karar verdi bakmadım. ama son makalesinden bir bölümü daha sunmak isterim.

"Daha önceki yazılarımda bahsettim. “Ortadoğu’ya yerleşip, orayı kendilerine çiftlik” yapmak isteyen emperyal güçler, 1997 yılında “Yeni Bir Yüzyıl İçin Strateji” belgesini yayınladılar. Bu belgedeki “en belirgin” hedef Türkiye’yi dönüştürmek ve “kendilerine engel gördükleri Türk Silahlı Kuvvetleri’ni” bölgede “iş yapamaz” hale getirmekti. Yıllar sonra yaşanan “çuval geçirme” ve özellikle 2003 sonrası “içeride Türk Silahlı Kuvvetleri’ne artan” saldırılar da “bu stratejinin” gereği atılan adımlardı. Aynı anda “Atatürk ve devrimlerine de” her yönden korkunç bir saldırı başladı...."*

Yazdıklarının arkasında durmak konusu yine gündemde gezen bir yazarın hareketini anımsattı. Ergenekon zanlılarını, tutuklamalar öncesi makalelerinde yazdığı rivayet olunan bir yazar, bir panelde bu zanlılardan kendisine (tutuksuz yargılanan) gelebilecek soruları hesaplamamış olmalı ki, sorular gelince oturumu terketmiş.

Bu ileri görüşlü yazar yazdıklarının arkasında durmuş oluyor mu?

Hazır Ergenekon filan derken, aklımı kurcalayan başka bir konuyu da yazıyı sonuna değin okuma sabrı gösterenlerin görüşüne sunmak isterim.

Bir sahil ilçemizde korkunç cinayetler işleyen bir çete çıkarıldı açığa. Bu çete üyelerinin adlarının baş harflerini okuduk gazetelerde. İsimleri bir sır gibi saklandı kamuoyundan.

Oysa Ergenekon davasından yargılanacak olan kişilerin adları , bırakınız işledikleri iddia edilen suçları, dava ile ilgisiz özel telefon konuşmalarına kadar .. tüm özel yaşamları yani yeni moda deyimi ile "insani yönleri" tüm halkımızın ilgisine ve bilgisine sunuldu. Buradaki ironi de şahitlerin sır gibi saklanması. İkinci ironi de her dakika özgürlük ve haktan bahsedenlerin bu ergenekon davası konusunda dut yemiş bülbüle dönüşmeleri. Çok ilginç doğrusu.

Neden korkunç bir çete davasında suçluların adı özenle gizlenirken, Ergenekon davasında suçlu olduğu iddia edilenlerin adı ve özel yaşamları afişe ediliyor?

Üstelik Ergenekon davası şahitleri "maskeli süvariler" gibi kim oldukları belirsiz kişiler olacak ve sadece hakime ifade vereceklermiş.

O şahitlerin şahitlik ifadeleri de; yazısı normal gözle görülemeyen çok özel kalemlerle mi yazılacak dersiniz?

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Cocuklariniza_kesinlikle_seyrettirmeyin_206648_4&Newsid=206648&Categoryid=4&wid=150
,
http://www9.vatanim.com.tr/haberdetay.asp?tarih=08.11.2008&Newsid=207796&Categoryid=4&wid=150

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..