Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

Çapsız hayaller

İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne atanan Prof. Yunus Söylet, en büyük hayalinin türbanlı eşinin üniversitenin Baltalimanı tesislerinde yemek yiyebilmesi olduğunu söylemiş. Çok talihsiz bir beyan, maalesef çapsız bir hayal.

Sayın Söylet’i tanımıyorum. Kendisinin akademik yeterliliğini ya da rektörlük makamına uygunluğunu tartışmak amacım ya da haddim değil. Sonuçta üniversitedeki oylamada ikinci olmuş, YÖK kendisini listenin başında cumhurbaşkanına sunmuş, cumhurbaşkanı da atamış. Seçimi hukuka uygundur. Seçim yönteminin demokrasiye uygunluğu ise bu yazının konusu değildir.

Yeni rektörün başbakanın ve cumhurbaşkanının aile doktoru olmasında, ya da eşinin türban takmasında şaşırtıcı bir yön bulmuyorum. Birincisi, atama yetkisi verildiği takdirde bu yetkinin iktidar sahipleri tarafından kendi görüşlerine yakın ve özellikle de tanıyıp güvendikleri insanlar lehine kullanılması doğaldır. İkincisi, bir insanın eşinin türban takıp takmaması o insanın rektör ya da cumhurbaşkanı seçilmesine engel değildir.

Gelelim üniversite ve sosyal tesislerinde türban takılıp takılamamasına: Bence Türkiye gündemini bu kadar çok meşgul etmiş olan bu konu, abesle iştigaldir. Özellikle özgür düşüncenin beşiği olması gereken bir kurumda bireylerin kılık kıyafeti ile uğraşmak, en hafif deyimiyle çağdışıdır, tuzağa düşmektir, asıl bu boş uğraşı türbanı siyasi simge haline getirir. Sayın rektörün sayın eşi de eğer dilerse Baltalimanı tesislerinde türbanı ile yemek yiyebilmelidir. Umarım ki sayın rektör, bu özgürlüğün doğal bir uzantısı olarak başka üniversite mensuplarının da Baltalimanı’nda rakı - balık sohbeti yapabilmelerini doğal görecek, başka talihsiz örneklerde gördüğümüz gibi üniversiteye bağlı tesislerde alkol yasağı uygulamak gibi bir başka çağdışılığa kalkışmayacaktır.

Ancak sayın rektörün ilk demecindeki beyanı ümit kırıcıdır, hayalleri o makama atanmış birisine yakışmayacak derecede çapsızdır. İstanbul Üniversitesinin en yüksek makamına seçilen kişiden üniversitenin, akademisyenlerin, öğrencilerin temel sorunlarına ilişkin, kapsamlı bir hedef beklenirdi. Ne derecede siyasi anlam yüklerseniz yükleyin, giyilmesi de, giyilmesine itiraz edilmesi de çağdışı olan bir kıyafet parçası ile ilgili militarist söylemler değil.

Hadi, boyumuzu aşıp örnek de verelim; "En büyük hayalim, İstanbul Üniversitesinin son yıllarda vakıf üniversiteleri karşısında uğradığı erozyonu durdurabilmek, tersine çevirmektir. Üniversitemize tarihsel mirasına yakışan konumunu geri kazandırmak için, yeniden ülkemizin en tercih edilen üniversitesi olması için çalışacağım." Nasıl? Çok zor değilmiş değil mi hayallerinizin çapını genişletmek, yapabileceklerinizi dar bir militarizmin sembolü ile sınırlamamak? "Başbakanın aile doktoru", "eşi türbanlı" gibi yaklaşımları haklı çıkarmamak?

Kimbilir belki de Prof. Söylet’in bu demeci çarpıtılmıştır. Aslında hayalleri eşinin türban özgürlüğü ile sınırlı değildir, kendi web sitesinde (www.yunussoylet.com) anlattığı gibi üniversite için katılımcı, şeffaf bir yönetim ve kapsamlı projeler peşindedir.

Eğer öyleyse; ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.

Copyright , 5 Ocak 2009, aklagelen.blogspot

 
Toplam blog
: 7
: 457
Kayıt tarihi
: 03.01.09
 
 

Eğitim: Hukuk, lisans ve yüksek lisans. İş tecrübesi: Yaklaşık 20 yıl hukuk danışmanlığı. Aklagele..