Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Cem Yılmaz'a göre klasik müziğin sorunu: "Seven sevmeyeni sevmiyor"

Cem Yılmaz'a göre klasik müziğin sorunu: "Seven sevmeyeni sevmiyor"
 

“Evet, şimdilik konser salonları doluyor, biletler neredeyse yok satıyor ama endişelenmemiz gereken konu başka” diyor Amerikalı besteci ve klasik müzik eleştirmeni Greg Sandow blogunda.

Ve çaresizce soruyor: “Yaş ortalaması 70’e dayanan dinleyicimiz öldüğünde ne yapacağız?”

Evet, belki bu denli umutsuzca olmasa da, klasik müzikle uğraşanların felaket senaryosu bu… Tüm dünyada, konser dinleyicisinin yaş ortalamasının epey yüksek olması bu endişeyi tetikliyor.

Başta dünya çapında filarmoni orkestraları olmak üzere, klasik müzik dünyasının tüm çabası gençlere ulaşmak. Bu amaçla akıl almaz pazarlama aktiviteleri geliştiriyor. Son olarak New York Filarmoni Orkestrası da, bu yıl ‘Young Friends’ programını devreye soktu ve gençleri etkilemek için MTV’ninkilere benzer bir kampanyaya başladı.

Gerçi ‘Klasik müziğin en az klasik rock kadar hayatınızın bir parçası olabileceğini biliyor musunuz?’ şeklindeki sloganları epey eleştirildi. Çünkü hedef kitleleri olan 12 – 17 yaş grubu klasik rock’la da ilgilenmiyordu.

Tek sorun ‘yaşlılar’ değil…

Klasik müziğin tek sorunu, dinleyicinin genel profilinin ‘yaşlı’ olması değil tabii.

Konserlere ‘şık döpiyes ve jilet gibi takım elbiseyle’ gitmek gerektiği yönünde şartlanmalar, olası bir alkış hatası durumunda maestro’dan fırça yeme endişesi, sıkıcı bir eserle karşı karşıya kalındığında ne yapacağını bilememe ve en beteri uyuyakalma korkusu konser salonlarını gençlerin gözünde pek sevimli yerler haline getirmiyor.

Ha bir de Türkiye’ye mahsus olduğunu düşündüğüm ‘aroganlık’ sorunu var.

Geçtiğimiz günlerde, bir dost meclisinde ‘klasik müzik seviliyor mu, sevilmiyor mu” tartışması yapıyoruz.

Masanın etrafındakiler, klasik müzikle profesyonel olarak ilgili kişiler. Konuyla ilgili fikirler ikiye bölündü, herkes kendi tezini destekleyen verileri ortaya koydu.

Bir karara varamayınca, aramızda bulunan Cem Yılmaz sözü aldı.

Hatırlayacağınız üzere, Cem Yılmaz’ın yılın başında, yüksek müzik eğitim alan gençlere burs sağlamak amacıyla BİFO ile verdiği konser uzun bir süre gündemde kalmıştı.

Biletleri piyasaya çıktığı gün 3 saat içinde tükenen konserin internetteki görüntüleri tıklanma rekorları kırmıştı.

Cem Yılmaz, sorunun ‘sevilme ve sevilmeme’ ötesinde olduğunu belirterek, Türkiye’de klasik müziğin esas sıkıntısını şöyle özetledi: “Klasik müziği seven, sevmeyeni sevmiyor.”

Yılmaz’ın bu tespiti masada bulunan herkes tarafından doğrulandı.

Elitist tavır zarar veriyor…

Klasikçiler de, klasik müziğe en büyük zararı, ‘elitistlerin’ verdiğini düşünüyordu. Bu kesimin, tekeline aldıkları klasik müziği, ”uygarlığın ölçüsü, batılılaşmanın koşulu, tartışılmaz” bir sanat dalı olarak göstermeleri, en fenası da sevmeme cüretini gösterenleri kafadan cahil olarak suçlamaları bu müziğin popülerleşmesinin önünde hala büyük bir engeldi.

Bazen sanatçıların bizzat kendisi de ‘aroganlık’ hazzının tuzağına düşüyordu.

Konseri aniden kesip yanlış yerde alkışlayan dinleyicilere ders veren kızgın Şef’ler, arabesk müzik sevenlere açıkça hakaret eden piyanistler, belki iyi niyetli ama fevri çıkışlarıyla antipati topluyorlardı.

Türkiye’de klasik müzik seviliyor mu?

Bu soruyu ‘bilenlere’ sorduğumda hiç de umutsuz yanıtlar almıyorum.

Borusan Kültür Sanat Genel Müdürü Ahmet Erenli, konser salonlarının yüzde 98’ler oranında dolduğunu, bilet satışlarında sıkıntı yaşanmadığını söylüyor.

Erenli’ye göre Türkiye’de doğru dürüst salon olmamasına rağmen her yıl ortalama 100 bin kişi konserlere gidiyor.

Türkiye’nin tek klasik müzik dergisi Andante’nin sahibi Serhan Bali daha da iyimser. ‘Klasik müzik sevgisinin’ bilet satışları ile ölçülmemesi gerektiğini söylüyor. Ona göre, Anadolu’da konsere gitme imkanı olmayan yüz binlerce klasik müzik sever var. Derginin Samsun’dan Malatya’ya çok çeşitli kentlerden abonesinin olması bunun göstergesi.

Bali, klasik müziğin bir endüstri olduğunu ve müzik aleti satandan, piyano dersi verenlere çok geniş bir kesimin geçim kaynağı olduğuna dikkat çekiyor. Son yıllarda başta piyano, enstrüman dersi alanların sayısında patlama olduğunu, muhafazakar kesimde de bu açıdan ‘sessiz bir devrim’ yaşandığını belirtiyor.

Özetle, klasik müziği parlak bir gelecek bekliyor aslında,

Yeter ki sevmekten korkmayalım…

syucebiyik@gmail.com

twitter/suleyucebiyik

 
Kayıt tarihi
: 16.07.10
 
 

Milliyet Yazar..