Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '12

 
Kategori
Aile
 

Çekmece anıları 1

Çekmece anıları 1
 

Paten kayabiliyordum....öğrenecek bir şeyim kalmamıştı....


Küçüklüğümden beri edindiğim bir ilke; İstediğini almalısın. Bugüne kadar aldım da. Evrene gönderdiğim pozitif mesajlardan mıdır, yoksa sahip olamadığım şeylerin faturasını başkalarına kesip, hırslarıma başkalarını kurban edip, her hatayı kendimde aradığımdan mıdır bilinmez?  Ama ben, mutlu ya da mutsuz istediklerime hep sahip oldum.

Çocukken babam verdi istediğim her şeyi;

  2. El bir bisiklete sahiptim. Oysa ben çocukken “gıcır” paraları sevdiğim gibi gıcır bisikletleri de seviyordum. Babamın getirdiği bisikletin bir tekeri mavi, bir tekeri kırmızı ve gövdesi beyazdı. İlk zamanlar sürerken utandım,  sıkıldım. Sonra bir gün çalındı. Meğer ne çok sevmiştim onu. Babam başka alırız diyordu ben onu istiyordum. Babam ne yaptı etti onu buldu ve bana getirdi. Öyle imkansızdı ki benim için ama, nede olsa Babam Kahramandı…

  Kırmızı bir saat istiyordum, gri bir saate sahip oldum. Ama içine pembe yıldızlar ve yeşil bir ay vardı. Çok şey öğrendim o saatten. Zamanı bana hediye eden babam aslında yıldızların pembe, ayın da mavi olabileceğini öğretmişti bana. Ben hayallerimde sınırsız olmayı öğrendim. Şimdi Güneşi mavi yapabilir, gökyüzünü kahverengine boyayabilirim.  Hayal benim değil mi, kime ne ?

 Sonra patenlerim; ben pembe patenler istiyordum. Fosforlu pembe! Gece karanlıkta parlayan. Babam bana mor patenler getirdi. Dudak büktüm, o kırılmasın diye beğendiğimi söyledim. O gece onlarla uyudum. Yeni  kokuyorlardı, prüzsüzdüler, benimdiler….Sonra öğrendim ki; araç değil amaçmış önemli olan. Paten kaymayı öğrendiğimde artık öğrenecek bir şey kalmamıştı çocukluk için. E herşeyi biliyordum. Daha ne öğrenecektim ki ? Bitmiyordu. Bitmiyormuş…

   Çıkmaz bir sokaktaydı evimiz. Anneme göre tehlikelerden uzak, özgürce oyun oynayabiliyorduk. Ben çocuk aklımla “çıkmaz sokakta nasıl özgürlük olur ? Çıkmaz sokak işte" diyordum bir yerden giriyorsun ama diğer taraftan çıkamıyorsun, ” ucu kapalı.” İşte, özgür olmanın kıymetini de o zaman anladım ben oradan bisikletimle diğer tarafa geçemiyordum ya özgür değildim. Bu sokağı kim kapatmış diye düşünüyor ve kapatanları elimi kolumu bağlamakla suçluyordum içten içe. Ağlayarak anneme “diğer sokağa geçemiyorum çünkü çıkmaz sokak burası” deyince annem önce güldü, sonra beni yanına çekti. “Demokraside çareler tükenmez. O zaman tekrar geri dönüp ön caddeden geçeceksin” dedi.

Demokrasi;

 Demokrasinin her şeye çare olacağını öğrenmiştim ya artık. Her durumda demokrasiden medet umuyordum. Beni oyuna almayan arkadaşlarımı demokrasiye havale ediyor, veresiye borcumuzu bana hatırlatan bakkalı demokrasiye yönlendiriyor,  “Milli Eğitime Katkı Payı”nı ödemediğim için beni tüm arkadaşlarımın önünde  rezil eden halden anlamayan dar zihniyetli  okul müdürüne,” demokrasi bir gün bu okula da gelecek” diyordum içimden. Özellikle anneme öfkelendiğim zaman, kendi çıkardığı demokrasiyi nasıl da dikkate almaz deyip hayıflanıyordum.

 Kelimelerle aramdaki çekişme de böyle başladı. İçi boş ama herkesin dilinde olan kelimeler. Hakkını veremediğimiz sözcük grupları. Temel İnsan Hakları derken dayanak oluşturduğumuz her şey aslında kulağa hoş geldiği için söyleniyor.

Kader,

 Anneannem benim gözümde çok önemli bir insandı. Çünkü başı ağrıyanlara elleri ile masaj yapar bunu yaparken de “pir, iki, uç, hiç” derdi Karadenizli aksanı ile ve herkes mucizevi bir şeklide “ohhh anne/Elmas Abla vallahi ellerin dert görmesin. Geçti valla” deyip kalkarlardı.

 “Kaderimiz böyleymiş” dedi bir gün anneannem konuşma arasında. “Kader benim arkadaşım dedim Elvan’ ların apartmanında oturuyor.” Güldü anneannem, annem, teyzem. “Kızım öyle değil” diye devam etti: “…yani senin hayatın önceden belli demek. Alınyazısı demek. Sen ne yaparsan yap aslında olacak olan belli demek” deyince “olmaz öyle şey ya ç...n geldiğini kim nerden bilsin halla halla ya” dedim. Yine güldüler. “Ne gülüyorsunuz be işedim işte nerde yazıyor “ deyip bunu yaptım. Anneannem dudağını sarkıtıp, gözlerini devirdi ve “aaaaa anarşist mi olacasun kız sen” dedi. Düşündüm düşündüm. Büyüklerin hoşuna gitmeyen her şeyin iyi olduğunu öğrenmiştim. “evet anarşit olucaam, bir yerde yazılan hiç bişeyi de yapmıcaam, ben yazıcaam” deyince. Hepsi birden bana döndü ve cevap bekler gibi suratıma bakmaya başladılar…

 
Toplam blog
: 10
: 205
Kayıt tarihi
: 06.08.12
 
 

    ..