Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '10

 
Kategori
Blog
 

Çanakkaledeydim...

Çanakkaledeydim...
 

Blog kelimesine hiç ısınamadım. Hele Blogger demiyorlar mı ?..İlle de yabancı sözcükler olmazsa olmazımız mıdır ?..

-Blogger -derken ,traktör,kalemtraş, grayder gibi hissederim kendimi...

Canım komik bir blog yazmak istedi...Ama -Mizahi Blog- kategorisi yok...

Mizah desem tam mizah değil...Çünkü blogla ilgili bir yazı...

Neyse sadete geleyim...

Çanakkale toplantısının heyecanı iyice bastı...

Hayatta beceremediğim şeylerden biridir toplantı düzenlemek...

Yüz kişilik kadroyla tiyatro çalıştır ve sahnele ; 250 kişilik TSM korosu çalıştır ve konser ver arkadaşdesinler...Amennaaa...

Ama yemekli toplantı düzenleme işini hiç beceremem..Bu nedenle de üniversite hocalığımda rektörüm ,beni bu toplantı vs.işlerinden muaf tutardı.

Bilirdi ki mutfakta kırılmayacak tabak kalmayacaktı...Her boynunu bükeni garson yapardım...Eee...sonu malum...

Mahalleden arkadaşım,Sema Hanımla;asker arkadaşım İlyas Bey Çanakkalede toplantı yapmayı tasarlamışlar.

Ahmet Balcıyla, Murat Hacıoğlu da gaz verince ben durur muyum ?..

Taa, New York illerinden Newyorker gardaşım bile telefon üstüne telefon ederek,yarım Türkçesiyle beni teşvik etmişti.

Newşehirdeki okurlarım ve eski öğrencilerim de yorumlarıyla destek veriyorlardı

Beni de bu durum çok cezbetti...Balıklama daldım işin içine...

Tiyatromu başarıyla sahnelemenin;Ebru Sergimi keyifle bitirmemin rehavetiyle ,azıcık boş zaman buldum ya kaşındım tabi.

Reklam broşürleri;Hamili kart yakinimdir- ibareli kartlarımı sipariş eyledim.

Hatta dün sabah, erkenden kalkarak arabama atlayıp Çanakkalenin yolunu tutuvermiştim.

Saat,sekizbuçuk gibi Kilitbahir sırtlarından aşağı iniyordum...

57, Alayın yürüyüş yolundan ağır ağır geçip deniz kıyısına varmıştım.

Konaklayacağımız otele tebdil-i kıyafet ederek gizlice girivermiştim.

Kıyafet olarak tiyatro kostümlerinden seçtiğim Arap Şeyhi kılığını tercih etmiştim.

Haremimin yolda olduğunu söyleyip yorgunluk kahvesi içmek için lobide köşeme çekilmiştim.

Ellerimi çırparak garson çağırdım...Tüm broşürleri cebime doldurdum...Böylece geniş bilgi sahibi olmuştum.

Bana gösterilen ilgi ve alakanın tüm MB yazarlarına gösterileceği konusunda kuşkum kalmamıştı.

Karşı masada bana arkası dönük olarak oturan beyefendinin MB yazarı olduğu her halinden belli oluyordu.

Hafifçe yaklaşıp omzundan baktığımda,adam lap-topu kucağında habire MB Bloglarında geziniyordu..

Ve durmadan blog blog gezinerek yorum yazıyor;bir taraftan da çekirdek çitliyordu...

Ayaklarının altı çekirdek kabuklarıyla ve sigara külleriyle doluydu.

Garsonlar Onun etrafında pervane olmuşlardı...

Biranın biri geliyor;diğeri gidiyordu...Hatta beni omzunda hissederek bana da bir büyük Arjantin söyleyivermişti. Sağolsun...

Ama,birden umulmadık bir şey oldu...

Otelin giriş kapısından ufak tefek dev gibi bir adam ;elinde gümüş kabzalı Smith Wessonla hışımla girerek sesleniverdi:

-Anamı kesen beeennn..Babamı keseen beennn..Minareleri boru diye beline sokan beennn...Benim Mümineyi alıp kaçıran buralara getiren kim o leeeeeyynnn ?..

Bütün otel personeli masaların altına girmişlerdi...

Bir ben...Bir MB yazarı...Bir de korkunç adam vardı ortada...

Bir de şeffaf asansörden süzülerek aşağı inen Mümine...

Anlaşılan kız kaçıran;Mümineyi otele kapatan zanlı ve yürekli kişi yazar arkadaşımızdı..

Kızgın kocanın yeleleri iyice kabarmıştı ki bizim yazar arkadaş ağır ağır kalkarak ,renkli gözlerini kısarak,tek tek basarak,bade süzerek,bıyıklarını hafifçe sıvazlayarak üzerinde MB Kralı yazan meşin ceketinin altında parıl parıl parıldayan silahına parmaklarını yaklaştırmaya başlamıştı.

Amanın ..O da ne ?..Bu resmen bir düelloydu...Müminenin hoca nikahlı kocasıyla,dostu arasında ölüm-kalım savaşıydı bu...

Her iki yiğit çıktı meydane...Biri birinden merdane ...Mümine de olmuştu pervane...

Silahlar aniden çekilmişti ...Ve...

- Daannn...Daannn..Daann...Daannn...

Da...Da...da.da.da..da..da......

............

Sabahın köründe, evimin önündeki caddede kanal tamirine gelen işçilerin çıkardığı gürültüyle uyanıvermiştim.

Böylece rüyadaki düellonun sonunu öğrenemeden gözümü açmıştım.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..