Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '10

 
Kategori
Tarih
 

Çanakkale anısı

“Türk Çocukları ecdadını tanıdıkça, ona sahip çıktıkça, yine çok büyük işler yapacaktır. Medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi parlayacak ve tarih sayfalarına yine Türk Adı yazılacaktır.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Deniz bir yanda, Kaz Dağları bir yanda. Dostlarla ve kız kardeşim Almanya’dan gelmiş onlarla oturup söyleşirken, ”Yurt dışında medeniyetin, sosyal hakların Türkiye’den daha iyi olduğu halde, ülkemizin yalancı cennet olduğunu ve ülkemizin değerini bilmediğimizi kardeşim söylerken” emekli albay Naci Amcam da bize şu soruyu yöneltti. ’Siz Türkiye’de yaşayan biri olarak ülkemizi tanıyor musunuz? Haydi tanımıyorsunuz ülkemizin düşmanlardan nasıl kurtulduğunu biliyor musunuz? Sahi Çanakkale Savaşında şehit düşen Anadolulu o askerlerin konumunu biliyor musunuz?" deyince mahcupça başımızı yere eğdik. Evet! bu soru utandırmıştı. Üstelik imkanımız varken. İlgisizliğimizin, duyarsızlığımızın anlamlı gerekçesi de yoktu..

Balıkesir Altınoluk ‘dan arabayla 1.5 saat sürecek yolculuğa katlanmayıp Çanakkale’ de şehit düşen Anadolu ‘mun yiğitlerini görmeye çaba bile sarf etmemiştik. O sıra birden tamam yarın gidiyoruz dedim heyecanla. Sabah erkenden kalktık. Oğlum Emre fotoğraf makinesini de yanımıza almayı ihmal etmedi. Altınoluk, Küçükkuyu, Ayvacık derken. Çanakkale’ye gelmiştik. Çanakkale Şehri tüm ihtişamlığıyla karşımızdaydı. Güneşin parıltıları eşiğinde deniz tatlı heyecan taşıyor gibi nazlanıp duruyordu. Sadece kartpostallarda gördüğüm Çanakkale kartpostallardan daha güzeldi. Çanakkale’nin karşısında Gelibolu ve kocaman yazılarla ”Dur Yolcu” yazısı vardı. Gemiyle Gelibolu’na geçerken, denizde Kurtuluş Savaşındaki o yiğit insanları görmemizin bilincinde olacak ki, sanki sevgilisini bekleyen kalbi hızla atan genç edasıyla dalgalar koşarcasına geminin güvertesine vurup bize alkış tutuyor gibiydi. Denizde, vapurda bayrakta bir bütün olmuşçasına rüzgarın operasıyla tatlı haykırış içindeydi. İşte bu vatan sevgisini taşıyanları görmenin tatlı çığlıklarıydı. Araçla biraz turladıktan sonra Anıtları Conkbayırı gezdik. Şehitlerimizi andık. Acılarını sanki 1915 yılında yaşıyormuşum gibi hissettik. Bu benim sadece duygularım değildi. Orada bulunanların yüzünde hüzün, gözlerinde derin kaygı okunuyordu.

Bazı analar gözyaşlarını eliyle gizlemeye çalışırken İngiliz ve Alman Turistler ‘de kendi dilleriyle bir şeyler konuşuyor hatıra fotoğrafı çektiriyorlardı. Ama, onların da gözlerinde hayranlık vardı. Kız kardeşim Sevil ve Yeğenim Aylin’e ne konuştuklarını sordum. O da turistlerin Conkbayırı’ndaki bu kahramanları gerçekten kutladıklarını bize aktardı. İşte bir zaman düşmanımız olan turistlerde objektif davranarak kahraman Türk Askerini kutluyordu. Conkbayırı’ nda hatırladığım üç adet Türk anıtı vardı. Yeni Zelanda Anıtı diğer yanda Atatürk Anıtı. Atatürk heykelinin kaide kısmında Albay Mustafa Kemal’ in 10 Ağustos 1915 de yapılan Conkbayırı sürgü taarruzunu yönetirken bir şarapnonel parçasının göğsüne isabet etmesi ve kalbinin üzerinde bulunan saatin parçalanmasının kendi ağzından anlatılmasıydı. Atatürk Heykeli nin ön kısmında da Mareşal Fevzi Çakmak’ın kardeşi Üsteğmen Nafiz Çakmak’ın anısına mezar. Çanakkale Savaşı nı hep okullarda öğretildiği kadar biliyorduk. İşte o an. Conkbayırını görünce şehit düşen askerlerimizin elini değil ayağını öpmek gerekir diye düşündüm. Conkbayırından Çanakkale denizini seyrettim bir süre. Çanakkale boğazı nazlı gelin gibi süzülüyordu. Conkbayırı denizden bir hayli uzaktı. Arada yeşil çamlar, ağaçlar sanki yaklaştırıyordu denizi. Elimi uzatsam nokta kadar yakındı. I.Dünya Savaşının çıkış noktalarını tarih kitaplarından biliyordum.

Yirminci yüzyılın başında sömürgecilik, rekabet, milliyetçilik akımlarıyla, Avrupa çıkar yüzünden ikiye bölünmüştü. Bir yandan Almanya-Avusturya-Macaristan ‘dan oluşan İttifak devletleri, bir yanda İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan İtilaf devleti. Rusya boğazları ele geçirmeyi, Fransa Süveyş Kanalı ‘nı Hint Yolunun güvenliği için Filistin’e girmeyi *Lübnan Suriye ve Klik yayı kontrolünde tutmayı, Almanlar doğuya yayılmayı İtalya da Antalya ya sahip çıkmak istiyordu. Osmanlı Devleti Rusya dan yana taraf olmak istese de bu durum karşısında İttifak devletlerinden yana tavır almak zorunda kaldı.) I.Dünya Savaşında Türk askerlerinin en çetin savaşı Çanakkale de bu topraklarda yaşanmıştı.

Çanakkale Savaşının önemiyse boğazlardı
. Çanakkale Boğazı geçmişten bu güne Avrupa ve Asya ülkeleri arasında ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerde ve askeri hareketlerde önem arz etmekteydi. İşte bu yüzden İngiltere Fransa müttefikleri Rusya’yla birleşerek Çanakkale Boğazına hareket düzenlediler. İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin Çanakkale Boğazından geçişlerine 18 Mart 1915 de başarıyla karşı konuldu. İtilaf devletleri ağır kayıpları üzerine karadan Gelibolu Yarımadasına asker çıkararak kara savaşını çıkardılar. Arıburnu ‘na çıkan düşman askerlerini Mustafa Kemal ve arkadaşları Conkbayırında durdurdu. Düşman askerleri denizden çıkıp Conkbayırına kadar gelmiş ama kahraman Türk evladlarının kahramanca savaşmasıyla geri püskürtülmüştü. Anıtları gezerken duygulanmamak imkansızdı .Anadolu topraklarında kardeşçe yaşan insanlarımız tek yürekti. Alevisi-Sünnisi, Kürdü- Türk’ ü Çerkezi ve şu, bu demeden Türk Milleti düşmana karşı tek yürekti.Anıtları tek tek gezdim. Doğum yerlerine bakınca İskenderunlu, Karslı, Sivaslı, Çanakkaleli, Ankaralı, Artvinli Çorumlu, Hakkarili Batmanlı ve değişik illerden yüzlerce can ve nice kahraman çoğu öğrenim çağında 253.000 subay, er erbaş Türk askeri şehit olmuştur ve binlerce gazi. Her biri kahraman, vatansever Türk evladı. Her birinin yüreğinde hasretlik, acı heyecan vatan aşkı. Gazi kahramanlarımız. Bunlara dair bir örnek, Conkbayır ve Seddülbahir Kahramanı Mehmet Çavuş İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını yakalar karşı tarafa fırlatırken sağ kolunu kaybeder buna rağmen hastanede tabur komutanına mektup gönderir. ”Sağ kolumu kaybettim zarar yok sol kolum var. Onunla da pekala iş görebilirim Beni müteessir eden ve kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz, affedersiniz muhterem komutanım” der.

 
Toplam blog
: 30
: 643
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Şiirleri beş ülkede yayımlandı. Şu anda  bir kamu kurumunda Şube Müdürü. Çeşitli edebiyat, kültür..