Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '15

 
Kategori
Magazin
 

Çarpık Popülerizm ve Klass İnsanlar...

Çarpık Popülerizm ve Klass İnsanlar...
 

Son 2-3 yıldır işlerimden fırsat buldukça cemiyet hayatının önemli davet ve organizasyonlarına katılmaya çalışıyorum. Türkiye gerçekten bu konuda biraz tuhaf diyebiliriz:) Herkes kendini sosyetede bir yerde görüp inanıyor... Her magazin kanalında çıkan, gazetede veya dergide çıkan kişi kendini ünlü zannediyor...

Bunu şöyle özetlemek gerekir, Türk halkı Demet Akalın ile Vuslat Doğan Sabancı'yı aynı kefeye koyan bir toplum :) Neden mi? İkisi de televizyonda çıkıyor. Hatta tam tersi, Demet daha fazla tv'de çıktığı için daha sosyetik gibi gözüküyor. Ne diyebiliriz ki buna. Maalesef ki ülkemizde halen daha cemiyet hayatı ile sahte şöhret hayatı aynı gibi gözüküyor. 

Şimdi bir durup düşünmek gerekiyor, her gün gömlek gibi sevgili değiştiren, magazin kanallarında argo konuşan ve hat hüt konuşan bir sanatçının ülkemize ne gibi faydası olabilir? Yeni yetişen gençler, bu kanalları izleyerek büyüyorlar ve sonra çarpık bir toplum yetişiyor diye tv kanallarında bas bas bağırıyoruz. Sevgilisiyle sarmaş dolaş gözüküp, sonrasında tv ekranlarında küfürlü/dayaklı kavgalar yapıp, bir şey olmamış gibi davranan bir sanatçı arkadaşımızın düşüncesizliğini Türk toplumu çekmekte. Kendisi için avam şeyler çok normal olan bir kişiye, edep ve haya öğretmek mümkün müdür? ASLA! Yaptıkları aylarca magazinden düşmeyip, her kanalda bu olayları izleyen toplumumuz sonra ya karısını/kocasını aldatıyor ya da özendiği hayata sahip olmak için harcanıp gidiyor...

Sanat ve kültür'den uzak olan bir toplumuz, her gördüğümüze ve duyduğumuza kayıtsız şartsız inanıyoruz. Sonra da herkesi cemiyet hayatının önde gelenleri olarak nitelendirebiliyoruz. Dikkat ettiyseniz cemiyet hayatını magazin programları veya gazetelerinde göremezsiniz. Onlar sadece bir kaç dergi ve Bloomberg HT gibi özel mecralarda çıkarlar ve hiç konuşmazlar, güler geçerler...

Asıl yer vermek istediğim yazımdaki konuda cemiyet mecraları. Türkiye'de bu konuda gerçekten başarılı mecralar bulunmakta, ağırlıklı yayın holdinglerinin çıkardığı dergilerde ipi göğüslemiş durumda. Fakat bunların arasında bir tanesi var ki, o gerçekten başarı öyküsü diyebilirim. Yaklaşık 3/4 sene önce bir organizasyonda tanıştığım ve sonrasında bende çok özel yeri olan, değerli arkadaşım Muammer Kapucuoğlu'nu kaleme almak istedim. 

Bu sektörde 0'dan başlayıp, sektörün liderleri arasına girmiş ender bir isim. Üniversite'yi bitirdikten sonra muhabirlikle başlayıp, haber müdürlüğüne uzanan ve 2005 yılında sadece kendi ileri görüşü ve hırsıyla Klass Magazin dergisini kurup, yayına sokup, binbir zorluklarla şuan ki dergi ortaya çıkarmış birisi. Aslında ne farkı var diyeceksiniz değil mi? Farkı; on binlerce çalışanı olan, sektörde gazete, tv, dergi gibi mecraları elinde tutan ve ne çıkartsalar kendi reklamları sayesinde tutturan bir holding arkasında yok. Sadece kendisine güveni olan bir gazeteci kimliğiyle derginin arkasında duruyor Muammer Kapucuoğlu. Şuanda 10 kişilik bir ekiple yüzlerce kişinin işini yapabilen bir kurum. Asıl daha da tuhafı; bu ekip Türk yazılı basın tarihinde bir ilke imza atması benim dikkatimi çekti diyebilirim. 10. kuruluş dönemleri sayısında 1000 sayfalık tek bir dergi çıkartmışlardı! Evet yanlış duymadınız 1000 sayfa!!!

Dergiyi aldığımda ben bile taşımakta zorlandım! Bunun maliyeti, iş gücü vs vs... bunları yazmıyorum bile. Tek başına sadece azmiyle, Türkiye'nin en iyi cemiyet ve sosyete dergilerinden birini çıkaran Muammer Kapucuoğlu'nu tebrik ediyorum. Burada şu konuyu unutmamak gerek. Genelde dergi sahipleri magazinci veya holding patronu olduğu için sadece gezerken veya tozarken görünürler ve de sürekli alem yapan bir imaj çizgisinde olurlar. Fakat Kapucuoğlu böylesine bir ekip ve dergiye sahip olmasına rağmen, büyük küçük müşteri demeden bizzat kendisinin gitmesi, açılışların bir çoğuna gidip, ekibini denetlemesi gibi mütevazi kişiliğiyle de sektörde karakteriyle sevilen ve bu dergide benim haberim olmadan bir yaprak bile kıpırdayamaz duruşuyla, bir basıncı gözüyle alkışlıyorum kendisini...

Neden olayı Muammer'e bağladım hemen onu da yazayım, sanat camiası nasıl kendini cemiyetin önde gelen kişileri arasında görüyorsa, basın camiası da öyle. Bir iki reklam/sponsor alan herkes hemen bir dergi çıkartmaya başlıyor ve adı cemiyet sosyete isimleriyle kurulu oluyor, bu tarz insanlara gerçekten üzülüyorum, bilgi kirliliği yapıp, sektörün enerjisini düşürüyorlar. Herkes kaliteli iş yapamaz. Cemiyet sektöründe de Klass Magazin, bir çok derginin örnek alıp, kıskandığı bir mecra. Keşke herkes o kalitede bir şeyler yapabilse de sektörde güzel şeyler okusak, görsek...

Nitekim, demem o ki, herkes sanatçı, herkes iş adamı, herkes magazinci, herkes dergi sahibi olamaz! Bu sektörde yerini güzel almış kişileri de bırakmak lazım. Meyve veren ağaçları taşlamak yerine, birazda bu ağacın meyvesinden bizde yemeyi düşünsek ne güzel olurdu di mi? 

 
 
Toplam blog
: 17
: 5980
Kayıt tarihi
: 08.01.14
 
 

Tüketici Akademisi tarafından, 2012 yılının sosyal medyanın dahi çocuğu ödülünü almış, Türkiye'ni..