Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '14

 
Kategori
İnançlar
 

Canlı ve cansızların yaratılış günleri

Canlı ve cansızların yaratılış günleri
 

Görsel alıntı


Bazıları sanki Meleklerden ilham, şeytandan vesvese almışlar. Kur-anı sanki Matbaada basılmış bir roman kitabı gibi okuyorlar, kendi düşüncelerine göre yorumluyorlar. Kelimelerin, sözlerin, mesele mahiyetinin yerini değiştiriyorlar.

Doğruyu büküyorlar, eğri ediyorlar, kendi düşüncelerini, görüşlerini katıp, değer biçip topluma satmaya, kabul ettirmeye başlıyorlar.

Bu toplumun bir kısmını karanlığa, bir kısmını aydınlığa götürmeye sebebiyet vermektir. Bunun hesabını burada kimse sormuyor. Elbette esas dünyada sorulacaktır.

Kur-anın manasını öğrenmek isteyen bir kimse meal değil, muteber bir ilmihâl okumalı,  

Vahiy iki türlü:

1-Vahy-i gayri metlu:

Cebrail, Yüce Allah’tan aldığı haberleri Peygambere okur. Bu vahyin kelimeleri de, manaları da Allah’tan gelmiştir. Kur-anı kerim vahy-i metludur. Harfin, kelimenin anlam ve ifadenin yeri değiştirilemez)

2- Vahy-i gayrı metlu:

Yüce Allah tarafından Peygamberin kalbine bildirilir. Peygamber bu vahyi kendi bulduğu kelimelerle yanındakilere söyler. Bu sözlere Hadisi kudsi denir.

Vahiy, yalnız Peygamberlerin kalbine gelir. Evliyalara da gelmez. Meleklerin getirdikleri düşüncelere ilham denir. İlham Peygamberlerin ve Salih Müslümanların kalplerine gelir.

Peygamberimizin vefatından sonra vahiy kesilmiş, sona ermiş. Din kemal bulmuş ve nimet tamam olmuş. Peygamberimizden sonra hiç kimseye vahiy gelmez.

Şeytanın sayısı ve yardımcılarının sayısı belli değil. Onun görevi vesveseler yaratmaktır. vesveseler hep var olacaktır.

Kur-anı yanlış tercüme edenler:

Hadis-i Kudsi’yi Peygamberlerden dinleyenler, onlardan sonrakiler tarafından başkalarına aktaranlar, gerçeklerden gayrı şekilde kendi görüşlerine göre tefsir ve tercüme ederlerse çok büyük günaha girerler.

Bakınız yanlış tercüme ve yanlış tefsir için aşağıda üç hadisi şerifte üç ayrı görüş var. Hangisine inanacaksınız?

Kur-anı kendi görüşleriyle açıklayan, doğru olsa da muhakkak hata etmiştir.  (Nisai )

Kur-ana ehliyeti olmadan mana veren, cehennemde azap görecektir. ( Tirmizi )

Kur-anı kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur ( Mektubat-ı Rabbani )

Biri hata diyor, biri cehennem azabı diyor, biri de ( söylenmesi caiz olmasa dahi ) kâfir diyor.

Canlı ve cansızların yaratılış günleri:

Yüce Allah Ağaçları Pazartesi günü,

Mekruhları Salı günü,

Nur’u Çarşamba günü,

Hayvanları Perşembe günü,

Hz. Âdem’i Cuma günü, ( ikindi üzeri )

Toprağı Cumartesi günü,

Mahlûkatı ise, ( canlı varlık ) Cumartesi günü ikindi ile gece arasındaki gündüz vaktinin en son saatinde yarattı.

Melekler Nurdan yaratıldılar,

Cinler dumanlı bir alevden yaratıldılar,

Âdem de aşağıda vasfı yapılanlardan yaratıldı.

Yaratılışta renkler:

Yüce Allah Hz. Âdem’i yeryüzünün bütün cüzlerinden almış olduğu bir avuç topraktan yarattı. Âdemin oğulları da arzın kısımlarına göre vücuda geldi. Bir kısmı beyazdır, bir kısmı kızıldır, bir kısmı siyahtır.Bunlar arasında orta renkliler de var, ayrıca bir kısmı uysaldır. Bir kısmı haşindir, bir kısmı habistir, bir kısmı iyi kalplidir.

Bulutların hareketi:

Bulutlara müvekkel ( Vekil ) olan melektir. Bu vekil melek beraberinde ateşten kamçılar var, onlarla bulutları Allah’ın dilediği yere sevk eder. Bulutların istenen yere gitmeleri için onlara melek tarafından yapılan bir sevk ve idare şeklidir.   

Sıcak ve soğuk:

Cehennem Rabbine şikâyet ederek dedi ki” Ey Rabbim bir kısmım diğer kısmımı yiyor” Bunun üzerine ona iki nefes izin verdi; Bir nefes kışta, bir nefes de yazda, İşte bu yaz nefesi, en şiddetli şekilde hissettiğimiz hararettir. Öbürü de kışta en şiddetli bulduğumuz soğuktur.   

Yazma ve şahitlik:

Hz. Âdem kendi ömründen altmış yılı oğlu Hz. Davud’a verdi. Yüce Allah tarafından kabul gördü. Âdem cennetten arza indirildiğine yeryüzünde geçen her yılı hesaplıyordu.

Ömür doldu ölüm meleği geldi. Hz. Âdem ölüm meleğine “ acele ettin, erken geldin bana bin yıl ömür takdir edilmişti” deyince, ölüm meleği ” İyi ama sen oğlun Davud’a altmış yılını verdin” ne var ki O bunu inkâr etti o unutunca zürriyeti de unuttu. Bu olaydan sonra yazma ve şahitlik emredildi.

Güneşin hareketi:

Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar, gölgeler, nebatlar daha nice canlılar Allah’a secde ederler. Güneş batarken Arş’ın altında Yüce Allah’a secde etmeye gider, bunun için izin ister, istenilen izin kendisine verilir. Zamanın ( Kıyametin ) gelmesi yakındır der. Yüce Allah Güneş’e “ Geldiğin yere dön” der. Güneş duracağı zamana doğru yürüyüp gitmektedir.

Bu Aziz ve Âlim olan Allah’ın takdiridir ( Yasin-38 )

Böyle yazıyor, doğru mu, yanlış mı onu bilmiyoruz. Kim tefsir etmiş, kim tercüme etmiş diye giderilmeyen bir tereddüt hâsıl olmuş.

Kim bilir daha ne hikmetleri, ne doğruları, ne güzellikleri vardı da biz bilmiyoruz. Biz bazılarının düşüncelerine, görüşlerine, keyfi tutum ve davranışlarına kurban olduk.

Yüce Allah, bizi onun hikmetlerinden, doğrularından, güzelliklerinden, güç ve kudretinden mahrum bırakan, Kur-anı kerimi kendi görüşlerine, düşüncelerine göre tefsir ve tercüme edip karanlıklara sebebiyet verenlerden hesabını sorsun.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                          

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..