Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '16

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Çekilebilirsin 2016

Çekilebilirsin  2016
 

Sıradaki,  - Sen gel bakalım 2017. Bu yıl yükün çok ağır. Sana şikayetlerimiz yığınla. Geride bıraktığımız yıllardan pek hoşnut kalmadık, umarız seninle  barışın, huzurun ve adaletin olduğu yepyeni günlere yelken açarız.
Aslında yaşımız kaç olursa olsun her yeni yılda aynı heyecanı duyuyoruz.  İyi dileklerimizi, geleceğimizi, dostluklarımızı paylaşıyoruz. Ama ben yine de çocukluğumun ve gençliğimin yeni yıl telaşını çok özlüyorum.
 Yıllarca yeni yıla nasıl girerseniz öyle geçer mottosuna hep inanmışızdır.  O yüzden gecenin güzel geçmesi için elimizden geleni ardımıza koymazdık.:)  Sofralarımız özenle hazırlanır.  Çam kozalaklarını yaldızla boyar süs yapar, kenarı ışıltılı karton şapkaları akşam için hazır ederdik.
 Büyükçe bir tavuk, pilav, soğuk mezeler, kuru yemişler, meyveler ve illaki nane ya da badem likörü eksik olmazdı soframızdan.  Bereket ve bolluk getireceği inancını taşıyan kabak tatlısı da masamızda baş rolde yerini alırdı.
 Televizyon en büyük eğlencemizdi. Hangi dansözün çıkacağı gün boyu konuşulurdu.
 Sevgili Ayfer Tunç "Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" kitabında  70 li yıllara ne güzel değinmiştir. 
Nurhan Damcıoğlu kantolarıyla coşturur, sanat güneşimizle ise beklenen anı yakalardık.
 Ailece 10 dan geriye 9- 8- 7 ……diye sayar, sonrasında sımsıkı sarılırdık huzurla birbirimize.
 Sevginin, mutluluğun, coşkunun vesilesiydi yılbaşı.
 Nedense şimdiki çocuklar gibi değildik, çok çabuk uykumuz gelir, uyumamak için mücadele eder, sonunda bir yere kıvrılır kalırdık. 
Simli, pullu tebrik kartları alırdık sevdiklerimize. Kime hangi kartın uygun olacağını  saatlerce düşünürdük.  Arkasına sıcacık, samimi duygularımızı kendi el yazımızla dökerdik.
Çingenelerin uçları kırmızı toplu demetleri kokinalar, kokinalar diye  sizi almaya ikna eden  satış becerileri  hala gözlerimin önündedir. O kırmızı topların gerçek çiçeği olmadığını,  yeşil dikenli bir dala iple bağlandığını, onun da ne kadar meşakkatli toplandığını bu yaşlarımda öğrendim.
Kestane, sofralarımızın olmazsa olmazıydı. Alev alev yanan soba kestanelerle buluşmayı sabırsızca beklerdi. 
Ya tombala..Bir eğlence kaynağı daha. Diyorum ya her şey daha farklıydı.
 Şimdiki tombalaların  daha modern olması mı o duyguyu engelliyor bilemiyorum ama rakamları kapatmak için mandalina kabuğu koymak bile hoşluktu.  1.çinko 2. çinko derken ufak tefek hileler de olurdu.  Tombala dendiğinde ise çığlıklar, kahkahalar atılır, kaybeden de kazanmışcasına sevinirdi.
Kar sadece sokakta, kartpostalda değil, televizyonumuzda da olurdu.:) 
Aile reisi yarı beline kadar pencereden sarkar, minik anteni dışardan düzeltip, içeriye net mi diye seslenirdi.:)
Milli piyango ise umutların yitirilmediğinin en güzel göstergesiydi.
 Şimdilerde tek değişmeyen şey sanırım  umut kuyruğunun her yıl katlanarak uzaması.
Sunumumuz gibi yepyeni umutların yeşereceği, barışın, huzurun, adaletin sağlanacağı bir yıl olması dileğiyle …
 
  Gelelim bizim yeni yıl ağacımıza, tarifi göründüğü gibi fotoğrafta. Doğranmış kiviler üstündeki yıldızlar elmadan,
(kararmaması için limon suyuna konmuş), ışıkları nar tanelerinden  ve ağacımızın gövdesi de kivinin kabuğundan.
 
Kıymetli okurlarım, yeni yılınız kutlu, sofralarınız da nar bereketinde olsun.