Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '08

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Çay tarımı ve sorunları

Çay tarımı ve sorunları
 

ÇAY BÖLGESİNDE TARIMSAL YÖNLENDİRMENİN

EKONOMİK VE SOSYAL BOYUTLARI


1.1. Giriş


“Tarımda uygun fiyatlandırma için tarımsal ürün yönlendiriciliği nasıl olmalıdır. Birinci sorumuz bu veya çay üreticisine de demeliyim ki verilen fiyat en uygun fiyat olsun şeklindeki ikinci sorumuz yazımızın konusunu oluşturmaktadır.“Aslında bu sorular, her yıl çay sezonu öncesinde, hükümetlerinde cevap aradığı sorulardır.
Bu sorular günlerce tartışılır, raporlar düzenlenir. İstatistikler yorumlanır, tarafların mütalaaları alınır ve bir karara varılmaya çalışılır.

Diğer taraftan toplumun bütün kesimlerince konuşulur ve merakla beklenen bir gündem maddesi oluverir, Ekonomi ile uğraşanlar iyi bilirler, Bir zamanlar Türkiye, 24 Ocak 1980 Kararları ile tanışmış ve alınan bu kararlat ülke ekonomisinin bütün kesimlerini ilgilendirdiği gibi, bu tarihten sonra, çay bölgesinin yaşamsal kodlarını oluşturmuştur.

24 Ocak kararlarını diğer programlardan ayıran özellik, ekonomide fiyatların oluşumunu ve kaynak tahsisini fiyat mekanizmasına bırakan önlemleri de uygulamaya koymasıdır. Böylece ithal ikamesine dayalı ekonomik gelişme modeli terk edilerek, Dünya fiyatlarını esas alan bir kur politikasına ve dışa dönük bir ekonomik gelişme modeline geçiş gerçekleştirilmiş, dolayısı ile gübre, enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyonlar kaldırılmış, tarımsal destekleme alımları sınırlandırılmıştır.

1.2.Prim Sistemi

Ülkemizde Avrupa Birliğinde uygulanmakta olan bir destekleme yöntemi olan prim sistemine 1993 yılında pamuk ile geçilmiştir. Uygulama daha sonra tütünle devam etmiştir. Çay, fındık, üzüm, tahıl gibi destekleme kapsamındaki tarım ürünlerine yaygınlaştırılması düşünülen prim sistemi henüz deneme aşamasındadır.

Taban fiyatı yerine prim sistemine geçişin en önemli nedeni taban fiyatı politikasında destekçi kuruluşların kötü yönetiminin de sonucu olarak uğradıkları zararın hazineye yükünün azaltılmasıdır. Prim sisteminde, hazine sadece hedef fiyatı ile müdahale fiyatı arasında ki farkı ödemekte, ürün satın almamaktadır.

1.3.Taban Fiyatın Değerlendirilmesi

Şüphesiz ki çay üretiminin ülke ekonomisine olan etkisi yadsınamaz, mamulün hane halkına yönelik değil de pazara yönelik olarak üretilmesi mamulün ekonomik boyutunu ifade etmektedir. Taban fiyatın mamulün üretim miktarının arttırılmaması için çay bitkisinden elde edilen verimin arttırılmasının yanı sıra tarım alanlarının da genişlemesine etki edeceği bir gerçektir,

Taban fiyatın bu etkileri nedeniyledir ki çay tarım alanlarının genişliği had safhaya ulaşmıştır. Yıllardan beri yaş çay yaprağı alımlarında taban fiyat uygulaması, ekim alanlarının bugün destek ürünler olarak ifade edilen turunçgiller, mısır, fındık, üzüm kivi ve buna benzer birçok ürünün aleyhinde daralması sonucunu doğurmuştur. Şimdi ise tarımsal alanlara getirilen sınırlama ile birlikte taban fiyatın ekonomide izlenen program çerçevesinde dengeler gözetilerek verilmiş bir fiyat olduğu ileri sürülse de bu yönü ile incelendiğinde tarım alanlarında önümüzdeki yıllar içerisinde gerileme olacağı izlenimini vermektedir.

Hükümetlerin tarımsal yönlendiricilik programlarının bir sonucu olarak ve bugünkü şekli ile olaya bakıldığında, çay tarım alanlarının genişletilmesinin, bölge insanının kendi irade ve istikametinde olmadığı görülecektir. Ancak olayın ekonomik boyutunu göz ardı edip, sosyal etkileri ile incelediğimizde, yüz seneye kadar yaşayabilen, kök sistemi oldukça dalgalı, zengin damarlı bir bitki olan çay, toprağı kavrayıcı etkisi ile oldukça yağışlı olan bölgede tehdit unsuru olan sel, erozyon gibi afetleri asgariye indirmiştir. Dolayısıyla, bu sosyal felaketin önünü alamayan Karadeniz insanı için bir ümit vesilesi olan çay bitkisi, toprak aşınması ile mücadelenin etkin sonuçları ile bölge insanından olumlu bir yaklaşım görmüştür.

Türkiye’ de çayın başlangıçta yüksek taban fiyatlarla destek görmesi ve zamanla oluşan yüksek maliyetler mamul fiyatın dünya fiyatının üzerinde seyretmesi sonucunu doğurmuştur. Dolayısı ile ihracatı güçleşmiş veya maliyetin altında bir ihraç fiyatı oluşmuştur.

Çay’da tekelin ortadan kaldırılması ile özel sektörün devreye girerek yatırımların oranı önemli oranda artmıştır denilemez. Bölgede Çay kur hala güçlü bir kurum olma özelliğini sürdürmektedir. Genellikle mevsimsel isçi personel alımlarında binlerce insanın umut kapısı olarak görülmektedir. Özel sektör kurumları, eş dost, akrabanın ve bir avuç insanın ekmek yediği bir kapı konumundan öteye geçememiştir.

Daha fazla miktarda yaş çay yaprağı üretileceği ve işleneceği elde edilen gelirin yükseleceği ve çay tarımı bölgesinde çay tarımının sağlayacağı sosyo-ekonomik aktivitenin artacağı hesap edilmiştir. Ancak bu olumlu bakış açısı gerçekleşmemiştir. Aynı yıllara rastlayan, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu illerinde başlayan terör nedeniyle yörede terörle mücadelenin paralelinde bu mücadeleyi destekler mahiyette ekonomik yapının da iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, bir ticari işlem türü olan sınır ticareti ve açık pazar uygulamasının önemli bir role sahip olacağı belirtilerek sınır ticaretinde var olan uygulamalarında kaldırılmasını talep eden mülki amirler ve yörenin ileri gelenlerinin bu talepleri haklı mahiyette görülmüştür.

Bu görüşler doğrultusunda, sınır ticareti teşvik edilerek bu ticari işlem türünün çok kötü bir uygulaması ile karşılaşılmıştır. Bunun sonucu olarak çay kaçakçılığı Doğu Karadeniz insanının ekonomik ve sosyal sıkıntılara düşmesine neden olmuş, ülke ekonomisine de kara para ve kayıt dışı ekonomi olarak yansımıştır. Bu sorun bugün halen devam etmektedir.

Serbest ithalat rejimine göre ithalatı yapılmayan ancak sınır ticareti, yolcu beraberi ve sair yollarla yurda girişi sağlanan siyah çayın bir gıda maddesi olması toplum sağlığı açısından olaya bakılmasını gerektirir. Bu itibarla düşük değer, düşük miktar olarak beyan gibi yollar denenerek girişi sağlanan siyah çayın ülkenin genel talebini karşılayacak ölçülerde pazar alanı ve organizasyonu oluşturulması kayıtlı-kayıt dışı ekonomi ve haksız rekabet sorununu doğurmuştur.

Birleşik kaplar kuralı gibi, kayıt dışı ekonomi büyüdükçe, kayıtlı ekonomi küçülür, başka bir ifadeyle, kayıt dışı ekonomi, kayıtlı ekonominin rakibi durumundadır.

Kara paranın aklanmasında dış ticaret işlemleri ( Bedelsiz İthalat, Sınır Ticareti, Kıyı Bankacılığı, Bavul Ticareti, Serbest Bölgelerdeki Ekonomik Faaliyetler, ) özellikle kamuoyunda hayali ihracat olarak adlandırılan yöntem oldukça sık kullanılan araçlardır. Bedelsiz İthalat ve diğer ithalat işlemlerinde de malların gerçek değerlerinden daha yüksek veya düşük kıymetlerle muvazaalı bir şekilde ithal edilmek suretiyle kara para aklanması söz konusu olmaktadır.

Hükümetçe verilen destekleme fiyatının tek başına özellikle çay tarımında dengeleri bozucu bir kıstas olarak kabul edilmesinin söz konusu olamayacağını, fiyatlandırmanın en uygun fiyatlandırma olarak üretici tarafından benimsenmesi gereği daha birçok problemle birlikte söz konusu problemlerin ortadan kaldırılması halinde mümkün olabileceği kanaatindeyim.

1.4. Sonuç

Her yıl nisan ayında açıklanan başfiyat, Doğu Karadeniz illerinde çay ve fındık alanlarının sınırlandırılması veya bu tarımsal ürünlerin sökülerek yerine alternatif ürün üretecek çiftçilere, elde ettikleri gelir farkının ödenmesi gibi yönlendirmeler ve bu teşvikin çay bölgesinde bir tarımsal politika olarak benimsenmesi mümkün görülmüyor. Zira civar illere nazaran çok yüksek yağış alan Rize’nin coğrafyasından kaynaklanan engelleri mevcuttur. Çayda alternatif ürün çayın bizatihi kendisidir. Doğu Karadeniz coğrafyası imkânlarını bölge insanına alabildiğince sunmuştur. Yöre insanı da bu tercihini çay bitkisinden yana kullanmıştır.

Çay bölgesinin sorunları konusunda başlangıçta sorumluluk almış olanların bu yörede öngördüğü hedeflerle asla uyuşmayan sonuçlara ulaşıldı. Hayvancılıkta kullanılan düz otlak alanların aleyhinde genişleyen çay alanlarının hayvancılığı ortadan kaldırarak zaten bölgede kıt olan arazinin geçimini zar zor yörenin imkânlarıyla sağlayan düşük gelirli yöre insanının göç ederek büyük şehirlerde geçim temin etme arayışına sevk etmiştir. Çay bölgesinde, geçmişten bu yana hizmet vermiş olanların bu potansiyellerini yeni nesillere tam aktarıldığı kanaatinde dağîlim. Bırakılan tarımsal zenginliğin daha ileri adımlar atarak bugünün modern tarım yöntemleri kullanılarak yeni çelik üretimiyle verim yaşını tamamlamış çay bahçelerinin tesis edilmesi zorunlu hale gelmiştir. Alternatif ürün yetiştirme yönündeki il tarım müdürlüğü teşvikleri sağlanırken bilinçli gübre kullanımının ne derece doğru yapıldığının kesin sonuçlarına ulaşılmış mıdır? Toprak yapısının analizi, organik tarımın teşvik edildiği bir ortamda ne derece önemli hale geldiği gerçeğini ön plana çıkarmıştır. Ekonomide ticari başarılar yakalanabil mi? Uluslararası pazarlara yönelik tanıtımlarda Rize Serbest Bölgesinin sağladığı avantajlar kullanılabiliyor mu? Yeni pazarlara ulaşma, ulusal pazarın tamamına, dış dünya pazarlarına serbest piyasa koşulları içerisinde büyük bir kararlılıkla rekabet edebilecek bir seviyeye ulaşılabildi mi? Bir düşünelim!

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..