Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '08

 
Kategori
İnançlar
 

Cehennemi satmıyorum!

Cehennemi satmıyorum!
 

Geçenlerde bir blog yazarının bahsettiği cennetle ilgili tartışma bana cehennemin satışını(!) hatırlattı.

Bildiğiniz gibi Hristiyanlık dini ortaya çıktıktan sonra en yozlaşmış devrini 16. yy. yaşadı. Ruhban sınıfı sanattan bilime, ekonomiden siyasete toplum hayatının her alanını etkisi altına almış, din işleri tamamen ticarete dönmüştü.
Yalnız yoksul ve cahil halk değil; krallar, imparatorlar bile din adamlarından korkar olmuştu. Herşey rahiplerin iki dudağı arasındaydı. Parası olana cennetten parsel parsel yer satılıyor, parası olmayanlar ise ne kadar iyi olsalar da cehennemlik oluyorlardı.

Dine karşı işlenen en küçük suçlar bile engizisyon mahkemelerinde işkenceyle, gözlere mil çekmekle, idamla ya da diri diri yakılmayla cezalandırılıyordu. İncil'in Latinceden başka dillere çevrilmesi kesinlikle yasaktı. Latinceyi de yalnız ruhban sınıfının belli sayıdaki üyeleri biliyordu.

İşte o yıllarda, büyük ihtimalle; bu koyu taassubun menfaatlerinin ve gelişimlerinin önündeki en büyük engel olduğunu idrak eden bazı aristokratların da desteğini alan bir din adamı ilk kez mevcut Hristiyanlık öğretisini eleştirme cesaretini gösterdi. Cennetin parsellenip satılmasına, kiliselerde dönen yolsuzluklara karşı çıkan bu rahip kutsal kitapta yazılanların da herkese açıklanmasını savunuyordu. Adı Martin Luther'di.

Teoloji profesörü olduğu Wittenberg Üniversitesini kapısına astığı bildiri yüzünden dinsizlikle suçlandı.

1520'de Papa tarafından afaroz edilmekle tehdit edildi. Luther Papanın bildirisini halkın önünde yaktı. Ölüm cezasına çarptırıldı. Ve yasak olmasına rağmen Kutsal Kitabı Latinceden Almancaya çevirerek büyük bir tabuyu yıkmakla kalmadı, Ortaçağ hristiyanlık dünyasının tüm inançlarını da yerle bir etti.

Rivayet edilir ki; cennetin parsellenip satılmasıyla ilgili yargılandığı davalardan birinde engizasyon yargıçlarına:

'' - Cenneti satıyorsunuz da, cehennemi neden satmıyorsunuz? '' dedi.

Yargıç alay edercesine:

''- Satsak kim alır ki! '' dedi.

''- Ben alacağım, kaç para ise ödeyeceğim.''

''- Para istemez, bedava veriyorum.'' dedi yargıç.
Ve yargıçlar kahkalarla gülerek Luther'e cehennemin tapusunu verdiler.

Mahkeme binasının önünde merakla bekleyen halka aldığı tapuyu gösteren Luther şunu söyledi:

''- Artık cehennemin sahibi benim. İşte tapum. Ve şu andan itibaren Cehennemime hiç kimseyi almıyorum! ''
Halk sevinç içinde bağırıyordu. Artık cennete gitmek için parayla yer almaya gerek yoktu!

Mahkeme binasının üst katındaki odalarından aşağıda olanları seyreden yargıçlar yaptıkları korkunç hatayı ancak o zaman anlamışlardı. Ama artık iş işten geçmişti...

 
Toplam blog
: 36
: 7030
Kayıt tarihi
: 12.12.07
 
 

Elazığ'ın, şimdiki adı Alacakaya olan, ama eskiden küçük bir madenci kasabasında; Güleman'da doğd..