Çatışma sonrası Zihinlerin yeniden İnşası

1984-2013 arası dönem; 30 binin üzerinde insanımızı kaybettiğimiz, kazananı belli olmayan kirli bir mücadele dönemi ve sonuçlarını halen derinden hissediyoruz. Bu süre içerisinde binlerce kez yas tutulan, tüm Türkiye’den binlerce cenazenin kalktığı, yüzbinlerce insanımızın yaralandığı-sakat kaldığı, milyarlarca dolar paramızın “kardeşin kardeşi” öldürmeye harcandığı bir dönem yaşadık. Allah’a şükür ki çatışmasızlığın devam ettiği sekizinci ayda tek bir cenaze ve ölüm olmadan, aramızdaki sorunları daha medeni ve demokratik bir ortamda tartışabiliyoruz. Dünyadaki çatışma bölgeleri incelendiğinde başta; Irak, Afganistan, Somali, Mısır vb. incelendiğinde çatışma sonrası yeniden inşanın, çatışma hazırlığı ve çatışmanın kendisinden daha çok önemli olduğunu yakinen görüyoruz. Çatışma sonrası yeniden inşa yazık ki ülkemizde henüz önemi anlaşılmamış bir kavram. 1984’ten bu yana ölümler üzerinden tartışılan memleket meselelerinin tekrar o karanlık günlere dönmeden sağlıklı bir zeminde tartışılabilmesi, zihinsel travmaların sağlıklı aşılabilmesi, çatışma sonrası yeniden inşa sürecinin çok iyi yönetilmesine bağlıdır. 30 yıllık kirli mücadelenin zihinlerde yaratmış olduğu travmalar, hayal kırıklıkları, şoklar, etnik, coğrafi, mezhepsel bölünmeler ve kimlik bunalımları bu inşa sürecinde önümüze sert birer kaya gibi çıkmaktadır.

Hâlihazırda güzel ülkemizin Doğu ve Güneydoğusu'ndaki hak ve özgürlük taleplerine ilişkin beklentiler, Batısı'ndaki “bölüneceğiz, bölünüyoruz” şeklindeki kaygı ve korkular giderek yükselmektedir. İşte birbirinden beslenen bu iki zıt olgunun yönetilmesi, çatışma sonrası zihinlerin yeniden inşasında kritik öneme sahiptir. Ülkemizin batısına “bölünmüyoruz” diyerek ikna edecek, ülkenin Doğu ve Güneydoğu’suna birlikte yaşama azim ve iradesi aşılayacak yeni sivil yaklaşımlar, çatışma sonrası zihinlerin yeniden inşasına büyük hizmet sunacaktır.