Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '16

 
Kategori
Gelenekler
 

Cangır Destanı üç yaşında savaşan kahraman

Cangır Destanı üç yaşında savaşan kahraman
 

CANGIR DESTANI - NAZAN ŞARA ŞATANA


Bu anlatacağım destana şimdiden:

“Hadi canım sende, hiç olabilir mi böyle bir şey, masal anlatıyorsun” diyeceksiniz.

Tamam, siz öyle deyin ama lütfen okuyun. Bu anlatacaklarım çok önemli.  Şimdi lütfen bir çocuk düşünelim. Bu çocuk:

İki yaşında kimsesiz kalmış,

Üç yaşında savaşa başlamış,

Yedi yaşında da herkesçe bilinen bir kahraman olmuş. 

İnanılır gibi değil diyorsunuz, haklısınız da ama gerçek.

Efsaneleri çok sevdiğimi okurlarım bilir. Ben onlara inanırım. Ben onlardan çok şey öğrendim. Aslımız onlarda yatar. Bilmek gerekir, benim gibi eli kalem tutanların da yazmaları şarttır diye düşünürüm.

Elbette her destanda bir kahraman bazılarında da birçok kahraman olur. Kahraman olmazsa destan nasıl olsun?

Bu destanın başkahramanını zaten yukarıdaki satırlarda anlamışsınızdır.

Bu destandaki, çocuğun adı CANGIR zaten destanın adı da CANGIR DESTANI…

Cangır, iki yaşında anne ve babasını kaybettiğinde intikam almak için yemin etmiş. Tabi o yaşta olur mu demeyin bu çocuğun farklı olduğunu yazmıştım.

Cangır üç yaşında ata binmeye başlamış. Atı farklıymış. Atının ismi Arenzan’mış bu at öyle bildiğimiz atlara benzemiyormuş. Doğaüstü güçlere sahip bir atmış.

Bu muhteşem atla düşmanlarıyla savaşmaya başlamış, o zamanlar Cangır üç yaşındaymış. Cangır, ele avuca sığmaz bir çocukmuş. Öyle büyük başarılara imza atmış ki, Bomuba bölgesindeki halk onu seçmiş. Neye seçmiş derseniz? Han olmaya seçmişler.

Han yapmışlar onu…

Tabi başta bir çocuk Han’ın olduğunu bilen düşmanları onu çok da dikkate almamışlar. Saldırılara geçmişler ve kaybetmişler. Mongus, bu garip Han ve onun Hanlığının etrafında toplananlardan aldığı yenilgiyi kabul etmediğinden saldırılarına devam etmiş.

Elbette, Cangır’ı küçümsemiş.

Cangır’ın o zaman 8 bin askeri varmış. 35’de komutanı… Bunlar özel yetiştirilmişlermiş, hanlıklarını korumuşlar ve zaferi elde etmişler.

Cangır’ın başarıları devam ettikçe ismi de yayılır olmuş. Nitekim Moğolların 44 hanlığına duyulmuş nasıl bir kumandan ve Han olduğu…

Bundan sonra olanlar kendine yakışır olmuş.

Cangır öyle yetenekliymiş ki, sonunda bir ülke kurmuş ve adına da “İdeal Ülke” denmiş.

Kendi sihirli, atının doğaüstü güçleri olduğundan mı bilinmez bu ülkenin diğer ülkelerden farklı halleri varmış.

Orada herkes yirmi beş yaşında kalıyormuş.

Bu ülkede ne soğuk kış olurmuş,

Ne yakıcı güneşiyle yaz.

Bu ülkede ilkbahar ve sonbahar tüm güzelliği ile gelir ve yaşatırmış.

Ülke bolluk ve bereket içindeymiş.

Bomuba’da acı ve ölüm de yokmuş. Yoksulluk yok, kimsesizlerde yok, dolayasıyla yetim de yok dulda yokmuş.

Bütün bunlar olunca, kavga olur mu? Kargaşa, kıskançlık, panik, korku olur mu? olmaz elbette.

İnsanlar birbirini sever, güzellikler içinde yaşarlarmış.

Darlık bilmediklerinden de neşeleri yerindeymiş. Bolluk ve bereket, ailemi nasıl geçindireceğim korkusu yok, aç kalırım endişesi yok. Ne kadar güzel bir ülke Yarabbi…

Demiştim ya destanlar güzeldir, bu destan içinizi ferahlatmıştır. Keşke-ler gelmiştir aklınıza ama hiçbir şey o kadar kolay olmadığı gibi elbette “İdeal Ülke” de kolay kurulmamış.

Cangır’ın çocukluğu hiç kolay geçmemiş.

Acılarla geçmiş, büyük mücadeleler vermiş, belki de ondan çabucak büyümüş.

Cangır aynı zamanda inanılmaz fedakârlıklar yapmış. Hiç bir zaman kendini düşünmemiş, onun için en önemli olanı ülkesiymiş. O başkaları için gözünü kırpmadan her şeyini feda edebilecek bir yüreğe sahipmiş. Ve o - o kadar çalışkanmış ki kabile üyeleri onun tez canlılığına, aklına yaratıcılığına hayranlarmış.

Kahraman olmak öyle kolay olunmuyor.

Asl olan bu demek ki: Kahraman kendini düşünmeyen, başkaları için fedakârlık yapan, cesur olan, akıllı kararlar veren demektir.

Elbette herkes kahraman olamaz.

Elbette herkese destanlar yakılmaz.

Destanlarda sadece kahramanlık hikâyeleri anlatılmaz. Öreğin Cangır destanı da birçok destanda olduğu gibi zengin halk konuşması, milli özellikleri anlatımlardaki ustalık, olmazsa olmayan müzikleri, atasözlerinin tekrarları, övgü dolu sözler olur. İçinde aşk olmaz mı? Olur tabi.

Cangır’a 49 kız evlenme teklif etmiş, o büyük aşkı Prenses Aga Şabdella’yı seçmiş. Kim bilir ne büyük bir aşk yaşamışlardır?

Bir ufak not ilave etmeliyim.

Cangır Destanı önemli bir destanmış. Klasik Moğol edebiyatının zirvesiymiş.

Üstelik Moğol edebiyatı üzerinde derin etki yaratmış.

Çin hükümetinde Kültür Mirası konumunda ve himayesindeymiş.

Cangır Destanının aslı ne kadar uzundur ve kim bilir içinde neler vardır?

Benim yazdığım okuduklarımdan birazı.

Efsaneler güzeldir, bizlere yeni ufuklar açarlar…

Nazan Şara Şatana 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....