Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '15

 
Kategori
Deneme
 

Can vermeseydiniz bana

Can vermeseydiniz bana
 

“Evliliğinizin ilk gecesi can vermeseydiniz bana.” diye başlıyordu Sedat’ın sözleri…

“Doğmama neden olmasaydınız.  Bir sorsaydınız bana. Gelmek istiyor muyum diye bu dünyaya. Sormadınız. Hatta doğduğum gün zil takıp oynadınız resmen. İsteğiniz olmuştu elbette. Mini mini bir yavrunuz olmuştu. Aileniz tamdı artık. Sıra onu büyütmeye, yetiştirmeye gelmişti. Kolay mı büyüyordu bir evlat. Kolay mı geliyordu dünyaya. Canından can kopmadı mı anacığım doğum sancıları seni kucakladığında. Sen dışarıda dokuz doğurmadın mı babacığım, anam içeride beni doğururken.

Neden baba, neden, doğmama yardım ettin. Neden anne, neden, dünyaya getirdin beni. Bu debdebenin içinde bulunmayacaktım, gözlerimi açmamı istemeseydiniz bu dünyaya.

Büyümeye çalışmayacaktım hiç bir zaman. Emeklemeyecek, yürümeyecektim. Ağlamayacak, gülmeyecektim. Konuşmayacaktım. Hep susacaktım. Tüm yaşananlara uzaktan seyirci kalacaktım.

Bir topun peşinde koşmayacak, eskitmeyecektim spor ayakkabılarımı, kirletmeyecektim üzerimi. Derslerle, sınavlarla boğuşmayacaktım. Okumayı, yazmayı öğrenmeyecektim. Ömrümün yarısını kendimi bulmak için heba etmeyecektim. Uğraşmayacaktım önümdeki okul engellerinden atlamaya. Yabancı dil öğrenmek için çabalamayacaktım. Hobilerim olmayacaktı. Maketten uçaklar, gemiler yapmayacaktım. İdeallerim, gelecek beklentilerim, beklentileriniz olmayacaktı.

Sevdiğim yemekler… İçine sevgini de katarak pişirdiğin tarhana çorban olmayacaktı. Bana ördüğün birbirinden güzel kazaklar da olmayacaktı anacığım. Tek derdin bir evladının olmaması olacaktı belki de. Zaman geçtikçe bunu da kabullenecektin. Belki hayır derneklerine katılacaktın, belki bir kreşte çalışmaya başlayacaktın içindeki çocuk özlemini dindirmek için. Benim yerime başkalarının çocuklarını koyacaktın. Yoldan geçen bir puset içindeki bebeği sevecektin en fazla. Bir daha da görmeyecektin yüzünü. Sevmeyecektin beni sevdiğin gibi. Tek oğluna bağlamayacaktın umutlarını, geleceğini.

Düşünsene babacığım bunca insanın işsiz güçsüz gezdiği bir toplumda iş arama telaşım da olmayacaktı. Yaşamayacaktım çünkü. Yaşamak için para kazanmam da gerekmeyecekti. Üzerime giymem gereken ve alamayacağım, ama aklımda kalan markalı giyeceklerimde olmayacaktı.

Yaren’i hiç tanımayacaktım. Gönlümde ona yer açmayacaktım. Gülüşüne, bakışına, sesine dünyaları vermeyecektim. Yaren ile evlenip yuva kurmayı hayal bile etmeyecektim.

Memleketimi bu kadar çok sevmeyecektim. Kurtuluş Savaşımızı duymayacaktım hiç. Yaşananları okumayacaktım. Çanakkale’de, Dumlupınar’da, İnönü’de nasıl bir yürek olduğunu Türk Milletinin, şehitlerimizin kanı ile nasıl yazdıklarını zaferi topraklarımıza… Kahrolası düşmanın geldikleri gibi gittiklerini öğrenemeyecektim. Şimdilerde ise özelleştirme adı altında parça parça satılan topraklarımız böylesine acıtmayacaktı canımı. Bayrağımın al rengi gibi alev alev olmayacaktı yanaklarım öfkemden. Elim kolum böylesine bağlı kalmayacaktı babacığım.

Yaren, Sedat’sız… Sedat, Yaren’siz kalmayacaktı anacığım. Askere gitmeyecektim nişanlımı arkamda bırakıp. Benden geriye kalan üniformamı değil de torunlarını kucaklamandı arzum. Resmime bakıp bakıp “ aslanım, yiğidim, şehidim” diye hıçkırmayacaktın sessiz sessiz. Al renkli bayrağımı sarıp da tabutuma “şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye bastırmayacaktın duygularını babacığım. Şehit olmayacaktım. Baba ocağıma düşmeyecekti ateş. Ağlamayacaktınız sizler. Gözü yaşlı hiç kimse kalmayacaktı arkamda.

Eğer doğmamış olsaydım… Ama değil mi ki doğdum. Hakkınızı helal edin anam, babam.

Seni hep sevdim Yaren’im.

Bin canım olsaydı binini de vatanıma verirdim her şeye rağmen. Vatan sağ olsun. Sizler sağ olun. Tek üzüntüm sizleri vakitsiz üzmüş olmak.”

Gözleri yaşlı kadın, baktı kocasına.

“Başka başka ne yazmış Sedat’ım…” diye sordu titrek sesiyle.

Gözlerinin altında morumsu torbalar oluşmuştu adamın. Kocamıştı sanki vaktinden önce.

“Daha ne yazsın kadınım. Daha ne yazsın Sedat’ım.” diyerek katladı şehidinin son mektubunu yaşlı adam ve koydu kalbinin tam üzerindeki cebine.

25.02.2008

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..