Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '10

 
Kategori
Felsefe
 

Çaput hayaller torbası

Çaput hayaller torbası
 

Başımın üzerinde düşüncelerle savrulan, düşlerle yontulmuş suretsiz bir gemi taşıyorum... Sürekli olarak yaşamdan öğrendiklerimi yüreğime, yürekten hissettiklerimi düşüncelerime taşıyan bir yolcu gemisi bu.. Yıldızlar ve güneşin saf ışıklarıyla yolunu bulan, kokulu pembe dallarıyla her yana uzanan, rotası gökyüzü olan bir gemi.. Uzanıyorum geminin yüreğine, gökyüzüne karanlık çömelince..

Her gece gökyüzüne sıkıca bağlıyorum aklımdan hevesle yırtıp koparttığım çaput parçalarını, yıldızların her birine.. Bir gün gerçekleşirlerse, tek tek ellerimle sökeceğim rengarenk çaput hayalleri astığım yıldızların üzerinden..

Kaşlarımı karartıp dik dik bakıyorum gökyüzüne, gelişigüzel tutturulmuş sonsuzluğun siyah rengine.. Korkmuyorum karanlık olandan.. Sadece içerliyorum, sonsuzluğun gökyüzünün üst raflarına kaldırılmış, o dokunulmaz buz gibi soğuk imajına.. Güneş doğuyor her seferinde, yeryüzü denen küçük gezegenin üzerine, yitiriyorum sonsuzluktaki yıldızları.. Sanki hayallerim bir sonraki geceye devrediyor, güneşin doğumuyla birlikte umutları.. Gözlerimin önüne seriliyor koskoca kara bulutlar, göğüslerini gere gere.. Demir atmak istiyorum geceden kalma hayallere ama olmuyor bir türlü..

Çapa atıyorum denize, bulutlara saplanıyor.. Yere değil göğe sallanıyor demir zincir.. Geminin bulut güvertesine sıkıca basıyorum ayaklarımı, gözlerimi kara bulutlara asıyorum.. Kim kara bir bulut olmak ister ki.. Sanırım ben istiyorum.. Yüreğimden tutuyor kara bulutlar hırpalarcasına, savuruyor bedenimi bir çırpıda sırtına oturtuveriyor.. Simsiyah, hırçın bir Arap atı gibi bacaklarımın arasında şahlanıveriyor.. Dengem iyi değildir ki, çocukluğumdan beri kayıyorum sırtından, yuvarlanıveriyorum masmavi denizin göğsüne..

Kocaman balıklar didikliyor oramı buramı.. Belimi kıvırıyorum, gözüm bedenimdeki ufacık kuyruğa takılıveriyor, çırptıkça ilerliyorum nefessiz suyun dibinde.. Bir kayık salınıyor tepemde. Gölgesi derinlere yansıyor, oltası boğazıma takılıyor, canım yanıyor.. Bir hamlede suyun yüzeyinde buluyorum kendimi. Çırpıyorum kanatlarımı, balıkçıya gülümsüyorum beni özgür kıldığı için.. Kanatlarım kocaman açılıyor göğün altında şaşırıyorum, ağırlığımı yaslıyorum sırtına, kucaklıyorum rüzgarı.. Kara bulutlar salınıyor üzerimde.. Birkaç damla su eritiveriyor bedenimi, akıveriyorum toprağa, çamur oluyor varlığım..

Elim, yüzüm, gözüm çamurdan bir beden, itiveriyor beni yeryüzüne toprağın ruhu.. Bedenim fışkırıyor çamurdan, yemyeşil bir filiz.. Dallanıp budaklanıyor birdenbire.. Göğe yükseliyor, meyve çiçekleri dallarında salınıyor nazlı nazlı.. Küçük kurtlar kemiriyor çiçeklerini kocaman kelebeklere dönüşüyor rengarenk kanatları esintiyle titreşiyor.. Sonsuzluğa uçup bir cam kenarına konuyor.. Gözleri camdan denize uzanan mavi gözlerle tokalaşıyor.. Mavi gözler, yüreğinden bir parça koparıp aşk yüklüyor kelebeğin renkli kanatlarının üzerine, dudakları duasını üfleyip yolcu ediyor penceresinin kenarından uzak şehirlere.. Şiddetli bir fırtına çıkıveriyor, kelebeğin kanatlarındaki yükü sinesine dolduruyor.. Aşk olup sarmalıyor gökyüzünü sinesinde.

Aşk şiddetini hafifletip, hafif bir melteme çeviriyor varlığını, rüzgardan eser yok.. Öyle naif dokunuyor ki yüzüme, sanki sevgilim okşuyor tenimi geminin bulut güvertesinde.. Sevdiğim şey her yerde.. Ellerimle uzanıyorum, gökyüzüne tutunan çaput hayal perilerine.. Yırtıyorum hayallerimi üzerlerinden, çıplak kalıveriyor bedenleri, yalnız, soğukta titreyen milyonlarca ışık gibi gökyüzünde.

 
Toplam blog
: 17
: 633
Kayıt tarihi
: 29.07.09
 
 

Uludağ Üniversitesi Tohumculuk Bölümü öğrencisiyim... Birşeyleri yoktan varetmeyi sevdiğim için fels..