Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Çanakkale bağımsızlık savaşımızın önsözüdür

“ Çanakkale içinde bir dolu sandık

Alaylar içinde dört asker kaldık

Çanakkale içinde bir top kestane

Kalan gazilere çalı dibi hastane..”

Abdülkadir Güler

Çanakkale Savaşları bir ulusun ölüm kalım savaşıdır. Yaklaşık 257 bin şehit verdik. Bir o kadar yaralı ve bir o kadar hasta insan. 15 yaşında, 16 yaşında bulunan gençler gönüllü olarak askerlik şubelerinin önünde sıraya giriyorlardı. Gönüllü olarak cephelerde savaşmak istiyorlardı. İstanbul’dan yüzlerce fakülteli öğrenci bu savaşlara gönüllü olarak katıldılar. Okullarına, evlerine geri dönen olmadı. Ya kınalı Hasan’ın öyküsü bir başkadır. ( künyesi: 64.Piyade Alayı, 1.Tabur, 2.Bölük, erlerinden Yozgatlı Kâzımoğlu Hasan ), Murat Yüzbaşı onun komutanı idi. Vatanı uğruna kurban olmak için annesi tarafından saçları kınalamıştı.

Çanakkale Savaşlarında Türk’ü, kürdü, Laz’ı, Arab’ı, Çerkez’i, Arnavu’du, Boşnak’ı, Alevi’si Suni’si ile birlikte topyekûn bu savaşlarda yan yana gelip bağdaş kurmuş bir dilim ekmeği birlikte paylaşmanın mutluluğunu yaşamışlardı. Türk milletli savaşın en zor günlerini yaşıyordu. Fakirdi, silahları eski idi. Amma imanı güçlü idi. Unutmamak gerekir ki Çanakkale savaşları başlı başına bir destandır. Çanakkale Savaşlarında unutulmayan yerler ve isimler vardır. Bu yazımda biraz olsun onları uyandırmak istiyorum. Adı geçen yerlerde şehit olanları rahmetle, şükranla anmak istiyorum. Kanlısırt, Kocaçimen, Kabatepe, Alçıtepe, Ertuğrul Koyu 7.Bölük, 19.Tümen, 24. Alay, 27. Alay, 36, 55 ve 57. Alay’ın kahramanlıklarını anlatsam bu köşeye sığmaz. Sözü buraya getirmişken Çanakkale savaşları sırasında yiğitçe görev yapan birçok komutan vardı. Bunlardan birkaçının adını yazıyorum: 57. Alay Komutanı Albay Avni Bey, Anafartalar Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, 27. Alay Komutanı Mehmet Şefik Bey, 36.Alay Komutanı Yarbay Cemil Bey, Sedülbahir’in yaralı Aslanı Binbaşı Mahmut Bey, Edirne Sırtlarında Teğmen Mucip Bey, Binbaşı Halis Bey Kumkale’de Teğmen Halit Bey. Yüzbaşı Hakkı Bey ve Ezineli Yahya Çavuş.İşte bu kahramanlardan biri de Yüzbaşı Hilmi Bey’dir. Tarih 25 Nisan 1915 yer. Conkbayır. Yüzbaşı Hilmi Bey askerleriyle kısa bir o dinlenme sırasında şöyle diyordu: Sevgili askerlerim, vatanımız için buralara geldik. Geri dönmek yok, yaralılara, şehit olanlara dokunmayınız. Ben de yaralanırsam veya ölürsem üstümden geçin. Unutmayınız ki bizim için zaman çok kıymetlidir.”.. Onun yanında bulunan Kurmay Albay Mehmet Şefik Bey’de aynı görüşü paylaşıyordu. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal ise askerlerimize aynen şöyle hitap ediyordu: Ben sizlere taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir.”diyordu.(1). Çanakkale savaşları işte bu duygularla kazanıldı. Bu cümleden sonra ünlü şairimiz Necmettin Halil ONAN’IN kaleme aldığı ve yaklaşık yarım asırdan fazla hepimizin ezbere bildiği ( uzun ömürlü bir şiir) DUR YOLCU! Şiirinden iki dörtlük sunmadan geçersem, saygısızlık olur diye düşünüyorum. N.Halil ONAN’I da rahmetle anıyorum:

Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun solunda

Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda

İstiklâl uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.( 2),

Onlar geri dönmeyi düşünmediler. Her askerin dileği şehit olmak arzusu vardı. Seve seve savaşa gitmişlerdi. Bin bir yokluk, fakirlik ve eziyet içinde.. Ancak ne var ki bu savaş ölüm, kalım savaşı içinde kazanılmıştı. Alman Danışma Kurulu Başkanı Mareşal Liman Von SANDEİRS Çanakkale savaşları ile ilgili anılarında şöyle yazıyor: “Türklerin çoğu yarı çıplak, yarı açtılar. Haftada bir öğün, kemikli bir et parçası verilebiliyordu. Bitkisel yağda haşlanmış buğday kırığı yiyorlardı. Sıhhi vasıflardan mahrum suları içiyorlardı… Acıktıklarında bile düşmandan ele geçirdikleri et konservelerini, domuz ekti korkusu ile yemiyorlardı. Çünkü maddi açlığa ve perişanlığa rağmen, manevi bir güçleri ve sağlam bir ruh yapıları vardı. …Askerler taş üzerinde yatıyordu, güneşe, fırtınalara, soğuğa ve yağmura karşı korumasız, çamur ve toz içinde günler geçiriyorlardı. Fakat dünyanın bütün vasıta ve imkânlarına sahip düşmanları ile aslanlar gibi savaşıyorlardı… Ölüme bu kadar gülerek giden başka bir millet yoktur. Allah’ın adını yürekten tekrarlayarak saldırganın üzerine yiğitçe saldırıyorlardı. Bir başka Alman subayı Çanakkale Savaşları hakkında kaleme aldığı anılarında şunları yazıyor: Elde, tel engeli yapacak dikenli tel, sığınak yapacak kereste yoktu. Erat için istenen sayıda haki üniforma bulunamamıştı. Birliklerin büyük bir kısmı kaputsuzdu. Özellikle ayakkabı yokluğu duyuluyordu. Eratın çoğu çarık giyiyordu. Hatta askerler kum torbası için gönderilen çuvalları giyecek yapmak zorunda kalıyordu. Türk ordusu böyle perişan olmasına rağmen kahramanca savaşıp ve savaşı kazandılar. Altın harflerle Çanakkale’yi dünya tarihine destan yazdılar. (3 ).Savaş sonrası General CHURRCHİLL ise şunları adeta itiraf ediyordu: Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısında adeta bir kale gibi dik durmayı başarmışlardır. Onun için savaşı kazandılar, ben böyle cesaretli asker görmedim.”

Büyük Türk Generali Fahri BELEN ise: Çanakkale Zaferi, Türk Milletinin eski kudret ve kuvvetini muhafaza ettiğini, can çekişen bir imparatorluk içinde kahraman bir milletin varlığını meydana koydu.

Çanakkale Savaşları sırasında büyük bir heyecanla savaşanlardan bir askerimiz asker arkadaşına: “ Çekiyorum tetiği… Çekiyorum, çekiyorum.. tüfek patlamıyor. Ateş etmiyor. Tüfek bozuldu her halde. Bak hele….Yanımdaki arkadaşıma sesleniyorum. Benim tüfeğim bozulmuş, bir bakıyor benden yana.: Arkadaş arkadaş, senin tüfeğin bozulmamış, senin parmağın kopmuş, parmağın Uçuvermiş ! “ diyor… İşte Çanakkale Savaşları bu şartlar içinde kazanıldı. Tanımı yapılamayan, savaş sahnelerini zor anlatılan bir savaş. Başlı başına bir tarihi destandır Çanakkale Savaşları..

Çanakkale Savaşlarında canları pahasına hiç çekinmeden savaşan gazi ve şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını Çanakkale Zaferi’nin 94. yıl dönümünde minnetle, şükranla yâd ediyor, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle anıyor; sözlerimi ünlü şair Dağlarca’nın şu sözleriyle bağlamak istiyorum:

Çanakkale,

Çağlar üzre destanların özüdür.

Bayraklar dalgalanır ya,

Yel bayrakların hızıdır.

Yiğitlerin sonsuzluk

Ekmeğidir, tuzudur.

Gök uyur ya buralarda, gök uyanır ya

Yaşamanın gözüdür,

Hepside varır Ankara’ya ovalardan,

Kalanlar, ölenlerin izidir,

Deniz, deniz, dağ dağ,

Yazıdır

Çanakkale

Yeni Türkiye’nin önsözüdür. (4 ).

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

-

1- Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı ( İnceleme- Araştırma) Abdülkadir Güler, 4. Baskı- Aydın–2008.

2- Dur Yolcu!. N.Halil Onan, Çakıl Taşları - Şiirler. Çanakkale Geçilmez-Antoloji F.Ersavaş.2000.

3- Fuat Bayramoğlu, Kültür ve Siyaset 2005 /3.

4- Çanakkale Geçilmez Şiir Antolojisi, Fahri Ersavaş. İstanbul -2000.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..