Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çatlak

Çatlak
 

Başlığı okuyunca birçoğunuzun aklına fay çatlakları yani deprem nedeniyle binalarda oluşan çatlaklar gelmiş olmalı. Haklısınız da. Ama benim çatlak diye nitelediğim kafamızda olanlar.

Herkesin kafasında az veya çok, yüzeysel veya derin bir çatlak olduğunu iddia ediyorum. Çatlağı yüzeysel olanlar; işte onlar en keyifli, en mutlu insanlar. Bazılarında ise çatlak yarık tarzında derine iniyor ki bunlar mutsuz, kötü ve çevrelerine zarar veren insanlar. Kesinlikle uzak durmak gerekiyor böylelerinden. Ben de hiç çatlak yok diyenleri hesaba bile almıyorum; onlar umutsuz vaka. Bırakın kendi hallerinde yaşasınlar.

Çatlak kelimesi bir umudu da çağrıştırır bende;

Mecburi hizmetimi Çorum'un Osmancık ilçesinde yaptım. İlçeyi, ortasından geçerek ikiye bölen Kızılırmak nehriyle, pirinç tarlalarıyla, kendine has, dinlendirici, sakin, yaşanılası bir ilçeydi. Yani yirmi iki yıl önce öyleydi. Benim orda yaşadıklarımsa pek hoş değildi. Mutsuzdum... Yine de tutunacak bir dal bulmuştum kendime.

Osmancık'la Çorum arasında, Kırkdilim denilen ve o zamanlar TRT-2' de 22.00 haberlerinin sonrasında heyelan nedeniyle kapalı dedikleri bir yol vardı. O yoldan gidip gelinirdi Çorum'a. Oradan da Ankara'ya. İşte o yolda, Osmancık'tan Çorum'a giderken sağda, yolun üzerine yuvarlanacakmış gibi duran kayalarıyla dimdik ve topraksız yamaçta, kayaların arasında yetişmiş ağaçlar vardı. O kayaları çatlatıp, içinde yetişen ağaçlar.

Benim için yeni olan bir çevrede, birilerine derdimi anlatıp tutunamamıştım... Bu derdin nedeni olan aynı evi paylaştığım ama hayatı paylaşamadığım adam zaten anlamıyordu ve umutsuzluğun derinliklerindeydim. Dibe vurduğum anlarımda işte o kayalarda yetişip büyüyen ağaçları anımsardım; hayata tutunmak adına. "Bir ağaç kadar da mı olamayacaksın?" derdim. Kayaların arasında yetişmiş bir ağaç kadar... Bir ot, bir çalı, bir çiçek değil de bir ağaç.

O zaman da kendime inanıyormuşum demek ki. Şimdi de öyle. Özdemir Asaf'ın "Kendi bahçesinde dal olamayanın biri gelmiş bahçeme ağaçlık taslıyor." dediği gibi, bahçelerinde dal olamayanlara inat kendimi "ulu bir çınar ağacı" gibi hissediyorum.

Ben de fena değilim görüyorsunuz; yüzeysel çatlağa sahip olmak anlamında yani. Sanırım bu sahip olduğum çatlak sayısı birden çok. "Kemal Abi"m de bu yüzden "şekerli" diyor bana. Sanırım iyi bir şey söylüyor.

Kalpleri kaya gibi katılaşmış olanlar, bırakınız bir tohum gelsin yerleşsin ve çiçek açsın yüreğinizde. Bir kalpte çiçek açabilirim diyenler; lütfen siz de gerekeni yapın; tutunun kayaya, çatlatıp yerleşin; çiçek açın...

Sevgiyle kalın...

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..