Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çekim yasası, ç.k.m yasası

Çekim yasası, ç.k.m yasası
 

Yıllardır uyguladığım halk arasında çok bilinen batıl inançlar ( kimileri için hurafe) vesilesi ile istemek, yeni ismi ile çekim yasası ile istediğin şeyi kendine çekmek konusundaki her türlü çalışmaları radikal bir kararla bir kenara bırakıyorum.

Meğer yaz çiz boşuna uğraşıyormuş, bilinçaltı korkularımız nedeni ile çektiğimizi geri itiyormuşuz. Bilinçaltımızı acilen temizlemezsek, boşa zaman kaybediyormuşuz. Oldu?! Zaten bilinçaltımızda hemen şuracıkta bizi bekliyordu temizlenmek için. Popomuz kadar yakındı da biz temiz tutmayı unuttuktu. Yahu hayatını kim bu kadar farkındalıkla yaşıyor Allah aşkına? Vah farkında olmayanın haline o zaman! Şehirde yaşayan kişisel gelişim tutkunlarına kurtuluş yakın anladık da, köyde yaşayan ve psikolojiden bihaber Ayşe Teyzem başına gelenlerle ilgili ne yapacak acaba?

Ne yani olumlu düşündü de, vallahi oldu diye bildiğimiz her şahsın bilinçaltı pirüpak mi? Kenarda köşede kalmış hiç mi kiri pası yok? Hayata dair hiç mi endişe duymuyor? Hadi oradan canım, her birey illa ki yaşamı süresince deneyimlerinden ötürü bilinçaltında bir takım endişe ve korkular taşıyor. Orayı pırıl pırıl temizlemekle nasıl oluyor da olumlu düşünülüyor? Bu nasıl bir geyiktir, kim kimi uyutuyor?

Peki, nasıl temizleyeceğiz efendim bilinçaltımızı? Doktora git anlat şekerim, temizlensin. Açtır çakralarını olsun bitsin. Haaa, demek bilinçaltını temizlemek bile parayla. Yok ya!? Aman bir yeri temizleyeyim derken, sıkıntıdan başka yerin kirlenmesin bu arada!

Hem bilinçaltı dediğin yere ulaşmak öyle kolay mı güzel kardeşim? Doktora gidip de şaşırtanını bile bilirim. En kolay ulaştığın ve endişelerin ile ilgili önemli ipuçları veren zaman dilimi rüyalarındır da kendini dinlemez rüya kitapları yorumlarına bakarsan sana anca kısmetle para vardır. Bilinçaltın en güzel sinyalleri psikolojik rüyalarında yollar durur da sen anca kuş gördüm, böcek gördüm sanıp hayatında hangi noktaya el atacağını bilmeden yaşarsın. Öyle oramızı buramızı temizleyelim de olsunla istediğin gerçekleşmez, bu verdiğim örnekler de zaten bahar temizliğine benzemez.

Yazalım olsun, çizelim olsun, hayal edelim olsun, pozitif düşünelim olsun, çekim yasası kitabını hatim edelim olsun, hıdrellezde gül ağacının köküne dilek dikelim olsun, Büyükada’daki kilisede mum yakalım olsun, birine yemek takımı hediye edelim bereketiyle olsun, evimize sembolik filler alalım olsun, kilit açalım olsun, kırmızı don giyelim olsunlarla olmuyor. Bunlar işin sadece eğlence kısmı. İster yaktığın mumla koskoca ada alev alsın, isterse çizmek yerine reklam panosuna dileğini paranla yapıştır, ister içinde sonsuz bir kendini bulma yolculuğuna çık pozitiflik manyağı ol, bir şeyin olacağı yoksa olmuyor.

Test edip de onayladığım o ki; gönülden istese bile kimse karşısındaki insanı kötü huyundan vazgeçiremiyor, kafasındaki düşünceleri değiştiremiyor, işsize hop diye iş imkânı yaratamıyor, hastalığa çare bulamıyor, borcunu şak diye ödeyemiyor, kendisini zorla sevdirip ilişkisini kurtaramıyor, çocuk sahibi olamıyor, paraya boğulamıyor, krallar gibi yaşayamıyor, global krize son veremiyor, savaşa dur, şiddete hayır diyemiyor. Bu yüzden hayatta kötü gelişen süreçleri negatif düşündüm oldu, iyi gelişeni bilmem ne yaptım da oldu diye anmamak gerekiyor. Nedir yani hayatında istedikleri olmayanlar, olumsuz bir sürü zorluklar içinde yaşayanlar mıknatısı bozuk negatiflik abidesi mi? Yok daha neler? Tabii ki değil. Şunu kabul etmek gerek ki, ne yaparsan yap zorla güzellik olmuyor. Hayatın bir akışı var, her şey sadece olacağına varıyor.

Her geçen gün olmayana endekslenmiş hayatlara da şahit oldukça çaresizliklerin kurtarıcısı çekim yasası, benim için anlamını yitirip ç.küm yasası olarak değişiyor, kendisine palavradan başka isim uygun düşmüyor. Bence mevzu olumluyu çekmekse öyle bireysele indirilmekle değil, toplum(lar) olarak değişmeyi gerektiriyor. Öyle ya sonuçta kimse tek başına mutlu olamıyor. Mutluluk “dilemek” adına bile olsa paylaştıkça çoğalıyor.

Bireysel olarak başına gelenleri belki de çok sorgulamamak gerekiyor. Ancak, umut fakirin ekmeğidir deyip, hayallerden uzak kalmadan ama gerçek inançlardan çok da sapmadan, sakin olup en doğrusu lütfedilene kanaat etmek gerekiyor.


Beni ilk kez okuyana not buketi:
* İnançları son derece yerinde biriyimdir. Gönülden dilemek lazım, gerçekten inanmak lazım o yüzden herkesin dileği gerçekleşmiyor, efendim hayırlısı değildi demek ki hayırlısı olsun gibi yorumlar yapmayalım lütfen. Yani sonuçta kimse deli değil, niye gönülden istemesin? Sanki düşmanı için istiyor, niye yarım yamalak dilesin?

** “Hayırlısı” kelimesi ise ardında üç noktalı bir söylem olarak, neye hayırlısı dense dünyada mutlaka ondan daha hayırlısı var olduğu için; yeni hayırlının eski hayırlıyı ekarte edebilme olasılığını doğurması nedeni ile yarım yamalak ve beklentide kalan bir temennidir onu da yerli yersiz kullanmayalım derim.


 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..