Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '18

 
Kategori
Efsaneler
 

Celal Şahin'in Ardından

Celal Şahin'in Ardından
 

Celal Şahin vefat etmiş. Ben uzun yıllardır onun yaşadığını da bilmiyordum.

93 yaşındaymış.
Bu kadar değişen bir gündemde, sanatçının bu kadar hafife alındığı bir dönemde onun ölümünün medyada yer alması şaşırtıcı değil aslında.

1980 li yıllardan sonraki nesil kendisini tanımaz ama artık bu günün dinazörleri sayılan bizim neslin radyo devrindeki önemli sanat-mizah kahramanlarımızdan, hatta en önemli olanlarından biriydi..
Genelde Pazar günleri radyoda yaptığı ‘’Sesle çizgiler’’ programı benim gibi bütün radyo dinleyicileri tarafından sabırsızlıkla beklenirdi..

Programlarının dışında 45 plakları da kapış kapış satılırdı…
Peki o devirde Celal Şahin neden o kadar ilgi görürdü? Diye genç neslin aklına bir soru gelebilir..
Buna kendimden bir örnekle cevap verebilirim?. Ben niye bu sanatçıyı zevke dinliyordum?
Çünkü yaptığı iş yaratıcık gerektiriyordu. Akordeon eşliğinde konuşur veya şarkı söylerdi. Güzel çalardı. Onunla bütünleşmişti..
O yılların sosyal olayların, halkın yaşayış tarzını inceden mizaha çevirir, halk da bu kendine ait olan taşlamaları dinlemekten mutlu olurdu. Aslında her çalıp, söylediği bir ince mizahtı. Taşlamalarında siyaset yoktu. Kimseyi rencide edecek sözler yoktu. Doğrudan halk vardı. Belki de bu yüzden bu kadar sevilirdi.. Çok da iyi taklit sanatçısıydı..

Aklımda kalanlardan birisi ‘’Pazar gezmesi’’ adlı şarkısıydı.. Dolmalarla, karpuzlarla, çoluk çocuk, mahallece o zamanlar bol olan mesire yerlerin giden, eğlenen ama hareketli günün ardından yorulan insanların, ‘’bir daha asla gitmem, çok yorucu’’ deyip, ertesi hafta tekrar gitmek için yaptığı hazırlıkları anlatırdı.
Bir diğeri o zamanlar da bir toplum yarası olan ‘’Kumar’’ isimli şarkısıydı.. ‘’Atsan bir ton şamar, kumar, kumar, yine kumar’’ diye bu alışkanlığı dile getirirdi.

Celal Şahin Kabataş Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümü mezunu.. Malum bugün Arkeoloji mezunlarının lakabı ‘’mezarcı’’..O devirde de rahmetli bu işten ekmek çıkmayacağını anlamış, içindeki yeteneği keşfetmiş, kültürü ile birleştirmiş ve yıllarca rakipsiz olarak radyoda fırtına gibi esmiş…

O 60 lı yıllar ki, müzik sanatının dünyada belki de bir daha yaşanmayacak kadar zirveye çıktığı, dünyada Beatles gibi tutku haline gelen topluluklarla, bizde 45 likleri bugün bile gençler tarafından aranan ve dinlenen sanatçıların bol olduğu, halka mutluluk veren yıllardı… Celal Şahin’in o devirde bu kadar ilgi görmesi işte bu yüzden önemliydi…

Sene 1988 di. Kızımın okulunun okul aile birliği Florya’da bir düğün salonunda yemek düzenlemişti..Kadıköy'deki bir okulun neden Florya'da yemek düzenlediği de ayrı bir konu ve soruydu.. .. Gençten bir iki sanatçı şarkı söyledi. Sonra sıradan bir dansöz çıktı.. Ortalık neşelendi!.. Ardından bir anons. ‘’Sesle çizgiler sanatçısı Celal Şahiiiiinn’.
Ve.. Bir iki cılız alkış…

Sanatının son yıllarıydı.. Gözümdeki bir efsanenin düğün salonlarında eski parlak yılların sermayesinden yemesi içimi acıtmıştı.. Bildiğim repertuarı pek ilgi çekmiyordu çünkü o nesil, bu nesil değildi ve sosyal yaşam anlattıklarına, söylediklerine uymuyordu…Sanatçının kaderiydi.. Programı bittiğinde yine bir iki adet yerini bulsun alkışı ile uğurlandı. Salondakilerin ilgini bile çekememişti.. Eminim ki oradakilerin çoğu kendisini tanımıyordu, ya da artık tanımamazlıktan geliyordu…

Hayat böyleydi… Durmadan değişiyor ve sessizce veda eden eskilerin yerini hemen yenileri alıyor ve Celal Şahin’ler, Orhan Boran’lar gibilerinin yerine artık çağdaş nesil ‘’Recep İvedik’lere gülüyordu…..

 

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..