Carlos - Lugano A.Ş.

Fenerbahçe için bugünkü karşılaşma hem son sekiz lig maçında tam yirmi iki puan alıp ligde üçüncü durumda olan bir takımla oynandığı hem de kötü başlanan sezonda iyi oynayarak kazanılmış bir derbi başarısının devam edip etmeyeceğini göstermesi bakımından önemliydi. Sarı lacivertliler her ne kadar maçın ilk bölümünde iyi sinyaller vermese de özellikle golden sonra maçın kontrolünü eline geçirdi ve adeta rakibine pozisyon vermeden maçı tamamladı.

Bakıldığında Fenerbahçe ligimizin en çok gol atan takımlarından biri. Mamafih sarı lacivertliler son iki karşılaşmada rakip filelere tam altı gol bırakmayı başardı. Ancak bu gollerin sahipleri Güiza ya da Semih değil savunma veya geri orta saha oyuncuları oldu. Diğer taraftan bu iki karşılaşmaya bakıldığında Fenerbahçe'nin rakiplerine yok denecek kadar az gol pozisyonu verdiği görülüyor. Bu iki veriden çıkan sonuç şudur ki: Fenerbahçe son iki lig maçını hücum değil savunma yaparak kazandı. Bu maçlarda öncelikle rakibini durdurmayı başaran sarı lacivertliler duran top ya da rakip savunmanın hatalarından buldukları gollerle sonuca gitti. Elbette hücum oyuncularının vasatı aşamadığı maçlarda alınan bu galibiyetlerde maçların Kadıköy'de olmasının da çok büyük rolü var. Nitekim Kadıköy ekibinin deplasman karnesindeki tek geçer not hala son saniyede kazanılan Kocaelispor maçı. Bu nedenle önümüzdeki hafta oynanacak Ankaragücü maçında ortaya konacak futbol ve alınacak netice sarı lacivertliler için işlerin tam olarak yoluna girip girmediği konusunda daha sağlıklı bir fikir verecek. Bu yüzden de bu karşılaşmanın büyük önemi var.

Fenerbahçe'deki gözle görülür düzelmenin en büyük nedenlerinden biri takımın Aragones'in beklentisi doğrultusunda çok ve isabetli pas yapabilmesi oldu. Geçen hafta da belirtmeye çalıştığım gibi İspanyol çalıştırıcının futbol mantalitesinde kısa ve isabetli pasların büyük önemi var ve gerek antrenmanlar gerekse takımın yükselen morali ile birlikte Fenerbahçeli oyuncular hocalarının bu ve buna benzer isteklerini gün geçtikçe daha iyi yapabiliyorlar. Bu durum da tecrübeli teknik direktörün takım üzerindeki kontrolünü gün be gün artırıyor.

Carlos ve Lugano

Derbide üçüncü golle sonuçlanan ve büyük ölçüde maçı sona erdiren golün aynısı bugün de Ankaraspor'un Kadıköy'deki puan umutlarını bitirdi. Bu gollerde usta Brezilyalı'nın etkili vuruşları kadar Uruguaylı stoperin takipçiliğinin ve isteğinin de altını çizmek gerekir. Özellikle golcü oyuncuların formsuz ya da sakat olduğu dönemde bir taraftan savunmadaki asli görevlerini başarıyla yapıp diğer taraftan da takımın hücum gücüne güç katan bu iki oyuncu hiç şüphesiz alınan üç puanlarda başrolü oynadı.

Ankaraspor

Mavi beyazlıların bugün Kadıköy'de ortaya koydukları futbol, Aykut Kocaman'ın ekibinin ligdeki konumunun asla tesadüf olmadığını gösterdi. Özellikle maçın ilk bölümlerinde ve gole kadar, Kadıköy'de oynamalarına karşın maçın kontrolünü ellerinde tutan ve önemli pozisyonlar kazanan Ankara ekibi Trabzonspor ile birlikte ligde en iyi takım oyunu oynayabilen ekip görünümünde. Başkent ekibi özellikle çok koşan ve rakibe baskı yapabilen orta sahası ile ön plana çıkıyor ve özellikle Neca'nın yokluğunda son vuruşlarda eksik görünen Ankaraspor Portekizli futbolcunun takıma katılmasıyla bu eksikliğini giderecektir. Bugünkü maçta alınan yenilgiye aldırış etmeden aynı mantalitede devam etmeleri durumunda mavi beyazlıların ligi ilk beşte bitirmesi hiç de sürpriz olmaz.

Alexsiz Fenerbahçe

Bugünkü galibiyet ister istemez akıllara şu soruyu getiriyor: Fenerbahçe Alexsiz daha mı iyi? Bu soruya yanıt verebilmek için Alexli ve Alexsiz Fenerbahçe'nin nasıl bir görüntü verdiğini tespit etmek gerekir. Kısaca söylemek gerekirse Alex olduğunda Fenerbahçe daha iyi hücum, olmadığında ise daha iyi savunma yapabiliyor. Bakıldığında son iki maçta Fenerbahçe -altı gol atmasına karşın- neredeyse gol pozisyonuna girmedi; diğer taraftan da (hemen hemen her maçta gol yiyen sarı lacivertliler) bu iki maçta rakiplerine gol şansı vermedi.

Ancak bu durumun yanıltıcı bir yönü var zira Fenerbahçe'nin daha iyi savunma yapması için illa Alex'in değil, her zaman söylenen Alex, Semih, Güiza üçlüsünden birinin kenarda olması gerekiyor. Alex'in olmadığı maçlarda takımın hücum hattının yaşadığı zorluklar düşünüldüğünde ise bu üçlüden kenarda oturması gereken son ismin Brezilyalı yıldız olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.