Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '14

 
Kategori
Güncel
 

CB Adayının ismine saldırının dayanılmaz aymazlığı

CB Adayının ismine saldırının dayanılmaz aymazlığı
 

Sophie Scholl


Konuya ilişkin görüşlerimi lafı uzatmadan sıralıyorum:

1) Türkiye Cumhuriyeti 10 Ağustos seçimleri öncesi siyasi tarihinin dönüm noktalarının birisinin eşiğindedir. Ya parlamenter demokrasinin öğrenilmesine ve sindirilmesine devam edilecek ya da düşünceyi ifade özgürlüğüne, en azından bir faniye bahşedilen siyasi ömür boyunca veda edilip edilmeme savaşı verilecek. Bunun boş bir vehim olduğunu kimse söyleyemez zira adaylık açıklandıktan önce ve sonra yapılan konuşmalarda bunun sinyalleri açık açık veriliyor. Teslim edilmelidir ki bu anlamda bir samimiyetsizlik ya da popüler tabirle takiye mevcut değildir.

2) Ayan beyan ortada olan bir diğer büyük tehlike de; tarihsel, ekonomik ve sosyo psikolojik nedenlerle "tek adam rejimi"ne biata hazır olan milyonların mevcudiyetidir. Bu cephenin oluşumunun temelinde haklı olan bazı somut durumların irdelenmesi ve siyasi karşılık bulması önemli ancak bugün için ikincil bir tartışma konusudur.

3) CHP, MHP ile parlamenter demokrasinin unsurları olan diğer parti ve sivil toplum kurumları, hatta çözüm sürecinin siyasi baskısı altında bulunan HDP dahi tarihi siyasi sorumluluklarının gereğini yerine getirerek destekledikleri adaylarını açıklamışlar ve en azından seçimin ilk turunda "tek adam"a geçit vermemek üzere politika belirlemişlerdir. Bu girişimin gerisinde vesayet özlemi olduğuna dair, tek adamın propaganda sorumlusunun açıklamasına yanıt, toplumun ve rejimin tüm kurumlarının nasıl bu denli kısa sürede bir tarafta toplanırken kendilerinin diğer tarafta kaldığını sorgulamaya davetten ibarettir. Vesayetin alternatifinin "tek adam rejimi"ne biatı dayatmak olmayacağının bu avaneye toplumca belletilmesi zamanıdır. Tek adam rejiminin kendi vesayet sistemini adım adım kuracağını, kurmakta olduğunu ve bunun sonucunun en hafifinden toplumda nihai olarak kaosa ve çöküşe yol açacağını görmemek ancak kısa vadeli görüşün ve/veya bakışın gözü perdelemesiyle mümkündür. Bu ülke bir 12 Eylül Referandumu ayıbı daha yaşamamalıdır.

4) Böyle bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti'nin temelde demokrasiyi kıblesine alan kuruluş felsefesine ve örseli rejimine karşı yapılabilecek en büyük kötülük, bu tarihi dönemecin ayırdına varmayı bilinçli veya bilinçsiz reddederken bir adayın ismi ve kariyeri üzerinden tartışma açarak seçmenleri sandığa gitmekten ya da geçerli oy kullanmaktan caydırmaya yönelik propagandaya hizmet etmektir.      

5) Artık söz konusu olan;  “Atatürkçü”lük, muhafazakarlık, “İslamcı”lık, laiklik, “Türkçü”lük, “Kürtçü”lük, solculuk, sağcılık, ya da emekten yana, sermayeden-serbest girişimden yana olmaya dair siyasi fikirlerin çatışması değil, evrensel bir üst değer olan ifade özgürlüğünün giderek artan ölçüde tehdit altına girmesi olasılığının ufukta belirmiş olmasıdır. Oligarşik, totaliter, otokratik ya da teokratik rejimlerde farklı siyasi fikirlerin hiç bir kıymeti harbiyesinin olmayacağını, esamelerinin dahi okunmayacağını yerel ve küresel tarih bize defalarca kanıtlamıştır.

6) Şimdi otoriterliğe ve dolayısıyla "biat cephesi" ne muhalif görünürken destekleme yanlışına düşme zamanı değildir. Tek adama biat cephesinin karşısında ilkeli görünmek adına ya da farklı nedenlerle sağa sola savrulmanın vebali ağır olacak, CB Seçimi sonrasındaki siyasi şekillenmeye de etki edecektir.

Önümüzdeki kısa dönemde belirlenecek olan ülkenin geleceği için, düşündüğünü söylemeyerek vebal altında kalmamak adına durumun bu denli açık ve net ifadesi boyun borcudur.

 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..