Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '08

 
Kategori
Güncel
 

Canım yanıyor!!

Canım yanıyor!!
 

Dün gece haberlerde çatışma alanından gelen Mehmetçikleri gösterdi haber kanalları. Şok oldum ..

Sıcak bir haber olduğu ve böylesi bir manzarayı ilk kez gördüğüm için tutulup kaldım.. Binlercesi yaşanmıştır, binlercesi aktarılmıştır bu güne kadar.. Ama elleri arkadaşının kanına bulanmış evladımızı ilk kez gördüm...

Teröre ve ona zemin hazırlayanlara lânet olsun ! Gecenin bir karanlığında, bizler evlerimizde oturup "Bu gece ne yapsam?", "Hangi kanalda ne izlesem?" diye düşünürken o çocuklar can pazarında VATAN SAĞOLSUN diyip VATAN UĞRUNA göğüs göğüse savaşıyorlar. Evet bu bir savaş.. Adı konmamış olsa da savaş.. Üstelik yeri geldiğinde kardeşi kardeşe vurduran bir savaş.. Ne galibi belli ne mağlubu... Galipsek neden halâ şehitlerimizin ardı kesilmiyor? Mağlûpsak neden top yekûn, birlik ve beraberlik içerisinde bu işin üstesinden gelemiyoruz? Artık beni dış siyaset hiç mi hiç ilgilendirmiyor . ABD ne dermiş? AB'ye giremezmişiz hiç mi hiç umrumda değil. Aynen bizim onların umrunda olmadığımız gibi..

Bir mücadele verilirken neyle savaştığınızı önceden bilirsiniz. Adı bellidir. Hedefe kilitlenirsiniz. Hiç kimsenin sizin özelinize karışma hakkı yoktur. Bu bizim yıllardır kanayan özel bir yaramız. Terörü besleyen kaynaklar bu işten para kazanacak diye gencecik insanlarımızın ölmesine izin veriliyor.

Siyasilerin, dış odaklı güçlerin ve terör endüstrisinin aç gözlülüğünden bitmedi, bitemiyor..

Günlerdir haber diye önümüze Başbakanla Aydın Doğan'ın kavgasını koyup duruyorlar. Mümkün olsa AİHM'ye şikayet edeceğim. Toplum huzurumuzu ve psikolojimizi bozdukları için. Devlet aleyhine tazminat davası açacağım. Ama serde Milliyetçilik var.. Utanç duyuyorum... Duyması gerekenlerin yerine de... Bakınız Mehmetçiğin anlattıklarına;

"Gelenlerin sayısı 150'nin üstündeydi diye tahmin ediyorum. Çünkü üç bölgeyi yuvarlak içine aldılar. Hepimiz uyanıktık. Saat gece 12'yi 20 geçe başladı. Saat 4'e çeyrek kala kobra helikopterler geldi. O saate kadar hep savunmaya çalıştık. Mühimmatımız bitti. Bende üç şarjör kaldı. Şehit olan arkadaşlarımızın şarjörlerini aldım. Beş şarjör bitirdim. El bombası pimi çektim. Bir tane hücüm yeleği buldum. Onlar üstten ve arkadan saldırdılar. Biz önden bekliyorduk. Bizim inip, çıkamayacağımız yerlerden geldiler. Bunları önceden tespit etmiştik. Benim onbeş metre ilerimdeydi adamlar. Kürtçe falan konuşuyorlardı. İsimlerini falan hep duydum. Roketleri vardı. Çok sağlam gelmişlerdi. Doçka (bir tür uçaksavar) bile getirmiş adamlar. Çok ağır bir silah. Silahlar, el bombaları.... Bizden 7-8 kişi şehit düştü. Biz 50 kişiydik. 20 kişi kaldık. 14'ü hastanede burada. Sağlamlar. Gerisi ya onlarla gitti. Ya da şehit oldu."

Toplumun her kesimine düşen büyük görevler var. Birey olarak bizlere de.. Fakat öyle bir açmazdayız ki kimi kime şikayet edeceğiz? Gözümüzün önünde yaşanıyor herşey.. Alenen, uluorta..

Diyebilmeyi istiyorum ;

- Seni ben seçmedim. Senin kafa yapın bana uymuyor. Ben sana HAYIR oyu verdim. Sen bütün Ülke'den sorumlusun. Benim haklarımı gasp edemezsin...

- Hukuk devleti kavramını yıkamazsın. Hukuk'u ve Hukukçuları baskı altında tutamazsın. Kilit noktalara kendi adamlarını yerleştiremezsin.

- Cumhuriyet'e, Atatürk'e, laikliğe dil uzatamazsın. Din Devleti kurma yolunda çalışmalar yapamazsın.

- Terörü durdur. Ülkem'e, Milletim'e, Ordum'a kaybettiği saygınlığını geri ver. İstifa edin..

Ama söyleyemiyorum.. Ben söyledim seçimlerde.. Ama büyük bir çoğunluk söylemedi..

Canım yanıyor sınır boylarındaki Evlatlarımıza.. Mümkün olsa da hepsinin yerine ben gitsem..

18 yaşındaki oğlum eğitimini tamamlayıp gelmeyi dört gözle bekliyor... Uzun dönem askerlik yapacağım. Gerekirse öleceğim diyor.. Tek çocuğum olmasına rağmen bu kararı karşısında başım dik ama yüreğim sızlayarak dinliyorum onu... Biliyorum ki giderse dönmeyebilir.. Biliyorum ki ölen analarda ben gibi düşünerek uğurladılar.. Kirli emellerin işin içinde olduğunu bile bile ama VATAN SAĞOLSUN bilinciyle..

Gençlerimizle gurur duyuyorum. Görev aşkı ile hizmet veren, İHANET etmeyen her sınıftan Ordu mensubuyla da..

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..