Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '07

 
Kategori
Spor
 

CARLOS’CUĞUM Bİ KOŞU SU KAP GEL

CARLOS’CUĞUM Bİ KOŞU SU KAP GEL
 

CARLOS’CUĞUM Bİ KOŞU SU KAP GEL!

Roberto Carlos’un yaptığı iddia edilen sulu şakanın aslını açıklıyorum şimdi sizlere. Kayserispor-Fenerbahçe maçının bilmem kaçıncı dakikasında oyun durmuşken yardımcı hakem Hüseyin Fidan, Roberto Carlos’a “Carlos’cuğum, ayıptır söylemesi maçtan evvel pastırmayı çok kaçırmışım. Bi koşu su kapta gel” der. “ Peki abiii” diyen Carlos, dünyanın en hızlı sol kanat oyuncu unvanıyla gidip suyu sahadaki amirine getirir. Ancak gaddar amir bu seferde “Yav Carlos, bu Kayseri de çok soğukmuş. Sana zahmet bide tarçınlı salep getir” deyince Carlos çileden çıkar ve “ahanda sana salep” şeklinde suyu boca eder Hüseyin Fidan’ın üzerine. E tabi yerseniz…

Reklâm yıldızı Carlos’umuzun başından geçen olay tabii ki böyle değildi. Ama şimdi düşünün bir, hakemsiniz ve oyuncunun birisi maçın ortasında kalkıp sizin üzerinize art niyetli olduğuna inandığınız bir şekilde şişeyle su döküyor. International Board kuralları bu konuda açıktır. Sahada, oyunculardan birisi böyle bir cüreti işlediği an, cezası direkt kırmızı karttır. Siz ne yapıyorsunuz? Maç esnasında bu aşağılanmayı içinize atıp, maç sonunda “ben sana küstüm, elini sıkmam” diyorsunuz. El insaf Ulu Türk Hakemliği. Bu coğrafyadan belki bir Roberto Carlos çıkaramadık şimdilik ama Dünya Kupalarının ilk kırmızı kartını gösteren Doğan Babacan’ı çıkardık seneler evvel. Çocukça tavırlarla hakemliği ancak “Benim babam, senin babanı döver” noktasına taşırsınız ki, gelinen noktada odur zaten.

Maça dönersek…

Hafta arası oynadığı Şampiyonlar Ligi maçındaki arzulu ve başarılı futboluyla içimizi ısıtan Fenerbahçe, dört gün sonra çıktığı Anadolu bozkırının soğuğunda Kayserispor’a teslim oldu.

Aslında karşılaşmayı yorumlamadan önce Turkcell Süper Liginin, dolayısıyla da yara bere içinde geçirdiğimiz 2007/2008 futbol sezonunun bir küçük panoramasını yapmak gerekiyor.

Federasyon krizi, Ulusal Takım krizi, Fatih Terim krizi, hakemler krizi, vs.vs… Özetle “Krizler Liginin, kerizler çoğunluğu” olarak durumumuzdan felaket keyif alır gibi bir halimiz var. Hal böyle olunca, bu durumdan vazife çıkarmamakta mümkün olmuyor.

Kayserispor-Fenerbahçe maçında, lideri yakalamayı dert edinen iki takım vardı sahada. Yanlarında da futbolu çileden çıkarmaya yeminli 3 hakem! Birinci golden itibaren başlayan hatalar manzumesini, bitiş düdüğüne kadar defalarca izledik hep birlikte. Nereden bakarsanız bakın olumlayabileceğimiz hiç bir tavır göremedik hakemlerde. Her iki takımada, her an kıyabilecek bir yönetim sergilediler ve sonunda bedeli ödeyen takım Fenerbahçe oldu.

Zico’nun sahaya sürdüğü 11 gayet doğruydu. Genelde Alex’in oyundan çıktığı anlarda yerine oynamasına alıştığımız Ali Bilgin’in de sakatlanıp kadro dışı olmasından dolayı o bölge mecburen Deivit’in oldu. Bir başka değişiklik ise Appiah’ın uzun zaman sonra ilk kez direkt sahada olmasıydı. Başlama vuruşundan sonra ortada dolaşan maçta Semih, 17. dakikada açık ofsayt bir golle Fenerbahçe’nin skor üstünlüğünü sağladı. Ardından hatalı sarı kartlar Edu’nun 28. dakikada oyundan atılmasına sebep oldu. Çapa pozisyonunda oynayan Deniz Barış, bu dakikadan itibaren Edu’nun yerine çekildi. Ancak, kendi kalecisiyle çarpışıp sakatlanacağını Zico dâhil kimse bilemezdi. Yasin Çakmak bu boşluğu doldurmak için sahaya girse de yapabileceği çok şey yoktu.

Kayserispor, Edu’nun atılmasından sonra doğal olarak baskı kurdu rakibine. Geçen haftanın sürpriz gölcüsü Mehmet Eren, sonradan girdiği oyunda sadece galibiyeti getiren golleri değil, Kayserispor’un lig’de ki inatçı duruşuna da bir perçin attı.

Maçın başından sonuna kadar yaşanan futbolcu didişmelerinde hakem Oktay Demiray’ın sadece bir kez kartına başvurması, hem oyundan çığırından çıkmasını hem de oyuncuların köpeksiz köyde değneksiz gezmelerini sağladı!

Bir başka konu ise, Fenerbahçe’nin Avrupa’da oynadığı oyun ile Türkiye liginde oynadığı oyunun kalitesindeki büyük farktı. Şampiyonlar Ligindeki rakiplerine karşı, zekâ ve beceri dolu oyunuyla kök söktüren Fenerbahçe, Türkiye’de taraftarlarına ve futbolu sevenlere neden bu haksızlığı yapıyor bilemiyorum? Oysa taraflı tarafsız hepimiz Fenerbahçe’nin Avrupa’da oynadığı oyunu seviyor ve ligimizde de görmek istiyoruz. Umarız Fenerbahçe bu dileğimizi yerine getirerek dibe vuran futbolumuzda, biraz olsun keyif alacağımız maçları bizlere izleme şansı tanır.

Maçın sonuyla birlikte Fenerbahçe yönetiminden Mahmut Uslu’nun sert açıklamaları düştü haber bültenlerine. Haklı olarak konuştuğu şeyler için bir eleştiri yapmak doğru olmaz ancak benim takıldığım başka bir konu var. Mahmut Bey “ 5,10 tane hakemin ayıklanması lazım” diye bir söz sarf etti. Tepeden tırnağa kadar kirlenen futbolumuzda, hakemler kadar yöneticilerinde sorumlu olduğu göz önündeyken niçin ayıklanan sadece hakemler oluyor merak ediyorum.

Özetle anlaşılmıştır ki Roberto Carlos gerçek bir reklâm yıldızıdır. Ama Turkcell Süper Liginde ki Federasyon, hakemler ve kulüp yöneticilerinden oluşan başaktörlerde en az Hollywood filmlerinde oynayabilecek kadar yetenekliler.

Not: Maçın bir anında hakem Oktay Demiray, zaman çaldığına inandığı bir Kayserispor’lunun uzattığı topu tokatlayarak yere attı. Aynı tavrı sergileyen bir oyuncunun alacağı ceza oyundan ihraçken, orta hakemin bunu yapmasının cezası sizce ne olmalıdır?

Hakem hocalarımızdan bu tavrı değerlendirmelerini bekledim ancak takip ettiğim kadarıyla bir ses çıkmadı. Bu konuyla ilgili fikirleri olan okurlarımızın erkuttekin@birgun.net adresine yollayacağı cevapları bekliyorum. Yazdıklarınızı yine buradan sizinle paylaştığımda ortak kanaatimizin ne olduğu da böylelikle belli olacak.

 
Toplam blog
: 19
: 618
Kayıt tarihi
: 13.05.07
 
 

BirGün gazetesi spor yazarıyım. Aynı zamanda 96.6 frekansından yayın yapan Yön Radyo'da her Salı ..