Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '13

 
Kategori
Güncel
 

Canı pahasına

Canı pahasına
 

Görsel alıntıdır.


VERDİĞİ BİLGİLER BÜYÜK ve DERİN ÇEVRELERİ ÜRKÜTTÜ.

Araştırmacı yazar Aytun Altındal'ın ölümünün ardından ailesinin "zehirlendi" kuşkularına destek çığ gibi büyüyor.

"Aytunç" adıyla da bilinen Altındal 12 Ocak 1945'te Bakırköy'de doğmuştur. 18. Kasım  2013'te kaybettiğimiz değerli yazar; tarih ve politika alanında "derin" araştırmalarıyla tanındı. Dinler Tarihi, felsefe, gizli örgütler konularında birçok yazıları ve kitapları yayınlandı.

*
PAPA'nın GİZLİ GÜNDEMİ neydi?

Kasım 2006'da Papa 16. Benedictus Türkiye'yi ziyaret etmişti.

Anıtkabir'de saygı duruşu, mozoleye çiçek sunuşu derken; Papa, 28-30 Kasım'da Türkiye'yi ziyaret ettiğinde, Papa'nın çantasında ne getirdiği, Türkiye'yi sarsacak "gizli raporda" neler olduğu, Türkiye'den şaşırtıcı ne gibi taleplerde bulunduğu merak konusuydu.

Merhum Altındal, işte tam da bu noktada yoğun olarak gündeme gelmeye başladı.
 
Papa'nın Türkiye'den tavizler koparmak için geldiğini belgeleriyle yazdı Altındal, kanaldan kanala koştu, anlattı.

"Bu raporla bağlantılı olarak Vatikan'ın gizli bir gündemi vardı."
Araştırmacı Aytun Altındal'ın kaleme aldığı " Papa 16. Benedikt Gizli Türkiye Gündemi " isimli kitap, daha Türkiye'yi ziyaret etmeden önce "Mayıs 2006 tarihinde" Destek yayınlarından çıkmıştı.

Vee... Evet:

Aytun Altındal, kanser tedavisi gördüğü hastanede önceki hafta 68 yaşında vefat etti.
Sevenleri Altındal'ı, göz yaşları içinde son yolculuğuna uğurladı.
 
Pekiyi, bu ölümün perde arkasında ne vardı?

Bir düşünelim; iki hafta önce kanser olmayan bir kişi, bütün tıbbi tahlil ve tetkiklerine rağmen, son aşamada "kanser" olması, tıp dünyasında mümkün müydü?
Olmayacağını, Dr. Naciye Selin Şenocak Altındal; "Sadece ben değil, doktorları bile öldürüldüğünü iddia ediyor. Eşim Aytunç beyin çok seveni vardır. Fakat onun bilgilerini kıskanıp, onun verdiği bilgilerden rahatsız olan çok büyük bir çevre de vardı. Özellikle de dış güçler. Aytunç bey çok cesurdu. Canı pahasına memleketi için tüm bilgileri aktarmaktan kesinlikle çekinmedi. Son zamanlarda çok önemli açıklamalarda bulundu. Faali meçhul cinayetler konusunda. Tabi bu da bir takım çevreleri rahatsız etti. Çünkü çok büyük bilgilere sahipti. Bundan dolayı susturmak istediler. Ama şunu da bilsinler Aytunç hocanın yüzlerce, binlerce yetiştirdiği öğrencisi var. Onun yetiştirdiği gençler bu bilgileri devam ettirecekler" diyor.

Merhum Aytun Altındal'ın kızı Yonca Bayrak da; "Aytunç hocanın çok ani şekilde gelişen ve ilerleyen bir kanser olayıyla karşı karşıya kaldık. Tedavi süreci içerisinde doktorlar, bu kadar çabuk gelişen kanser olayının normal olmadığı konusunda bilgilendirdiler. Zehirlendiği kanısında biz süreç içerisinde olduğumuz için doktorlarıyla birlikte hem fikiriz." dedi.

"Gazeteci Abdurrahman Dilipak da suikast iddiasıyla ilgili, "Uzun süren hastalığı beni kuşkulandırmadı değil, çok şey biliyordu" yorumunda bulundu. Aytunç Altındal, cenaze töreninin ardından Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi." DHA
*

Üzgünüm!
 
 Değerli insanlar kolay yetişmiyor ama Türkiye bu insanları çok çabuk kaybediyor

--------------------------------------------------------------------------------
Sevgili Atatürk'ten başlayarak, Eşref Bitlis, Özal, Adnan Kahveci ve daha birçok değerli devlet insanımızın ölümü ardındaki sis perdeleri kalkmış değil! 

Kamuoyunda siroz, kalp krizi, uçak kazası, trafik kazası falan... haberleri hemen yayılıyor, biliyorsunuz.

Yine bildiğiniz gibi son sır perdesinin başında da "Hayri Kozakçıoğlu" ölümü geliyor.  "Diyarbakır eski Baro Başkanı Aktar, eski OHAL Valisi Kozakçıoğlu’nun OHAL’in kara kutusu olduğunu ve bildiklerini aktaramadan öldüğünü" söylüyor.

Erkan Arkut da bu sayfalardan yazdı; "Kozakçıoğlu'nun intihar ettiği öne sürülüyor, fakat bu da hiç inandırıcı gelmiyor. Susturmak istedikleri kim varsa tek tek ortadan kaldırıyorlar."

*

Altındal'ın en dikkat çekici tespitlerinden biri de "Atatürk’ün Türk halkından özenle saklanan vasiyetinde hilafetten bahsettiğine" dikkat çektiği açıklamasıdır. Ona göre, Atatürk'ün notlarında Hilafet'le ilgili ilginç fikirleri yer alıyordu:

"Atatürk hilafetin kişi bazında değil, bütün İslam ülkeleri arasında rotasyonla değişecek bir kurum olarak canlandırılabileceğini" söylüyordu.

"Altındal'a göre; bu vasiyeti 1958'de öğrenen Adnan Menderes, sonunu hazırlayan o cümleyi; 'Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz'i bu nedenle söylemişti. Altındal, Atatürk'ün '1920'lerde sadece üç Müslüman devlet var. Türkiye, İran ve Afganistan. Bu sayı ileride 40'a 50'ye çıkarsa, bu devletler kendileri bir araya gelerek bir Hilafet Meclisi oluştururlar."

SEVGİLİ ATATÜRK'ün saltanata karşı olduğunu ancak Hilafet'e bir kurum olarak karşı çıkmadığını ileri süren Altındal; "Atatürk Fikirleri"nin bugün hayata geçtiğini düşünüyordu.

Bugünkü İslam Konferansı Örgütü'nün omurgasını 1920'lerde Mustafa Kemal'in belirlediğini söyleyen Merhum Altındal, "Atatürk'ün, Hilafet'in 5 güçlü İslam üyesinin daimi konseyini oluşturmasını, bunların belirli süreler içinde rotasyonlu olarak Hilafet'i temsil etmesini istediğini düşünüyorum" diyordu.

Gerçekten de bugün İslam Dünyası'nda işbirliği ve diyaloglar artıyor, bir süre sonra da "Türk islam Birliği"nin büyük bir güç olabileceği şimdiden görülebiliyor.

*

Konu, Aziz Atatürk'ün vasiyetine geliyor ister istemez, ben de açılmasını istiyorum.

Ata'mızın “Ölümümden 50 yıl sonra açılsın” demesinin elbette bir anlamı vardı.

Şüphesiz, vasiyet açıldığında bir kez daha göreceğiz ki;  SEVGİLİ ATATÜRK ne kadar ileri görüşlüydü! Herkes bir kez daha şahit olacaktır ki Atatürk’ün vasiyetinde, "kurulması gereken İslam birliğinden ve Mehdi’den" sözedildiğini artık biliyoruz ve vasiyetin Türk halkına açıklanmasını artık biz de istiyoruz.

Vasiyetin açıklanmasına karar verecek olan elbette Türk halkıdır ve Atatürk’ün vasiyetini öğrenme hakkına sahiptir.

Aytun Altındal’ın tüm sevenlerine ve ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum,

Allah, mekânını cennet eylesin.

Altındal, mazlum milletimizin "susturulan" onca değerlerinden yalnızca biridir.

Üzgünüm ki bu "son da olmayacak", ışıklar içinde olsun.

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..