Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '15

 
Kategori
Güncel
 

Can Dündar ve Erdem Gül meselesi yüreğimi yakıyor

Can Dündar ve Erdem Gül meselesi yüreğimi yakıyor
 

haber.sol.org.tr


Olacak iş değil. Cumhuriyet gibi Cumhuriyetin temeli olan bir gazetenin iki seçkin yazarını göz göre  al zindan at ve insanlar bu kişilerin neler yaptığından habersiz olsunlar. 
 
Ayrıca bu iki eleman Can Dündar ve Erdem Gül içeri girdikleri günden beri, yani 13 gündür içerde birbirlerini bile görememişler… Bu ne zulumdur? 
 
Bir “Cumhuriyet”te gazeteciler o sistemin , Cumhuriyetin ve Demokrasinin garantörleridir; iş onları içeri atmaya kadar gelmişse, çeki ver kuyruğundan gitsin…
 
Ne yapmışlar adamlar: Suriye’ye bazı karanlık TIR’lar malzeme taşımışlar.. Taşırken askerler ve polisler tarafından alıkanmuşlar… Ondan sonra Devlet ve Hükümet araya girmiş, “bunlar MİT’in  TIR’larıdır siz hiçbir şekilde karışamazsınız…” denmiş. O’ndan sonra bu haber gazeteye yazıldı , diye bu insanlar hop içeriye…
 
Bu haber gazeteye yazılana kadar zaten olayı sağır sultan duymuş; olaydan haberdar olmayan yok ki; adamlar  varolanı beyan etmişler; ayan olanı beyan eylemişlerdir… 
 
Peki, gazeteci haber olanı, olması gerekeni haber yapmayacaktır da, neyi yazacaktır…
 
Her ne kadar Can Dündar hapishanede  dik dursa da, Türkiye’de şimdi aklı başında olan herkes Can Dündar’ın başına gelenlere ağlıyor; çünkü biliyor ki, bu olay bir kez göstermiştir ki, Türkiye’de Demokrasi büyük bir yara daha almıştır; çünkü Cumhuriyet’in özgür evlatlarından biri  tutulup zindana atılmıştır…
 
Giderek tarihin akışı içinde günün Abdulhamit devrinden daha da kötü günlere doğru ilerlediğini görüyoruz.
 
Şimdi olayların gidişini izleyelim:
 
“Adana’da 19 Ocak 2014’te durdurulan Suriye’ye insani yardım taşıdığı iddia edilen MİT’e ait TIR’lardaki ilaç kutuları altına gizlenmiş olan silah görüntüleri Cumhuriyet'in haberiyle dün ortaya çıktı. TIR'lardaki kasa kasa silah görüntülerinin gazetemizde ve cumhuriyet.com.tr'de yayınlanmasının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçerek soruşturma başlattı. Ankara'da seçim mitinginde konuşan Başbakan Davutoğlu kasa kasa silah sevkiyatını kabul ederek 'yardım' dedi.” (Cumhuriyet, 9.Aralık.15)
 
Bu olayın arkasından Sayın Cumhurbaşkanı :
 
“"Suriye'deki kardeşlerimize gönderdiğimiz yardımların önünü kesip onların hayatını çaldılar. Utanmadan sıkınmadan Bayırbucak Türkmenlerine gönderilen yardımlarla ilgili spekülasyonlara girdiler. Bu casusluktur, bu ajanlıktır. Bunun hesabını da verecekler… " dedi. (Cumhuriyet. 30.Mayıs.15)
 
Ve böylece işaret verilmiş oldu.
 
Erdoğan'ın suç duyurusundan sonra Can Dündar'a iki müebbet ve 42 yıl hapis istemiyle Savcılıkca dava açıldı.
 
“Adana’da durdurulan MİT TIR’larıyla ilgili fotoğraf ve haberleri yayınlayan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül, “Devletin gizli kalması gereken belgelerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme ve açıklama, üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” gerekçesiyle tutuklandı. Can Dündar'ın, mahkemenin kararının açıklanmasının ardından resmi Twitter hesabından paylaştığı son mesaj "Tutuklandık" oldu. Dündar ve Gül gece saatlerinde Silivri Cezaevi'ne konuldu.” (hürriyet.27.Kasım.2015)
 
Ondan sonra Sayın Başbakan Ahmet Davudoğlu şunları söyledi:
 
“Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasını değerlendiren Davutoğlu, “Bu haberlerin yayımlanması suç mu, mahkeme karar verir. Yargı problemi var. Yargılama sürerken tutuksuz yargılama olması gerektiğini düşünüyorum” dedi. (Cumhuriyet, 9.Aralık,15)
 
Görülüyor ki önce Cumhurbaşkanı yol gösteriyor; sonra Savcılık harekete geçip Can’ı ve Erdem’i içeri alıyorlar…
 
Ondan sonra Dünya kamuoyunun tepkilerini görünce, Davutoğlu “… tutuksuz yargılama olması..” yolunda fikir beyan ediyor…
 
Cumhuriyet’in ve Demokrasinin yılmaz bekçilerinden olan Can Dündar ve Erdem Gül bir hiç uğruna içerdedirler. 
 
Buna karşı, yani gazetecilerin yaptıkları iş , dolayısıyla içeri atılmalarına karşı dünyanın bütün itirazlarına karşı bizim aldırmaz tutumumuz sürüyor.
 
Demek ki Cumhuriyetimiz bundan böyle, böyle yerlerde sürünerek yürüyüp gidecek…
 
Demokrasimiz için ise zaten çoktan beri ağlıyoruz…
 
Türkiye’nin ve Cumhuriyetin son kaleleri de gidiyor…
 
Basın zaten bütünüyle çoktan teslim olmuştu…
 
Üniversiteler zaten çoktan nalınları ayaklarına takmışlar, çoktan teslim olmuşlardı. Bu olay üzerine sesini çıkaran bir kişi  var mı?
 
“Ağla sevgili memleket ağla…”
 
Çünkü senin gidişine ağlayan bir tek insanoğlu bile yok; kalmadı!!
 
Geri kalan, derin bir sessizlik…
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..