Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Cari açığın sebebi yatırım değil tüketim idi.

Cari açığın sebebi yatırım değil tüketim idi.
 

Özgür ve geniş görüş


“Bir ülkede cari açık varsa, o ülkede dahili tasarruflar yüksek büyüme için gerekli yatırımları karşılayamadığından yabancıların tasarruflarını da kullanarak yatırım malı ithalatındandır.” anlamındaki yazıları sıkca görüyoruz. Ama dünyanın en yüksek faizini vererek, gerçektende yabancı tasarrufları çekiyor, fakat bunları yatırıma değil, düşük kur sonucu ucuz ithalatla tüketime harcıyor boğazımıza geçiriyor, hem de iç tasarrufları azaltıyor isek, böyle bir durum büyümeyi artırmaya değil yavaşlatmaya sebeb olur.

En az son iki yıldır olan bu. Hemen söyleyelim ithalat içinde dolar bazında nominal olarak sermaye malı ithalatının artığını göreceksiniz. Bu yanıltmasın. Bizim sermaye malı ithalatımız Euro bazlı, ya da Dolara karşı euro paralelinde hareket eden paralarla. Dünya metal fiyatları artışı etkisiyle yatırım malı fiyatlarındaki euro olarak artışı ve üstüne ilaveten dolara karşı bu paraların parite yükselmesini hesaba katıp bu etkilerden arındırdığımızda o artışın miktar olarak değil dolar cinsinden nominal artış olduğu görülür.

Hâlbuki faydalı olan seçenek bunların dışındaki seçenektir. O da ithalatı, yüksek faiz-baskılı düşük kur ile aşırı ucuz hale getirmeyip, böylece cari açık yoluyla ürettiğinden çok tüketeceğine hem tasarrufları artırmak hem de cari açığın kalan kısmını yatırım malı ithalatına dönüştürmektir. Ancak bunu yapabilmek için çocuklarımızın, gelecek neslimizin sırtından yemeyi, sahte cennet yaşamayı terk etmek, refacılık maskesini düşürmek gerek. Bu da çok çok zor görünüyor.

Gerçekten de cari açık bir ülkenin yabancıların tasarruflarını alıp yine yabancıların mallarına harcayarak aldığı bu tasarrufu (döviz paraları) tekrar geriye yabancılara vermesidir. Bu tarafı kesindir. Ancak her harcama yatırım harcaması olmadığı gibi her cari açık da yatırım harcaması değildir. Dolayısıyla cari açık (dış tasarruf kullanımı) büyümeyi artırır diye bir genelleme yapılamaz.

Cari açık tüketim ( hammadde, aramal ve tüketim malı) nitelikli olduğu zaman ülke cari açık vererek, yabancıların tasarrufunu kullanarak ürettiğinden çok tüketiyor demektir. Yani iç tasarrufları azaltan negatif tasarruftur. Zaten tüketim esaslı cari açık için harcanan para, ülke için üretmeden tüketmek ve de yabancıların geliri olduğu için ülke gelirini azaltır.

Meşhur < (y)="" gelir="(C)" tüketim+(ı)="" yatırım+(x-m)cari="" denge=""> formülünde parantez içinin eksi olması toplam geliri (Y) azaltır. Ancak cari açık yatırım harcaması olsaydı o zaman üretmeden tüketmek olmayacaktı ve ülke içi yatırımları (I yı) cari açık (parantez içi eksi) kadar büyütecekti. Bu nedenle cari açığı büyümenin ve yatırımların sonucu gibi göstermek her zaman doğru değildir.

Türkiye için bir zamanlar bu sebep sonuç ilişkisi doğru iken son iki yıldır doğru değildir. Son iki yıldır zaten büyüme küçülüyor cari açık artıyor. Yani yatırım oranı küçülürken cari açık büyüyor. Yatırımlar büyüdüğü için cari açık büyümüş olsaydı büyüme hızımız küçülmezdi. Bu da son iki yıldır dışarıdan sağlanan tasarrufların nette tüketime giden harcamalara sarf edildiğini, boğazımıza geçirdiğimizi göstermektedir.

Sebep sonuç sıralamasında üretmeden ucuz ithalat ile tüketimi üretimden (gelirden) daha fazla artırdığımızda hem tasarruf azalmasına, hem de cari açık artışına nasıl sebep olunduğunu denklemde bir örnekle gösterelim. Sonuçta toplam tüketim bu şekilde arttığında, toplam tasarrufun bile daha da azalabileceği, bu nedenlerle toplam tüketim ve yatırımlarını (C+I yı) yatırım azalmasına rağmen karşılayamadığı için cari açık verilebileceği gösterilecektir. Cari açığın borçlanıp boğaza geçirilmesi hali gösterilecektir.

Örneğimizde, Y = C+I+(X-M), denkliğinde birinci dönemde değerler 1oo= 85+ 20+ (-5) yani cari açık (-5) olsun. İkinci dönemde ise değerler 104= 95+ 18+ (-9) olduğunda görüldüğü gibi yatırımlar bir önceki döneme göre 2 azaldığı halde cari acık büyümüş -5 den -9 a çıkmıştır. Yani sebep yatırımlardaki büyüme değildir. Sebebi ithal yoluyla tüketimdeki artıştır. Gelir 4 arttığı halde tüketim 10 artmıştır ve aradaki gelir artışını aşan tüketim artışı (yani üretim artışından fazla tüketim artışı nedeniyle ortaya çıkan 6 birimlik tasarruf azalışının 2 birimi yatırımlardaki azalma ile 4 birimi de yabancıların tasarrufunu daha çok borçlanarak cari açığı 4 birim daha da artırmak yoluyla karşılanarak tüketilmiştir. Burada gerek tasarruftaki ilave yetersizliğin (azalışın) gerekse cari açıktaki artışın sebebi yatırımlardaki artış değil tüketimdeki artıştır. Son iki yılda Türkiye’deki durum-cari açık böyle bir durumdur.

Bu nedenle ben bu duruma çocuklarımızı borçlandırarak, sömürerek sahte cennet yaratılması diyorum. Bu ucuz ithalat yoluyla cari açığı körükleyen önemli faktörlerden biriside yüksek faiz –düşük kur politikasıdır.

Elbette cari işlemler açığı tartışmalarında faiz-kur dışındaki yapısal sorunlara da yoğunlaşılmalıdır. Ancak yüksek faiz –düşük kur politikasının ucuz ithalat tüketimini, borçlanarak üretmeden tüketmeyi teşvik ettiğini, iç tasarrufları daha da azalttığını, bu arada ucuz ithalatın dahili üretimi de boğarak milli gelir artışını da ters yönde etkileyerek tasarruf açığını iki yönden giderek büyüten, kendi kendini besleyen olumsuz bir sürece dönüştüğünü hiç göz ardı etmemek gerekir.

İthalatımızın %80 inden fazlası hammadde yarı mamul ve tüketim malıdır. Yani neticede tüketim için kullanılmaktadır. Sadece 30 milyar doları yatırım malıdır ki bu da yıllardır birikmiş yatırım teçhizatının aşınma payını, yani yenilenmesini bile karşılamaz. Aşınma payı yani amortismanda net yatırımın hesaplanmasında brüt yatırımdan düşülmesi gerektiği, tüketim malları üretimine sarf edilen bir girdi olduğu hatırlanmalıdır.

Neticede bizim cari açık mevcut haliyle yabancıların tasarruflarının Türkiye’de yatırıma dönüştürülmesi değildir, net yatırım yaratmamaktadır, yabancıların tasarruflarının tüketime harcanmasıdır. Eğer yıllardır süren cari açık yabancıların tasarruflarının yatırıma dönüştürülmesi olsaydı biriken bu yatırımların üretime geçmesi ile bizde artık Asya ve Avrupa ülkeleri gibi cari açığı kapatmış olurduk, en azından büyümez küçülürdü.

Dr. Hamit BOZKURT
Eski Maliye Müfettişi

 
Toplam blog
: 54
: 1229
Kayıt tarihi
: 08.08.08
 
 

1950 yılında doğdum, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 1974 mezunuyum. 1986 yılında Gazi Ün..