Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Can sıkıntısının sebepleri nelerdir? Hangi gerçeğin habercisidir?

Can sıkıntısının sebepleri nelerdir? Hangi gerçeğin habercisidir?
 

" Can sıkıntısı " çoğumuzu, hayattan bezdiren, oflaya puflaya durmadan şikâyet ettiren renksiz, tatsız tuzsuz, hatta ve hatta cansız, durağan olma hali. Tarifi zor. Sadece yaşanır.  Bu hali yaşayanlar bulundukları durumu, çeşitli metaforlar kullanarak ifade etmeye çalışırlar. Örneğin,  canım sıkıldığında  kendimi, ince şeffaf ve çok esnek, lastik bir zar  içine hapsolmuş gibi hissederim.  Lastik esneyip durur ama ne yaparsam yapayım  bir türlü delinmez. Lastik zar,  çıkışa izin vermez. Tabii ruh halime göre bu metaforlar da değişkenlik gösterebilir. Sizin meteaforlarınız nelerdir, can sıkıntısını nasıl ifade edebilirsiniz? Zaman zaman kendimizi içinde bulduğumuz, bu boğucu durumun altında, incelenmesi gereken oldukça önemli hususların olduğunu düşünüyorum. Psikolojide sık sık tekrarlanan can sıkıntısı, depresyon alarmı olarak da tanımlanabilir. Genellikle can sıkıntılarımızın sebebini bİlmeyiz.  Sorulduğunda halimizi tarif edebiliriz, ama sebebine gelince, dut yemiş bülbül gibi susar kalırız. Oysa bu ruh daralmasının çok önemli sebepleri vardır. Hiçbir olgu sebepsiz meydana gelmez. En önemli sebep de belirsizlik ve kaygı halidir. Zihnimizde, belirsiz ve beklemede olan düşünceler daima sıkıntı yaratır. Örneğin:  sonuç beklemek. Bilinçli olarak beklemesek bile bilinçaltımızı meşgul ederek, günlük hayatta sebepsiz durgunluklara sebep olur. Yapmak istediğimiz, fakat bir türlü yapamadığımız, karşılayamadığımız  arzularımız birikerek ruhumuzda tıkanıklık yaratır. Tıpkı, benzin içinde tortulaşmış pisliklerin, motoru tıkayıp çalışmasını engelleyerek,  stop etmesi gibi. Ruh ve beden arasındaki enerji alış-verişinin kalitesi düşer. Canı sıkılan insan derin derin nefes alma ihtiyacı duyar. Çünkü, yeteri kadar oksijen alışı olmaz. Garip bir yorgunluk ve  iç organlarında yanma hissi duyar, başı ve gözleri ağırlaşır. Bu halsizlik ve yorgunluk hali, süreklilik kazanırsa sosyal hayatı olmsuz etkileyerek, uyuşuk bir hayat döngüsünün içine çekilebiliriz. Bu durum,  kendini güvende hissetmeme, dolayısıyla da KAYGI yı doğurur. Kaygı ise olumsuz beklentinin, en acı ve içinden çıkılmaz halidir. Beklemek, hele de olumsuzu beklemek, can sıkıntısının en temel sebeplerindendir. Şimdi, güvensizlik- kaygıyı;  kaygı da bazı ihtiyaçlarımızı gündeme getirir. Para başta olmak üzere, sevme, sevilme, saygı ve kabul görme, başarılı olma gibi ihtiyaçlar sarıp sarmalar. Bu ihtiyaçların artması ve karşılanması arasındaki ters orantı, CAN SIKINTISInın doğumuna sebep olur. En başa dönersek, YAPMAK İSTEDİKLERİMİZİ hayata geçirememek bizi bu noktaya taşımış olur.  Peki yapmak istediklerimizi neden yapamadık? Çünkü hedefimiz yok.  Dikkat ederseniz, hayattan zevk almayan insanların çoğu, hedefi olmayan, serseri mayın gibi ordan oraya savrulan insanlardır. O halde şöyle diyebiliriz. Hedefsizlik, belirsizliği;  belirsizlik, güvensizliği; güvensizlik, kaygıyı;  kaygı da can sıkıntısını meydana getirdi. Buraya kadar tamam. Peki sevdiği işi yapan, hedefine ulaşmış, maddi ihtiyaçlarını karşılamış, doymuş insanların canı sıkılmaz mı? Bence en çok onların canı sıkılır. Neden mi? Hedefine ulaşmış olmakla da tam mutluluğu yakalayamadığını fark eder.  Bedenin ihtiyaçları layıkıyla karşılanmaktadır. Parası vardır, bundan dolayı saygı ve sevgi de görüyordur.  Lakin yine de boşluk hissi ile canı sıkılıyordur. Gelin, can sıkıntısını mercek altına alalım. CAN NEDİR? bedenimizdeki hayat belirtisi. Öyle değil mi? Peki cansızlık nedir? Yaşamın, hayatın sona erme halidir,  diyebiliriz.  Öyleyse CAN - HAYAT;  SIKINTI - DARALMA;  Can sıkıntısı -  hayatı dar bulma ve sığamama diyebilir miyiz? Yani canımızın beden kabına sığamaması, taşma ve genişleme arzusunda olma hali. C(AN)--->C( bedeni temsil eder),  AN( ruhu temsil eder). Yani ruh bedene hapsolmuştur. Ruh ve beden birlikteliği ise,  yaşamı meydana getirir. Bilsek de, bilmesek de can bedende kıpır kıpır hakikatini( özünü), ortaya çıkarmak için dur durak bilmez.  Canın bu sıkıntısı, beden kaydından kurtulmak ve görünmek arzusudur. Bu alemde bulunma sebebimizi, bizi bize hatırlatmaktır. Can hiç bir şeyle eylenmez.  Bak adı üstünde eylenmek (oyalanmak) anlamına gelir. Sadece amacından, hedefinden uzak olanlar oyalanırlar. Oyalandıkça da hedefinden daha da uzaklaşırlar. Demek ki, can sıkıntısı bizi bize döndürüp, özümüzü farketmemizi sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Sonuç olarak, can sıkıntımızı takip ederek, dünya labirentinden yolumuzu bulup çıkabiliriz.  Ehhhh! o zaman, canı sıkılan dostlarımıza kolay gelsin. 

 
Toplam blog
: 57
: 4512
Kayıt tarihi
: 19.12.12
 
 

Kainatta nokta, nokta da kainat olan "İNSAN" İnsanı keşfetmek için cıkılan yolda bir yolcu sadece. ..