Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '12

 
Kategori
Mizah
 

Çayın eski tadı neden yok ?

Çayın eski tadı neden yok ?
 

Eskiden çay protein ihtiva ederdi


Bu yazıyı okuyunca, bilmediğiniz ne kadar da çok şey olduğuna şaşıracaksınız...

Gıda nizamnamesinin yürürlüğe girmesiyle paketlere besin değerlerinin yazılması zorunlu kılınır. Çay firması ürününü analiz ettirir. Sonuç şaşırtıcıdır. Şu kadar potasyum, bu kadar mineral, filanca kadar flor ve dikkkaaat!... Kayda değer oranda protein.

 Yetkililer şaşırır, yahu çay denilen şey düpedüz ot, protein de nereden çıktı?

 İşin aslı sonradan anlaşılır…

Bilirsiniz, bodur bir bitki olan çay, filizlenen yapraklarının muhtelif işlemlerden geçirilmesiyle bardaklarımıza ulaşır. Lezzeti nereden gelir? Bitkinin özünden elbette, ama başka şeyler de var…

Eskiden yapraklar çay alım evlerine teslim edilirken, sepetlerin içinde bir de sürüngen gizlenirdi: Angola…

Yok yok, bu angola, bildiğimiz Afrika ülkesi Angola değil; Karadeniz’de zehirsiz yılana angola denir. İnsandan kaçmaz, sevimlidir… Eline alıp sevenler bile çıkar.

Bu sürüngen bazen çay sepetleri içinde alım evlerine, oradan da fabrikalara ulaşırdı. Orada yapraklar ince ince doğranırken arada angolalar da dilimlenerek çaya karışırdı. Ha, bir de koğlit elbette. O da ne diye soracaksınız. Salyangoz efendim, bildiğiniz salyangoz. Karadeniz’de koğlit deniyor. Angolayı belki ama salyangozu ayıklamak neredeyse imkânsızdı. Her yaprağın arkasına tek tek bakmak icap ederdi. İşte bu ikili –angola ve koğlit- çaya hem renk verirdi hem de lezzet. Tavşan kanı filan hikâye, işin aslı yılan ve salyangoz kanıdır…

Şimdilerde angola ve salyangozları ayıklayan teknolojiler geliştirmişler… Çayda eski tadın kalmamasının sebebi budur işte…

Hani, ünlü kahve zinciri, kahvelerinde kırmızı böcek kullandığını itiraf etmiş ya; nankörlük etmeyin, size leziz kahveler sunmaktan başka niyet yok.

Hikâyeyi bilirsiniz… Padişahın biri, bakar ki askere çıkan hoşaf yağlıdır. Araştırır, meğer sebep pilav ve hoşafta aynı kepçenin kullanılmasıdır: Hoşafın yağlanmasını önlemek için, her iki aşa ayrı kepçe aldırır. Artık hoşaflar pırıl pırıldır. Ama başkaldırmak için gerekçe arayan yeniçeriler bu defa hoşafı bahane ederek kazan kaldırır, sarayı kuşatır: Hoşafın yağı kesildi… Hoşafın yağı kesildi… (Deyim oradan gelmektedir.)

Sıra bizde, açalım pankartları, Meclis’e yürüyelim: Proteinsiz çay istemiyoruz… İstemiyoruz…

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..