Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '12

 
Kategori
Deneme
 

Ceketimi yağmurlara astım

Ceketimi yağmurlara astım
 

“Ceket,” pantolonu tamamlayan üst giysi. Takım elbisenin üstü. Eskiler, ”setre” derler. Bir, iki, üç ve de dört düğmesi olanlar vardır. Büyük yakalı olan ceketlerin modası geçti. Küçük yakalı olanları modadır. Bazen tersi olur.

Ceketin burjuva olanı, frak galiba. Frenklerden gelme. Birde smokin var, evlenenlerin ceketi. Yani damat işi. Arkadan yırtmaçsız, tek yırtmaçlı, çift yırtmaçlı olanları mevcuttur.

Çeşit çeşit ceket.

Sınıfsal farklılıklara ve zenginliğe göre de biçim alan ceketler.

Bukalemun ceketler.

***

“Kâtibim” şarkısını bilirsiniz.

“Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur/
Kâtibimin setresi uzun eteği çamur”diye söylenen bölümünde, gençler “setre” denince, ne anlarlar bilmiyorum. Birde kâtibimin döneminde, “Üsküdar” çamur içindeymiş, demek ki.

***

Abdülkadir Kalay’ın yazdığı en güzel şiirlerden birisi

“Geziyor,/Şair ceketli adam, geziyor ve yazıyor.” Diye başlar.

 En güzel şarkıların söz yazarı Yusuf Hayaloğlu’na da, “Şair Ceketli Adam” derler.

Bu ceket, başka ceket.

Kâtibin çamur olan setresine hiç benzemez. Bu ceketi herkeste giyemez. Bu ceketi taşımaya, yürek lâzım.

***

Ahmet Kaya, şakaya gelmeyen “yaşam mücadelesinde” kendi bildiği doğruların peşinde koştu ve hedefine ulaştı. Bazıları sevmese de, adı silinmeyecek boyalarla, yazılmayacak sanılan duvarlara yazıldı. O, adam gibi yaşadı ve öldü. Sırtında ceketi yoktu. O ceketini yağmurlara asmıştı.

“Korkmuyorum diyenler en büyük korkaklardır.”

“Korkarım” şarkısının başında okuduğu şiirde, şöyle seslen-mişti sevenlerine.

“gençliğimi kimse bilmez
sakallarımdan çocuk kokusu
ağzımdan ay ışığı fışkırır benim
ceketimi yağmurlara astığımdan beri
tehlikeli şiir okur
dünyaya sataşırım ben”

Bu dünyada ceketine sımsıkı sarılan insanları bir gözleyin. Ceket mi değerli, içindeki insan mı? Ceket nedir ki? Ceketinizdeki lekeden kirden korkmayın. Ceketten kirli yüreklerden korkun. Ölen birisine değil de, “ceketim kan oldu” diyerek, ceketindeki lekeye üzülenlerden korkun.

Ceketini yağmurlara asanlardan korkmayın. Ceketi astıranlardan korkun. Tehlikeli şiir okumak, cesaret ister. Hele Dünya’ya sataşmak, her yiğidin harcı değil. Siz Dünya’ya sataşmazsanız, size sataşanlarla da baş edemezsiniz.

Ceketini amaç görenlerin, sırtı hep çıplaktır.

***

“Ne ceketler gördüm içinde adam yoktu./ Ne adamlar gördüm, üstünde ceket yoktu.” “Mevlana” yaşasaydı böyle derdi belki de.

***

Öyle kumaşlar üretilmiş ki şaşarsınız. Leke tutmayan kumaşlar varmış. Yumurta attınız diyelim. Yumurta cekete yapışmıyormuş. Yapışkan insanlarda, yapışkan olmayan ceketler, ne güzel durur(!). Lekeli insanlarda, leke tutmaz ceketler.

Gelişiyor ceketler.

Ceketler çağ atlıyor.

***

Bir arkadaşım, ilkbaharın başında ceketini bir kahveye asmış. Havalar sıcak olunca unutmuş. Kış gelince aramış ceketini bulamamış. Yokmuş ceket.

Bir kış günü, kahvede asılı ceketini görünce, aldığı yeni ceketi eski ceketinten gizlemiş.

***

Gençliğinde fırtına gibi esmiş bir zampara, hovardalıktan mahkemeye çıkarılmış. Hâkim sormuş.

“Falan evde bulunan ceket senin mi?

“Evet” demiş, uyanık geçinen zampara.

Hâkim;

“Sana altı ay veriyorum” demiş.

Arkadaşı; ”Ceket benim değil deseydin ceza almayacaktın Salaaak!”demiş.

Zampara cevap vermiş.

“Yeni aldığım ceketi kimseye kaptırmam”

Adama bak, ceket için canını verecek.

Okkalı adammış!

***

Gariplerin yorganıdır ceket. Ceket, birazcık soğuktan koruyabilir de, çok güvenmeyin yine de. Ceket başınıza bela olabilir. Dikkatli olmak lâzım. Bir yerde unuttuğunuz ceket, size ihanet edebilir. “Ceketi erik ağacına astım” demeyin. “Ceketimi armut ağacına astım” hiç demeyin. Ceket asmak, adam asmaktan tehlikeli olabilir.

Bir belediye başkanı telefonda, ”ceketini belediyeye astım” demiş arkadaşına. Başına gelmedik kalmamış. Dinlemeye takılan telefonundan, “ceketi niye belediyeye astın?” diye sorular sormuş savcılar, gözaltına alıp, iki gün sorgulamışlar, belediye başkanını..

Belediye başkanıda açıklamış. “Arkadaşın arabasını emanet almıştım. Arka koltukta ceketini unutmuş. Bende arkadaşın ceketini belediyedeki odama asmıştım. Alması için, git belediyeden ceketini al demiştim. Olay bu demiş.

“Ceketi asmaktan” savcı ne anladı acaba?

***

Şimdi ben, telefon ile bir arkadaşı mı arasam. “Ahmet, cebi delik ceketi kahveye astım” desem. Korkarım vallahi korkarım. Töbe! Demem. Cebimi kendim dikerim. Delik cepli ceketin, başıma bela olmasından korkarım.

Ceketimi yağmurlara asmaktan da korkuyorum. Şiir okumaktan da korkuyorum. Dünya’ya sataşmaktan korkuyorum.

Güneşsiz gölgemden korkuyorum. Sırtımdaki ceketin, sırtımdan vurmasından korkmuyorum. Ceketimi gerekçe görenlerden, gösterenlerden korkuyorum.

Biriktiriyorum, korkularımı.

Bir gün korkularım, cesaret doğuracak.

Biliyorum.

Hem de üçüz doğuracak.

Ne yazık ki;

“Ceketsizim şimdi.”

 

 

 

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..