Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Çankırı Valisi’ ne hitabımdır

Çankırı Valisi’ ne hitabımdır
 

Sayın Vali’m, size nereden sesleneceğimi bilemiyorum. Internet ortamında köşe yazısı yazdığım site’de sizinle ilgili üç ayrı yazı yayınlattım, sanıyorum, görmediniz. Birkaç arkadaşımı araya sokmaya çalıştım, olmadı, olamadı.

Bakınız efendim, üç beş yıl önce “Atatürk Çankırı’da” başlığı altında bir kitap hazırladım. Hem de Çankırı orada, bugünkü yerinde iken ve ben de Kopenhag’ta iken bu kitabı hazırladım. Bir nüshasını görüşünüze sunulmak üzere en yakınızdaki birine verdim.

Ve ne istediğimi de belirttim:

“Vali bey bu kitap üzerine belki bir şey demek isteyebilir. Görüşünü öğrenmek istiyorum. Basımı, dağıtımı konusunda yardım dileğim yoktur. Esasen benim bu kitaptan bir beklentim de yoktur. Sadece Vali beyin kitaptan haberi olsun.”

İki yıl geçti, bu kitap elinize ulaştırılmadı efendim. Arkadaşlarımdan bu kitap hakkında size söz edenler oldu mu, bilemiyorum ama, siz benim kitabımı göremediniz. Şimdi kitabı göremeyince ne oldu, biliyor musunuz? İşte bu yazıyı onun için yazıyorum.

Şimdi, şu sıralar sizi büyük bir yanlışa düşürdüler. Siz Çankırılı değilsiniz. Araştırmacı yazar da dğilsiniz.. Ben hem Çankırılıyım. Hem de araştırmacı yazarım. Size dediler ki: “Yanığın Emine Abla diye bir ulusal kahramanımız var. Bu kahramanın adına bir anıt dikilse iyi olur, ” dediler. Siz de “Peki, ” dediniz. Hemen kolları sıvadınız ve hemen anıtın gerçekleştirilmesi yolunda son adımları da atmış oldunuz.

Bunu diyenlerin neye dayandığını sormadınız. Böyle bir kahraman hakkında en ufak bir belge ve bilgi istemediniz. İyi niyetinize hayranım. Ama iyi niyet kişiye her zaman yarar getirmiyor. Bunun yakın geçmişte örneklerini gördük.

Şimdi sizden bir ricam var:

Yanığın Emine Abla adına anıt dikilmesi konusunu sürükleyenleri çağırınız. Ve kendilerinden bilgi, belge, kanıt isteyiniz.. Dişe dokunur bir belge getirirlerse ben mahçubiyetimi şu yolla gidereceğim. Dört bin kilometre uzaktan, Kopenhag’tan gelerek Çankırı Vilayeti’nin merdivenlerinde sizin ayağınızın altını öpeceğim.

Yok eğer çıkardıkları belge “Bir emekli öğretmen bu adı ilk kez yazmış, o da hemen ölmüş, Kırıkkale kütüphanesinde bir kitap varmış. O kitap da şimdi ortalarda yokmuş, ” gibi masal havasında laflar edilecekse lütfen yaptırılacak anıtın adını şöylece değiştiriniz:

“Kurtuluş Savaşı’na Emeği Geçen Çankırılı Kadınlar Anıtı”

Bakınız olaylar birbirine eklenerek bir takım masallar uyduruluyor.

Kitaplarda “Üşümez misin Nine?” başlığı altında bir yazı var. Mustafa Necati bey tarafından yaşanarak yazılmış bir yazı. Orada isim yok. Sadece “Çerkeş önlerinde” kaydı var. O olayda söz konusu edilen kahraman kadına böyle bir ad biçiyorlar, bu doğru değil.

Bizim öteden beri “tek kişi” ye yönelme hastalığımızın dışa vuruşudur bu. Kurtuluş savaşına binlerce kadın katıldı. Herkes üzerine düşen görevi yerine getirdi. Kimsenin adı sorulmadı. Kimsenin de adı öne gelmedi. Şimdi anıt yaptırılırken niye isim peşindeyiz?

Kaldı ki, cephanenin üstüne battaniyesini örten bir kahramanımız için anıt yaptırmaya kalkışırsak, aynı derecede kahramanlığını gördüğümüz yüz binlerce gazimiz ve şehidimiz olmuştur. Onların hepsine birer anıt borçlanırız.

İnebolu’dan Ankara’ya on binlerce kağnı cephane taşıdı. Bir tek kağnının üstünde battaniye gördük, diye anıt yaptırmaya kalkışırsak o binlerce kağnının sahiplerinin ruhunu rahatsız etmiş olmaz mıyız? Takdirlerinize sunuyorum, efendim.

Saygılarımla.

Merak edenler için not:

Atatürk Çankırı’da adlı kitabım şu günlerde İzmir’de basılıyor. İzmir’den Soyer Yayınevi ile Ati Ajans’ın Çankırı tarihine bir armağanı olarak...

 
Toplam blog
: 49
: 774
Kayıt tarihi
: 19.11.06
 
 

Ben uzun zamandır yazıyorum. Türkiye'den epey uzakta oturuyorum. Üç çocuğun babası ve pek çok çocuğu..