- Kategori
- İlişkiler
Çekti vurdu vuruldum
Durum bu; her şey yerlerde
Gazetemi okuyordum. Saat üç gibi. Metro birazdan gelecekti, binip evime gidecektim. Karşıma o çıktı. Bu saatte, burada, ayakta gazete mi okunur kardeşim, dedi ve çekti vurdu beni. Düştüm.
Zaten ne zaman GERÇEKtim ki!
Elma da ölmüş. Söylediler. Koyu kahvelim, kırmızı gözlüm, mavi bakışlım da gitmiş. Fındık'la yaşardı. Fındık yerinde duramazdı. Elma, git git gidemezdi, çok yaşlıydı. Yerken de, yediklerini çıkartırken de kan ter içinde kalırdı.
Elmalı düşlerle kasım güneşi altında mavi mavi bakarken denize, o çıktı karşıma. Böyle de denize bakılmaz ki, dedi, çekti vurdu beni. Düştüm.
Ben hep, bildim bileli beni, DÜŞtüm.
Çocuklardan izinli oyuncaklarla oynuyordum gecenin en güzel saatinde, o bebek yok mu o bebek ve o at ve o köpek, kedi, derken o çıktı karşıma, utanmıyor musun, dedi, bu saatte herkes uyurken çocukların oyuncaklarıyla oynamaya. Bir kez daha, çekti vurdu beni. Düştüm.
Düşüyordum ama hiç üşümüyordum.
Yollardaydım. Müzik, kitap, film, gidiyordum. Gidip gidip bana dönüyordum. Bir kez daha o çıktı karşıma. Bunun son olmadığını biliyordum. Başım döndü, dedi, ne diye gidip gidip dönüyorsun, otur oturduğun yerde edebinle, ve çekti vurdu beni. Düştüm.
Baktım. Batı-doğu; kuzey-güney; her yanda BEN vardım. Güldüm.
1. Not: Elma'ya dönersek, farkındaydım çok yaşlı olduğunun, ama şimdi aramızdan çekip gideceğini düşünmemiştim; çektim vurdum beni. DÜŞ!
2.Not:
Çekti vurdu
vuruldum
düştüm.
Elma,
yaşadığın gibi
yaşayamam ama,
çekildiğin gibi
çekilebilirim
hayattan.
Ş.Y.