Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '06

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Can Gözüyle - 4

Can Gözüyle - 4
 

Efendiliğe Şapka Çıkarın Beyler!

Ben çok il gezdim, o illere giderken de pek çok ilin insanlarını gözledim. Biliyorsunuz, daha önce anmıştım. Bunu yazılarıma yeni ilişenler için yazdım.

Bu zorunlu ya da değil bulunmalarımda, erkeklerin hastalık derecesinde kadınlara ayaklarının ucundan saçlarına dek, üstelik derli toplu giyinmiş olsalar bile, sıradanlığın dışında ve aslında TACİZ denebilecek şekilde baktıklarını gördüm. Hele kadının yanında bir erkek yoksa… Hoş, olsa da geçtikten sonra arkalarından bakarlar ya…

Kendiniz bakmaya ara verin zaman zaman da, karşısından ya da yanından kadın ya da kız geçen hemcinsinize bakın, onu bu açıdan bir gözleyin bakalım… Hak verecek, kendinizin de bunu yaptığınızı ayırt edecek, ama sesli olarak ortaya koyamayacaksınız. Ve göreceksiniz ki, kadının giyiminin çok kapalı olması ya da olmaması bunu değiştiremiyor, hatta sıradanlığın dışında bir kapalılığa daha dikkatle bakılıyor…

İçinizden ‘’’Ben hiç de öyle değilim’’ edebiyatı yaparak beni suçlamaya kalkıyorsanız, ‘’Kişi karşısındakini kendisi gibi bilir’’ sözünü biliyorum. Ben sanılarımı değil, gözlemlerimi yazıyorum unutmayın. Ve ben bir başkasının yanındaki insana, ya da gelip geçen herhangi bir kadına sıradan bir bakıp geçmek yerine, ‘’Şurası nasılmış?’’, ‘’ Burası nasılmış? ‘’ gibi incelemeyle bakanlara çok öfkelenirim.

Dikkat edin, yalnızsa erkek vatandaşımız, o kadına bakışı eylemsizken, bir başka arkadaşıylaysa bir de ‘’ Üfff! Kalçalara bak lan! ‘’ da der. Hepsi bunu yapmaz tabii… Kültür düzeyiyle ilintilidir seçtiği sözcükler;

- Ne kadar da düzgün!

- Ne şık giyinmiş!

- Şunu hoş bir giysiyle düşünebiliyor musun? Artistler halt etmiş vallaaa…

- Kıvrılışa bak! Çarşafı bi çıkar, manken gibi bi şeydir, kesin…

Toplumumuzun bu alışkanlığı nedendir, bir araştırma yapılmış mıdır bu konuda, bilmiyorum. Ama genel bir göz açlığı olduğu kesin. Ve bu göz açlığını içlerine bastırma gereksinimi duymayacak kadar pervasızlar. Buna kadınlarımız, kızlarımız da çaresiz boyun eymişler, bir kenarda, dükkan önünde, bir bankta veya herhangi bir yerde oturmakta olan iki üç erkeğin önünden geçerken, karşısından geliyorlarsa, ya da önünde gidiyorlar da geçmek zorunda kalmışlarsa, kendilerine bir laf atılacağını biliyorlar, sıkılıyorlar, ne tarafa bakacaklarını şaşırıyorlar… Ama kesin olan bir şey var, ÖZGÜRCE geçip gidemiyorlar, huzur duymuyorlar…

ARTVİN’de yaşayan kadınlar, kızlar inanın bana çok özgür. Nasıl giyinmiş olursa olsunlar hem de, ki Artvin’de yaşayan kadınlar batının ‘’çok gelişmiş’’ denen kentlerindeki hemcinsleri kadar modern giysiler içindeler.

Gözledim; O bir buçuk metre enindeki kaldırımlara cepheli dükkanların, çay evlerinin önünde oturan ikili üçlü erkekler, yaşları kaç olursa olsun, önlerinden geçen kadına kıza herhangi bir adama bakıp geçtiğinden daha değişik bakmıyorlar. O kadın görür, ayıp olur diye değil, geçtikten sonra arkasından da bakmıyorlar. Kulak kabartıyor, aralarındaki konuşmaları dinliyorum; Geçen kadın ne kadar çekici olursa olsun konuşmalarına konu olmuyor.

Cinsel yönden başka illerdeki erkeklerden daha doygun ya da isteksiz olduklarından mı? Hiç sanmıyorum; Burada insanlar başka illerdekilerden daha çok protein ağırlıklı besleniyorlar.

Eeee? Neden öyleyse?

Bu, kültür farkı işte!

Bu, karşısındaki insanın tedirgin olabileceği düşüncesiyle kendine gem vurma, karşısındakinin özgürlüğüne saygı…

Bu, erkek toplumumuzun genel özelliklerine göre ‘’ kendine özgü’’ lük…

İşte bir özelliği daha Artvin’de yaşayan Artvinlilerin; Efendiliğe şapka çıkarın beyler!

Hanımefendiler! Artvin’de yaşadığınız için gülümseyin, yeniden buluşuncaya dek içinizde gülümsemeler çoğalsın.

29 Eylül 2006

 
Toplam blog
: 237
: 361
Kayıt tarihi
: 22.11.06
 
 

1949 Antalya doğumlu, ANSAN üyesi Orman Yüksek Mühendisi, ressam ve öykü yazarıyım. KAKTÜS MEDYA ..