Cem Yılmaz ve Arog Filmi

AROG filmine benim verdiğin not on üzerinden 2’dir.

Hani, reklamla her şeyi satabilirsiniz derler ya…

Bu film de aynen öyle oldu.

Olmamış domatesi, iyi domatesi diye herkese yutturdular.

Öyle büyük reklamını yaptılar ki bu olmamış domatesin… Kanal kanal, site site, gazete gazete… İletişim adına aklınıza ne geliyorsa her yerde reklam…

Millet, reklam izlemekten neredeyse baygınlık geçirecekti.

Film vizyonda ve o büyük reklam hala devam ediyor.

Birileri Recep İvedik filmine ne laflar etmişti, bu nasıl komedi diye…

İşte size AROG…

Bir maymunla işi pişirerek, insanları güldürmeye çalışan bir sinema karakteri.

Üstelik de yeni bir konu değil bu…

Cem Yılmaz birçok şeyi yeni gibi oynamış.

İlkel insanlar, aralarında futbol maçı yapıyor.

Aman ne komik…

Filmin uzunca bir bölümü bu konuya ayrılmış.

Şeytan Rıdvan’ı da, saniye görüntüyle, izleyicilerin arasına koymuşlar ki, futbol meraklısı milyonlar tümden filmi izlemeye gelsin.

Bana göre Cem Yılmaz bu filmle, halkın gözündeki imajına zarar verdi.

Reklamla film satabilirsin.

Ama halk, bir yerde duvarını çeker.

Ve bir daha sen, o duvardan bu tarafa geçemezsin.

Sen git sponsor bul, bol para harca reklam yap, seninle olanları zengin et. Güzel güzel cebinizi doldurun.

Hani komik diye anlattığınız organizatörler var ya… Organize işlerin organizatörleri…

Onlardan biri olmasanız iyi olur bence.

Cem Yılmaz’ın diliyle söyleyecek olursak durum şu:

“Ulan şöyle bir film çektik, üstüne de bir reklam patlattık. Oluk oluk para aktı cebimize. Vay be! Bu ülkede para kazanmak ne kadar kolay ya…”

Evet, bu ülkede kimileri için para kazanmak kolay’dır.

Yeter ki sen iyi organize ol. İyi reklam yap. İyi çığırtkanlar tut.

Biz değil olmamış domatesi, çürük domatesi bile yeriz iyi domatesi diye.

Kolay gelsin diyorum, bu anlayışla film çekenlere ve onların organizatörlerine…

Hayırlı işler beyler!