Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '13

 
Kategori
Deneme
 

Cehennem Manzaralı

Cehennem Manzaralı
 

Seni, tam da cehennemin ortasında, bir şey yapmadan etrafa bakarken gördüm. Aynı cehennemde bulunuyor, başka yerlerde uğraşıyorduk. Seni gördüm çünkü, seni görmem gerekiyordu ve daha sonra da beni fark edip, senin de beni göreceğini biliyordum ve sana olduğum yerde, bakmaya devam ettim. Sonra da sen beni fark ettin ve bana baktın. Ben de sana bakıyordum, senin bana baktığın vakit. Göz göze geldik. Çok uzun bakışmadık ilk an, gözlerimizi kaçırdık. Birkaç saniye sonra yine, göz göze geldik. Bu sefer daha uzun bakıştık. Sonrasında ise, bir kez daha göz göze geldiğimizde, bakarken bir anlam kazandık ve sen de durdun. Bana baktın. Sen bana durup baktığından itibaren, senin yanına doğru, ayaklarım kendi kendine hareket ediyordu. Yanına geldiğimde, sadece sana bakmaktan başka hiçbir şey istemiyordum. O an, sadece sana bakmak, yanağına dokunmak ve kokunu duymak istiyordum. Sen bir şeyler dedin ama ben bir şey duymamıştım. Sana bakarken ve hiçbir şey duymuyorken, ağzının hareket ettiğini görmüştüm ama neden dolayı olduğu konusunu hiç düşünmemiştim. Sonra sesini duydum. Ne dediğini anlamamıştım ama sesini duymuştum ve ben de sana ” Çok güzelsin ve yüzüne dokunmak istiyorum” demiştim. O an aniden susmuş, bana şöyle bir bakmış ve yüzüme doğru yaklaştığın, bel bölgemde olduğun sırada, yüzünde hafiften bir tebessüm oluştuğunu fark etmiştim ve yüzüme bakıp ” önce eldivenlerini çıkar ” diye yanıt vermiştin. Ellerime bakmış ve eldivenlerimin olmadığına hemfikir olmuştum. ” Senin için her şeyimi çıkarabilirim ” demiştim sana ve sen bana doğru bir adım atıp, ” sevişmeden önce de bir şeyler yapabiliriz ” diye bir şeyler söylemiştin. O an, cehennemde en güzel ne yapılacaksa, onları beraber yapmaya başladık. Ne bir gün değişimi söz konusuydu ne de  olacağını umduğun herhangi bir şey. Sadece oradaydın ve bir şeyler yapmak istediğinde, bir şeyler yapabilesin diye sırf, buluyordun. Gidiyordu bir şekilde… Yanında, bir şeyleri yaparken sıkılmadan durabildiğin, yanında diye  iyi hissettiğin birinin, yanında olması, hayır diyemeyeceğim şeylerden. Neden diyeyim ki, istiyorum. Vardı, yanımdaydı ve yapıyorduk. Ne kadar basit ve ne kadar da az bulunuyor. Soruna bak. Herkes de kendini  çok özel ve olağanüstü zannederken ve böyle bir çoğunluğun içinde, aslında olması beklenen ya da olduğunu  söyleyen  oransal olarak, başka yerde durmasından ötürü, kafa karışıklı, kana zehir gibi karışıyordu ve kimsenin de kafası gerçekten güzel değildi. Herkesin aynı şeyler için yanıp tutuştuğu yerde, bir türlü yanımızdaki boş koltuğu dolduramıyorduk ve kimse suçluyu merak etmiyor ve devletler faili meçhul cinayetleri hala, lanetlemeye devam ediyor. Cehennemdeyiz. Cehennemde, yalnızız ama tüm yalnızlığımız, körlüğümüzden kaynaklı. Belki de başka yerlere bakmamızdan. Bakıp da gördüğünde, bir daha bakmak istiyor ya da bir daha görmek istiyorsun ve yapıyorsun.  Yapamamaktan dolayı, iç kanamalar sonucu  yok olan bir sürü canlıdan dolayı, kalabalık olmaya başlıyor, bulunduğun yer. Seni, sokakta yürürken eve doğru… Yanından geçtiğim bir arabanın içinde, bana bakan bir kadının gözlerine  bakıp, adımlarımı atmaya devam ederken ve bir kez daha bakmak için, arabanın içine  bakıp, gözlerinle denk geldikten sonra ve oradan yürüdükten, 20-25 saniye sonra, arabanın içinde kendini patlatan bir inançlı militanınkiyle, karşılaştıramayacağım. Denemediğimiz ne varsa, dehşetin kucağında, tüm çığlıkların ve gürültünün içinde ve belki de yapamayacaklarımızda. Hepsinin içindeyken, seni gördüm. Burası, romantizm düşkünlerinin, nostalji manyaklarına hatıralar sattığı dükkanların sokağı. Buradaki herkes çocukluğuna dönmeye çalışırken, ben ilerisi için seninle sevişmeyi düşünüyordum. Kimse benim romantikliğime inanmıyordu ve bunu benden başka kimse bilmiyordu. Sokaktan hep uzak kalarak, başka sokaklarda yollarımı uzatarak, bir şekilde seni buluyordum. Öncesinde de olabilirdi ama olmadı. Romantik değildim ve  pislik bir çirkindim. Seni, bulduğum şeyler arasında, en yüksek yere çıkarmaktan kaçınmıyorum. Bir duyguya tekabül etmeyen kelimelerden ötürü ama bence çok duygusal olan birçok şey dillendirildi, sayende. O kadar rahatsız olmuyordum ki, rahatsızlıklarımın çöplüğü yapmıştım seni ve çılgınca sevişebiliyor, içebiliyor, dans edebiliyor ve kafamızı daha da güzelleştirebiliyorduk. Cehennemdeydik ve yapacak daha iyi bir şeyimiz yoktu. Bu hiç de anormal bir durum değildi. Olduğu kadarını yaşayarak, bir başka olduğu kadar bulup, sonra da başka şeyler bulmakla, geçirdiğimiz zamanların içinde, futbolcu olamadığım için ya da devrim gerçekleştiremediğim için, hiçbir pişmanlık duymuyorken ve pişmanlık duyup, kahrolanlar umurumda değilken, kendimiz olmanın tadını evimde, tüm akşam yemeklerinde, dostlarımla paylaşıyordum. Koca bir ateş ve ızdırap alevleriyle, yakarken, bir yerde zevk almak, günah sayılıyorsa eğer, gerçekten bana karşı da çok ayıp olmuş olur. Seni, kelimelerin kendini anlamlandırmasına doğru attığı adımları izlerken, cümlelerin, sana dönüşmesini izliyorum. Kimseye bir şey söylediğim yok. Bunu bir tek ben biliyorum. Aslında ben de çok romantiğim ve hepinizin gözünden yaş getirebilirim ama, seni ağlatmak istemiyorum ve ağlayan kadın görmekten hiç hoşlanmadığım aklıma, bir kez daha geliyor. Duyunca, hissedince ya da görünce. Kalbinde bir sıkışma hissettiğinde ya da  başka bir şey olduğunda, ne hissediyorsan, yabancı değiliz birbirimize. Öyle de bakmamıştın. Ben de … 

Cehennemdeydik ve hiçbir şey eksilmiyordu, bayıltıcı sıcaktan başka. Daha da yanıyorduk. Daha da acı çekiyorduk. Birbirimize bakıp, birbirimizi isterken, bir yere  kadar yanıp, sonra tekrardan yapacak bir şeyler bulup, yanmaya devam edeceğimiz gerçekliği karşısında, senin durmadan  ve bir saniye bile nefesini tutamadığın anlarındayken, memelerine dokunuyor ve tükürüklerini, tükürüklerimle tanıştırırken, hastalıklı bedenlerin, ektiği tüm güzel tohumların, hasat zamanı yaklaştığında, oluşan heyecan gibi, durmadan, üzerinde olasım varken, yeni bir din kitabına ya da ideolojiye ihtiyaç yokken. İlk gördüğümde ve yanağına dokunmak istediğim de. Her baktıkça yeni bir şeyin aklıma gelmesi, yapmamız. Sonra yine çıplak kalmamız. Güzel memelerine dokunurken ve kulak mememi ısırırken sen, kokunu son kez içime çekip, senden ayrılmak istediğimi söylediğimde oluşacak, o acı ve ızdırabın merakı içinde olmak, bazen aklımı çeliyor. Hep bir mutluluk arayışında olup da bir türlü denk getiremediğimiz yolların tam ortasında, hem de bunun birçok çeşidi varken, oluyorken. Gülüyorken ve güldüğümüzü gösteriyorken. En güzel yerine dokunuyor ve yavaş yavaş ereksiyon oluyorken. Başka bir türlü acının ve ızdırabın merakı içinde, olmak derdinden usanmışken, romantik olamıyorken ve herkesin şairlikten öldüğü bu zamanlarda, beni ne yapsan hoş karşılarım. Ben bir köşede, bakmaya devam ediyorum ve duruyorum. Bir şey olursa, şiir yazıp kendime ağlayacağım, hepimizin yaptığı gibi ve seni, hep gözlerimin önünde tutacağım. Kaybolmayı bilmediğin için….

 
Toplam blog
: 19
: 126
Kayıt tarihi
: 04.10.11
 
 

Bugüne kadar çeşitli sözlüklerde yazarlık yaptım. Kendime ait devrimhaymatlos.tumblr adlı bir blo..