Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

28 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Çapulcu doktora bakar mısınız?

Efendim ben çok paylaşım yapamam, ama bu yazıyı paylaşmasam çatlarım.
Muhteşem bir yazı ve konuşma...
Bu yazı; İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi 2012-2013 mezunları dönem birincisi Dr. Sayın Helin Yılmaz hanımefendinin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmadır.
Buyurun efendim...
***
Sayın rektörüm, sayın dekanım, saygıdeğer öğretim üyelerimiz, bizlerle okuyup bizlerle mezun olmayı hak eden değerli ailelerimiz ve
Fakültemizin 35. Yıl mezunları sevgili meslektaşlarım sizleri en içten duygularımla selamlıyorum...
Tahmini olarak 6000 yıllık geçmişi olan ve yer küredeki en kadim mesleğe bugün, ilk adımımızı atıyoruz.
Pireneler’deki bir mağarada bulunan elleri ve kolları boyalı, kuyruğu olan, ayakları insan ayağına, yüzü hayvan yüzüne benzeyen ve boynuzları olan garip insan figürü bilinen en eski tıp insanına ait portre olarak kabul edilmektedir. Bu ister bir tıp insanının, isterse de bir büyücünün resmi olsun hastalık ve onu tedavi etmeye yönelik çabalar insanla birlikte yeryüzünde var olmuştur var olmaya da devam edecektir.
***
İnsanların en küçük sağlık problemlerinde dahi ilk sığındıkları merci hekim olduğundan, tarih boyunca hekimliğe kutsal bir misyon yüklenmiştir ve çok yakın zamana kadar el üstünde tutulan mesleğimiz ne yazık ki tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşamaktadır. En temel insan haklarından biri olan; herkese nitelikli, eşit ve ücretsiz olarak verilmesi gereken sağlık hizmeti, sağlıkta dönüşüm adı altında; adım adım halktan uzaklaştırılıp uluslararası sermayenin hizmetine sunulmaya başlamıştır.
Bu dönüşüm, bir bilim dalı olduğu kadar bir sanat olan ve usta çırak ilişkisine dayanan tıp eğitiminde ustalarının pek çoğunu kaybetmiş çırakların yetişmesine neden olmaktadır.
Bu durumun nedenleri arasında:
-Yeterli altyapı oluşturulmadan, her geçen yıl öğrenci kontenjanları artırılması.
-Kimi üniversitelerin bünyesinde, bazı temel branşlarda öğretim üyesi dahi bulunmamasına rağmen tıp fakültelerinin açılması
-Bazı özel hastaneler ve devlet hastanelerinin bir gecede eğitim veren üniversite hastanelerine dönüştürülmesi
-Hatta tam gün yasasıyla üniversitelerde öğretim üyelerinin eğitim vermesinin engellenmesi ve bunu takiben geride kalan öğretim üyelerinin artan iş yükü nedeniyle eğitime yeterli vakit ayıramaması yer almaktadır.
İnatla sürdürülmek istenen bu sistem, sadece tıp eğitimini etkilemekle kalmayıp hastaları ‘hasta’ olmaktan çıkarıp ‘müşteri’ konumuna getirmekte ve herkese parası kadar sağlık hizmeti sunmaktadır. Performansa dayalı hizmet anlayışı ile her hasta, hekimlerin hanelerine para-puan olarak yazılmakta, verilen sağlık hizmetinin niteliği göz ardı edilmektedir. Bir arabanın bile muayenesi 40 dk sürerken, hekimlerin 6 dk içerisinde bir hastayı değerlendirip, tanısını koyup uygun tedavi rejimini belirleyip, reçete yazma durumunda kalmaları bazı hataları kaçınılmaz kılmakta ve ne yazık ki bu sistem hekimi ve hastayı mağdur ederken, iki tarafı karşı karşıya getirmektedir…
Ve sonuç, her gün hakarete uğrayan, darp edilen ve hatta öldürülen hekimler…
Temel amacı hastalarına nitelikli sağlık hizmeti sunmak olan biz hekimler;
Sağlık sisteminin sebep olduğu aksaklıklar nedeniyle hemen hemen her gün medyada hedef gösterilmek istemiyoruz! Bizler; hakaret işitmek, darp edilmek, öldürülmek değil yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!
Her şeye rağmen ve inadına bizler hala umutluyuz tıpkı Ahmet Arif’in Anadolu'nun ağzından dediği gibi:
Gör, nasıl yeniden yaratılırmış namuslu genç ellerinle
Kızlarım, oğullarım var gelecekte,
Her biri bir cihan parçası,
Kaç bin yıllık hasretimin goncası,
Gözlerinden, gözlerinden öperim,
Bir umudum sende, anlıyor musun?
Konuşmamın bitirmeden önce, doğduğum günden itibaren her zaman benim yanımda olan, tökezlediğim de elimden tutup beni kaldıran ve bu kürsüde konuşma hakkı elde etmemde çok büyük emekleri olan canım annem ve biricik kardeşime, sevgilerini ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen ananem, dedem ve tüm aile akraba ve dostlarımıza, çok sevdiğim arkadaşlarıma ve bizlere iyi hekimliği öğreten değerli öğretim üyelerine teşekkürü borç bilirim.
En büyük teşekkürümü de, bedeniyle burada olamayan, ancak beni şu anda dinlediğinden emin olduğum çok sevdiğim babama gönderiyorum. Kendisinin çok isteyip de olamadığı mesleği yapacak olmaktan da çok onur duyuyorum. O, gidişiyle de bizlere çok büyük ders verdi, bundan sonra hekim olacak meslektaşlarımızı düşünerek, kendini bir üniversiteye kadavra olarak bağışladı. Bu konuşmayı canım babam;
"Kahraman Yılmaz'a" ithaf ediyorum…
***
Son olarak da taksimdeki direnişten bugün mezuniyetimiz için gelen arkadaşlarıma ve hekimlik mesleği gereği canları pahasına yaralılara yardım etmek için alanlara koşturan tüm hekim ve hekim adaylarına teşekkür ederim.
***
Ne yazacak bir kelime bulabiliyorum ne de yorum yapacak aklı zekayı kendimde bulabiliyorum...
Sözün bittiği yerdeyim...
Yüreğine sağlık doktorum yolun ve bahtın açık olsun, Allah diktatörlerine zalimlerin ve nankörlerin şerrinden gazabından korusun...

Erdoğan ÖZGENÇ 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..