Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '15

 
Kategori
Güncel
 

Celepler, yaşam-efeleri ve sürü…

Celepler, yaşam-efeleri ve sürü…
 

İnsanların bir kısmı rotalarını güç neredeyse o yana kırar… Halk dilinde buna “kıvırtma” denir.

Bu tavır, daha kibar bir ifade ile, güçlü nereye yürüyorsa, o tarafa yürümek” olarak tarif edilir.

Bir diğer insan tipi ise, “ilke”nin peşindedir.

Öyle kuru kuruya, softaca bir ilkelilik değil.

Her an doğrulanan, sorgulanan ve yenilenen bir “ilke”lilik…

Ama eğilip bükülmeyen bir çizgi…

Diyalektik bir yöntemle hayatın içinde sürekli olarak doğrulanan bir ilke-severlik…

Birinci tip insan profili, doğası gereği, kişisel çıkar çizgisine yakın, “paralel” ve silik bir yolun yolcusudur.

İkinci tip “yaşam-efeleri ise,” erdem, dik durmak, tutarlı olmak gibi çağımızın dünyasında eskitilmiş olan değerlerin peşindedirler.

Birinci yolu izleyenler önlerine atılan yemlerle geçinip giderler; semirip dururlar.

İkinci yolun yolcuları ise, tekme-sille ve benzeri saldırılara da uğrasalar, kişiliklerini katık ederler mütevazi sofralarına…

Sürünün başındaki elini kaldırıp, bir yönü işaret etti miydi, birinci takım aport emrini almış demektir.

İkinci takımın işi ise, oldukça zordur: Çünkü izlenecek yol, savunulacak fikir ve belirlenecek hedef, her an sorgulanmak zorundadır; aklın süzgecinden geçirilip, doğrulanmak zorundadır.

Temel ilkeler, güncel koşullarla çarpılacak, toplumsal fayda katsayısına bölünecek ve ortaya çıkacak sonuca tüm emek, tüm güç ve tüm kafa seferber edilecektir.

Ama bu iki grup insan tipinin karşılaşacağı sürprizler de vardır:

Örneğin, celep “haydi” dediğinde, sürünün bu son emre uyarak giyotine boynunu uzatıp uzatmayacağı pek belli değildir.

İşte bu noktada celebi de, sürünün tek tek üyelerini de bekleyen sürprizler mevcuttur.

Celep, kendisini sırtından hançerleyecek çok sayıda “Brütüs” ile karşı karşıya kalma riski ile baş başadır…

Brütüs’ler ise, yeni celeplere hoş gözükebilme telaşı ile, birbirlerini yerler.

Böylece ortaya celepler arası “yeniden paylaşım savaşı” çıkar…

Brütüsler bu savaşı tribünün kenarından heyecanla izlerler.

Yeni efendilerini, yeni celeplerini, yeni şeflerini beklerler.

Bu noktada yaygın olan şaşkınlık, apışıp kalma ve karışıklık eşyanın tabiatının gereğidir… Çünkü zordur süreden biri olmak, güçtür emir kulu olup susta beklemek.

İlkeli insanın/kişinin/bireyin/insanın durumu ise, oldukça farklıdır…

Gerek toplum içinde sürdürdükleri dik duruş çizgisinin ve gerekse kendi kişilikleri doğrultusunda sürdürdükleri tutarlılığın peşinde koşanlar, celeplerin sürdürdüğü “yeniden paylaşım savaşı” karşısında apışıp kalırlar, müritlerin ve Brütüslerin yalakalıklarına bakakalırlar…

Sonuç olarak toplum, son tahlilde bu iki şaşkın insan profilinin gölgesinde yeniden şekillenir. Bu yeniden şekillenmenin sonucunu ise, diyalektik sıçrama oluşturur.

Yeniden paylaşım savaşı sonuçlanır, yeni celepler belirlenir; sürü hizaya sokulur; “yeni” partiler, yenilenmiş örgütler, yeniden cilalanmış söylemler ve sloganlar ortalığı kaplar, “bendini çiğner aşar…”

Ve “bentlerini çiğneyip aşarak, ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım,” diyenler; ülkülerini, ilkelerini yeni baştan gözden geçirir; gerçekler yeniden süzülür, saptanır ve nihayet baltalanır…

Ve hayat devam eder.

Yaşam sürer gider; sürüp gider…

@farukhaksal42

www.soruyusormak.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..