Cemaatin varlığı 'önlenemez hal' alınca, 'orduya kumpas' nasıl ortaya çıktı?

Cemaatin varlığı ‘önlenemez hal’ alınca ‘Orduya kumpas’ nasıl ortaya çıktı?   

‘Geçmişte haksızlık oldu’

Bu tümcenin ne özelliği olabilir ki?

Bu tümceyi 2013 yılında Özel Görevli Mahkemeler tarafından yargılanan, ‘Balyoz’ ve ‘Ergenekon’ mağdurları için Başbakan Erdoğan dile getiriyor.

05 Ocak 2014’de ise, Silivri Cezaevi’nde 2 yılını dolduran Ergenekon Davası tutuklusu emekli Genelkurmay Eski Başkanı Org. İlker Başbuğ; ‘Ortada, çalınan kocaman iki yıl var. Daha bu hırsızlık, gasp ne kadar devam edecek bilmiyorum’ ifadesinde haklı olarak T.C. Devletinden hesap sormak zorunda bırakılıyor.

Her insan ‘onurlu’ doğar, ancak çok az insan ‘onurlu’ ölebilir.

‘İlkeli’ olmak ise, gerektiğinde seve seve ‘maddi’ ve ‘manevi’ bedel ödemeyi zorunlu kılar.

İşte Org. İlker Başbuğ komutanları arasında hala ‘onurlu’ ve ‘ilkeli’ bir ‘komutan’dır. Bu tanımlamalar Org. İlker Başbuğ’un kişiliğiile %100 örtüşüyor.

Haklarında hiçbir kesin yargı kararı olmamasına rağmen; 173’ü muvazzaf, 77’si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, özgürlüklerinden yoksun olarak ‘tutukluluk’ hali aylarca sürmüştür.

Ayrıca, 30 Ağustos 2011, 2012 tarihlerimde YAŞ’damuvazzafların ‘özlük hakları’ değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır.

Soruşturma ve uzun süreli tutuklamalar ile TSK sürekli gündemde tutularak kamuoyunda ATATÜRKÇÜ, kimine göre ‘Kemalist’ bir ‘terör örgütü’ olduğu ‘imajı’ yaratılmaya çalışılmış ve başarılı olunmuştur.

TSK’nin içine düşürüldüğü ‘edilgen,’ ‘suskun’ ve ‘güdük’ yapısı, Cumhuriyet tarihimizde ilk kez ATATÜRKÇÜ veya ‘Kemalist’ düşünce ve Cumhuriyet karşıtı ’bağnaz’ çevrelere verilmiş ‘ödün,’ tanınmış ‘avans’ olmuştur.

Balyoz ve Ergenekon davalarına damgasını vuran aynı elden çıkmışçasına yazılan kimliği belirsiz ‘ihbar mektupları’ dava süreçlerinde belirleyici parametre olmuştur

Her yıl ‘en güvenilir kurumlar’ arasında birinci sırada yer alan TSK’ndeki tutuklamaların ve kesinleşmiş mahkeme kararlarının ‘evrensel hukuk kurallarına,’‘adalete’ ve ‘vicdani değerler’ ile örtüştüğünü hiçbir ‘hukuk insanı’ söyleyemeyecektir.     

Bu arada, TSK Askeri Okullarına giriş yönetmeliğinde yapılan değişiklikler doğrultusunda; Cemaat Okullarını bitiren, dershanelerine devam eden öğrencilere Askeri Okullara giriş engeli kaldırılmıştır.

Cemaat, ‘eğitim’ ve ‘bürokraside’ dünyanın ve Türkiye’nin en büyük STK konumundadır.

Başbakan Erdoğan, Cemaat’in T.C. Devleti’nin başta Emniyet Teşkilatı ve Yargı Sistemi olmak üzere Devlet networku üzerindeki ‘egemenliği’ ve ‘etkinliği’nin ‘önlenemez hal’ almasının ‘bilincine’ şimdi mi vardı?

 Yoksa “Milli Orduya kumpas mı kuruldu?”

07.12.2014, İzmir, Türkiye

Not; Fotoğraf Alıntıdır.