Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '14

 
Kategori
Tarih
 

Çanakkale’de tuzağa mı düşürüldük? Yetmemiş ki, Arıburnu'nun ismi “Anzak Koyu” olmuş (2)

Çanakkale’de tuzağa mı düşürüldük? Yetmemiş ki,  Arıburnu'nun ismi  “Anzak Koyu” olmuş  (2)
 

" Bütün dünler bugünü aydınlatan fenerlerdir." W.SHAKESPEARE,


I.Dünya Savaşı’nda en çok zayiatın verildiği cephenin Çanakkale Cephesi olduğu konusunda şüphe yoktur.  Zira I. Dünya Savaşı’ndaki şehitlerin yaklaşık olarak 1/3’ü bu cephede hayatını kaybetmiştir. Bu nedenle Çanakkale Cephesi, I. Dünya Savaşı’nın en kanlı muharebelerinin yaşandığı cephe olmuştur.

Çanakkale savaşlarında Osmanlı nüfusunun önemli orandaki daha genç ve eğitimli kesiminin yitirildiği ve Türkiye Cumhuriyeti’ne  olumsuz bir beşeri sermaye mirası   bırakıldığı genel kabul gören bir yaklaşımdır. (1)

Yaşananlardan gelecek adına bir ders çıkarılmasının yanında ilgili dönemde alınan kararların perde arkasının anlaşılması için sırası ve önemine göre en büyük zayiatın verildiği üç cephe (Çanakkale, Sarıkamış ve Filistin) özet olarak dört farklı millete ait: İngiliz-Fransız-Alman ve Türk yazar/araştırmacıların gözünden verilecektir.

Çanakkale Savaşı’da, Sarıkamış ve Filistin Cephesi  gibi Birinci Dünya Savaşı içerisinde yapılan harplerdendir. Osmanlı devleti, her üç cephede çok ağır kayıplar vermiş ve bu ağır kayıplar doğal olarak beraberinde bazı sorgulamalar getirmiştir.

“Ağır kayıplar!” ifadesi, Çanakkale ve Filistin Cephelerinde askeri danışman olarak bulunan  (Alman Korgeneral-Osmanlı Mareşali)  Otto Liman von Sanders tarafından da (2) desteklemektedir.(3)

...

“Birinci Dünya Savaşı esnasında 1915-1918 yıllarını kapsayan dönemde Osmanlı ordusunun verdiği toplam zayiatın 2.285.000 civarında olduğu; Çanakkale Savaşı'nda ise (1915-1916); “56.643 Şehit, 97.007 Sakat kalan, 11.178 Kaybolan” olduğu belirtilmektedir.(4)

Osmanlı devleti'nde, (Alman askeri danışman) Liman Von Sanders’in, Türkiye’de Beş Yıl isimli hatıralarını yayınladığı kitabında ise şehit sayısı 66.000, diğer zayiat 152.000 ve toplam zayiat ise 218.000 kişi olarak verilmiş, yaralıların 42.000’i iyileşerek cepheye gönderildiği belirtilmiştir.

Çanakkale Boğaz Komutanlığı tarafından yayınlanan ve resmi bilgi ve belgelere göre cephede şehit olanların sayısı, 589’u subay olmak üzere 57.000 civarındadır. Şehit, yaralı, kayıp ve esir olarak yitirilen subaylarımızın toplam sayısı ise 1.633’dür. Düzeltilmiş rakamlarla Çanakkale Savaşı’nda cephede şehit olan, yaralanarak veya hastalanarak ölen, kayıp/esir ve hava değişimi ile hastanelere gönderilenlerin toplamı yaklaşık 212.000 civarındadır.

Dolayısıyla Çanakkale Savaşı’ndaki zayiatın bu sayının altında olması pek muhtemel değildir. Bütün veriler ve tahminler ışığında I. Dünya Savaşı’ndaki zayiatın yaklaşık olarak 1/3’ünün Çanakkale cephesinde verildiği ve Çanakkale cephesine sevk edilenlerin ancak yarısının sağ salim döndükleri ifade edilebilir. (5)                 

* *

Savaşın arka planı ile ilk sözü, Büyük Britanya/İngiltere Devleti tarafından kendisine bahse konu kitabın yazılması görevi verilen Lord Kinross’a bırakıyoruz. Yazar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendisine ilgili arşivleri açtığı için teşekkür etmektedir.

Yazar eserinde anlatmaktadır;

…Enver, (Paşa) gene Liman von Sanders’in (Alman askeri danışman) rızası olmadan ikinci muazzam taarruzuna hazırlanmaktaydı. Süveyş Kanalına doğru süratle inecek ve İngilizleri Mısırdan kovacaktı.

Alman Albayı von Kress’in komutasında çölü geçen Türk kuvveti Süveyş Kanalına yedi günde gelebilmişti. Fakat geceleyin yürüdükleri için İngilizleri gafil avladılar. Bir kısmı kanalın öbür kıyısına ayak bastı. Fakat batı kıyısı iyice tutulmuştu ve çok geçmeden İngiliz kara ve deniz bataryalarıyla daha da takviye edildi. Böylece Türk kuvveti gerilemek zorunda kaldı.

Türklerin bu baskını İngilizleri uyarmağa yaramıştı. Kanal bölgesinin savunmasını öylesine takviye ettiler ki Türklerin bundan böyle Mısıra saldırmaları hemen hemen imkânsız hale geldi. (6)

...

Kendi yaptıktan iki taarruzda da başarısızlığa uğrayan Türkler şimdi Müttefik Kuvvetlerinin bir saldırısıyla karşı karşıya idiler. 1915 yılının başından beri düşmanın kara ve deniz hareketlerine dair elde edilen entellijans (istihbarat)  raporlarından Müttefiklerin Çanakkale önündeki adalarda yığınak yapmakta oldukları ve Çanakkale Boğazıyla Marmara üzerinden İstanbulu hedef tutan bir İngiliz – Fransız saldırısının her an beklenebileceği anlaşılmağa başladı.

Kafkas ve Mısır seferlerinin yenilgiyle bitmesi maneviyatı çökertmişti ve İstanbullular umutsuzluk içinde şehrin düşman eline geçmesinden, olmuş bitmiş bir şey gibi bahsetmeğe başlamışlardı. Rusların çıkıp gelivereceği korkusuyla sinirleri bozulan Almanlar ayrı bir barıştan sözeder oldular.

Türk aileleri Anadoluya göç ediyordu. Hükümet Anadolu yakasında bir saat içinde harekete hazır iki özel tren bekletiyordu: biri Sultanla maiyeti, öbürü de kordiplomatik için.

Abdülhamid’e, sırası gelirse onun da Hünkâr ailesiyle beraber gidebileceği söylendi. Fakat o bu teklifi reddetti ve şimdi Padişah olan, kardeşine isabetli bir görüşle,

“İstanbuldan bir kere ayrılırsan bir daha dönemezsin,» dedi. (7)

...

içeriği uzun tutarak okuyanı sıkmamak adına burada kesiyor ve meraklılarının Büyük Resmi görebilmelerinde yardımcı olacak üç hususu not etmelerini öneriyoruz:

-Cennetmekân, 2. Abdülhamid Han’ın; “İstanbuldan bir kere ayrılırsan bir daha dönemezsin,” Uyarısı;

-İngiliz İşgal Komutanı Milne ile Sultan Vahdettin görüşmesinde tercüman olarak bulunan İngiliz istihbarat Subayı Bennet’in anılarında,

-“Sultan direnişi örgütlemek için Anadolu’ya kaçacaktı, görüşmede bunu anladık ve sarayın etrafını tel örgülerle kapattık” ifadelerini;

-Osmanlı Hükümetine, 10 Ağustos 1920’de imzalattırılan ve hiçbir zaman (taraflarınca onaylanmadığı için) yürürlüğe girmeyecek olan “Sevr Anlatması”nın: hangi uzun vadeli planların hayata geçirilmesi için hazırlandığı, bu senaryoda, Yunanlılar ve Anadolu Halkının birbirleri ile nasıl çarpıştırıldığı, en önemlisi de, Yeni Devlet” kurulmasında nasıl bir işlevi olduğunu?

 

Devam edecek…

-Çanakkale, Sarıkamış ve Filistin Cepheleri, verdiğimiz en büyük kayıpların yanında Birinci Dünya Savaşı'nın sonucunu belirleyici etkenler midir?

www.canmehmet.com 

Resim;http://www.resimler.tv/resim2267.htm

Açıklama;

-Arıburnu nasıl “Anzak Koyu” oldu? bunun ilginç hikayesi ilerleyen bölümde verilecektir. Beklemek istemeyen meraklılar cevabı, “Anzak Koyu” ifadesini bir web arama motorunda arayabilir, öğrenebilirler.

Kaynaklar;

(1) Doç. Dr. İbrahim G. Yumuşak, “Çanakkale Savaşı’nda Yitirilen Beşeri Sermaye,” Çanakkale I: Savaşı ve Tarihi, Ed.İ.G.Yumuşak, İBB Kültür AŞ Yayınları, İstanbul, 2006, s. 103. (“Çanakkale Savaşında Şehit Olan Çanakkalelilerin Sosyo-Kültürel Analizi” İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) Yazar, Bu analizlerde Milli Savunma Bakanlığı’nın 1998 yılında ‘Şehitlerimiz’ adıyla yayınladığı veriler esas aldığını ifade etmektedir.

(2) Alman Komutan,  Otto Liman von Sanders, Osmanlı 1. Kolordu, 1. Ordu, 5. Ordu, Yıldırım Ordular Grubu’na komuta etmiştir.    (Çanakkale Savaşı ve Megiddo –Nablus/Filistin- Muharebesi’ni yönetmiştir.) 1911’de Generalliğe yükseldi. 1913 yılında Osmanlı İmparatorluğu için bir Alman askeri heyetinin başkanı olarak atandı… Çanakkale’yi savunan Osmanlı 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders Osmanlı Devleti’ndeki Alman Danışma Kurulu Başkanıydı. 1918 yılında, I. Dünya Savaşının son yılında, Liman von Sanders, Sina ve Filistin Cephesi sırasında General Erich von Falkenhayn’ın yerine geçerek Osmanlı ordusunun komutasını devraldı. 1918 sonunda İngiliz General Edmund Allenby tarafından yenilgiye uğratıldı ve savaş sona erdikten sonra savaş suçu işlediği iddiasıyla Şubat 1919’da Malta’da tutuklandı ama altı ay sonra serbest bırakıldı ve Alman ordusu’ndan o yıl emekli oldu.(Vikipedi’den alıntıdır)

(3) “Anadolu İhtilali”, Sebahattin Selek.

(4) “Çanakkale Savaşı’nda Yitirilen Beşeri Sermaye,” Çanakkale I: Savaşı ve Tarihi,”  İbrahim G. Yumuşak

(5) A.g.e.

(6) Lord Kindross, Atatürk, Sahife:122 (Yazıdaki vurgulamalar tarafımızdan yapılmıştır)

(7) A.g.e: Sahife: 123

 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..